05 Ekim 2018

İzmir Kültürpark'ta neler oluyor?

Bugün yapılması gereken, halktan koparılmış bir halde son derece atıl amaçlarla kullanılan Kültürpark alanının halkın soluk alabileceği, kültür ve sanatla buluşabileceği bir merkeze dönüşmesi

“Kültürpark’taki hizmet binasını bu üniversiteye 3 yıllığına tahsis ettik. Bu kentin kalkınması bu kentin gençlerinin iş bulması beni çok çok ilgilendiriyor. Bu güne kadar 15 senedir sustuğum, kentte sivil toplum örgütü, oda, moda, diye geçinenler, iş yapmayan, kentin “kanaat önderiyim” diye Alsancak’ta volta atanlar bunun farkına varamazlar. İşsizliğin ne olduğunu, ekmeğin ne olduğunu, kenti için hizmet aşkıyla yanmanın ne olduğunu bilmezler. Fırtına yaratıyorlar”

Yukarıdaki sözler İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na ait. Kocaoğlu, Kültürpark içinde yer alan müdürlüğe ait binanın yeni kurulan İzmir Tınaztepe Vakıf Üniversitesi'ne 3 yıllığına ve ücretsiz olarak tahsis eden belediye meclis kararını savunmak adına yaptığı konuşmada bir yandan da karara tepki gösteren sivil toplum örgütleri ve duyarlı vatandaşları eleştiriyor.(1)

Bu üslup size de çok tanıdık geldi mi?

“3-5 çapulcu” “basın masınla demokrasi olmaz” diyen reis söylemini hatırlamış olmalısınız.

Aynı kafa aynı dil.

E sonuçta o da reis, belediye reisi. Kalabalığın karşısına geçti mi azıcık popülizm yapmak, azıcık coşmak onun da hakkı.
Kocaoğlu’nun “Sivil toplum örgütü, oda, moda diye geçinip Alsancak’ta volta atanlar” diyerek reis diliyle aşağıladıkları başta mimar, mühendis, şehir plancıları odaları olmak üzere kentine duyarlı sivil toplum örgütleri, sendikalar ve duyarlı yurttaşlar.

Aynı konuşmada (Uzundere Kentsel Dönüşüm Projesi 1. Etap anahtar teslim töreni) Kocaoğlu “İzmir’e öncülük ettiği için yapımcı firma Folkart’ın başkanı Metin Sancak’a” teşekkürlerini sunmayı ihmal etmiyor.

Büyük İzmir Yangınının külleri üzerinde 1930’lu yıllarda oluşturulan Kültürpark, uzun yıllar İzmir Fuarına ev sahipliği yapmış, 42 hektar büyüklüğünde 200.000 metrekare yeşil alana sahip, üzerinde 200’den fazla türe ait 7.200 den fazla bitki çeşitliliği bulunduran dev bir yaşam alanı. İzmir’in orta yerinde bulunan Kültürpark, yıllar içinde İzmir Enternasyonal Fuarı’nın eski değerini yitirip taşınmasından sonra, belediyecilikten her tarafa beton ve asfalt dökmeyi, bina dikmeyi hizmet sayan beceriksiz yerel yöneticilerin bir türlü ne yapacaklarını bilemedikleri, rantçı yapılaşma tehditleri altında bugün neredeyse ölü sayabileceğimiz bir alana dönüşmüş durumda.

Kültürpark, Mayıs 2018 te Kültürpark Platformu’nun yaptığı çalıştayda şöyle tanımlanıyor:

“Yakın çevresinde neolitik dönemden kalma eserler bulunan; Cumhuriyet dönemi yapılmış tarihi meydanlar ve bulvarlarla çevrili; Kadifekale ve Agora’ya yürüme mesafesinde; Basmane, tarihi Kemeraltı çarşısı ve Alsancak gibi farklı yaşam-ticaret alanlarının bulunduğu semtlere komşu; kent kimliğini yansıtan tarihi binalar, cami, kilise ve sinagoglar gibi mimari çeşitlilikler ile çevrili; Gar-Hükümet Konağı gibi tarihi değeri bulunan; kamusal alanlara yakın; oteller sokağında konaklayanların kolay erişebildiği; tüm yukarı mahallelerden yürüyerek ulaşılabilen; sığınmacı-mülteci-göçmenlerin geçici yaşam alanları yakınında; kıyıya, asırlık çınar ağaçlarının bulunduğu bulvarlar ile yürüyerek ulaşılabilen; kentin tam ortasındaki bölgedir” (2)

Belediye, 2016 yılında, 1 No.lu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'na İzmir Kültürpark Projesi sunuyor. Proje, güya “katılımcılık” adına, kentte belediye öncülüğünde yapılan ve birçok sivil toplum örgütünün emek verdiği toplantıların sonrasında, o toplantılarda konuşulanları adeta yok sayarak, kimseye haber vermeden oluşturuluyor. Sadece şunu söyleyelim, projede alan içinde 35.000 metrekarelik yapı öngörülüyor. Kültürpark koruma esaslı imar planı beklerken, parkın altı oyulup otopark yapılıyor.

1991 yılında Doğal Sit ve 1992 yılında Tarihi Sit Alanı ilan edilmiş olan bölgede Kültürpark’ın adeta bir parçası olan ve İzmir Çukuru olarak adlandırılan alanda ise, kentin altyapısını çökertecek, siluetini bozacak biri 200 metre yüksekliğinde iki tane gökdelen inşaatı her türlü itiraza rağmen devam ediyor. Kültürpark’ı kendi bahçesi gibi gören Folkart tarafından yapılan bu gökdelenlerin bir bölümüne ise büyükşehir belediyesi bazı birimlerini taşımayı düşünüyor. (Aziz Bey Folkart’ı seviyor.)

Bugün geldiğimiz noktada ise, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi, 12 Eylül tarihinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından sunulan bir önergeyle, Kültürpark’ta bulunan İZFAŞ eski binasını, 3 yıl süreyle İzmir Tınaztepe Üniversitesi’ne bedelsiz olarak tahsis ediyor. Neden veriliyor, neden karşılıksız veriliyor, belli değil.

Kültürpark Platformu “Kültürpark'ın tarihi, kültürel ve doğal değerleri ile korunması, yaşatılması ve kullanılması adına belirlenmiş temel ilkeler çerçevesinde”, oluşturulmuş ve birçok oda ve sivil toplum örgütünün katıldığı bir platform.
Geçtiğimiz Salı günü İzfaş binası önünde toplanan Kültürpark Platformu üyeleri belediyenin bu kararını protesto ettiler. Kültürpark Platformu adına yapılan basın açıklamasında, Kültürpark’ın kamusal alan olduğuna ve farklı amaçlar için kullanılamayacağına vurgu yapılarak “Kültürpark’ın içinde yer alan hizmet binasının tahsisi ile yeni bir ticari kullanıma ve yine bir işletmenin bahçesi haline getirilmesini kabul etmiyoruz… Yoğun kent dokusu içerisinde sıkışıp kalması nedeniyle sadece ekolojik açıdan değil; kültürel ve tarihi özellikleri açısından da özenle kullanımı gereken bir alan olan Kültürpark’ın kamusal kullanımlarının geliştirilmesi, parkın tarihi, kültürel ve doğal dokusuna zarar verecek her türlü ticari kullanımdan arındırılması gerekirken böyle bir kararın alınması ayrıca düşündürücüdür. Kaldı ki, söz konusu bina, parka yönelik, parkla birlikte kamusal işlevler kazandırabilecek bir konumdadır. Kültürpark’ın içinde yer alan hizmet binasının tahsisi ile yeni bir ticari kullanıma ve yine bir işletmenin bahçesi haline getirilmesini kabul etmiyoruz. Kültürparkımızı değiştirmeyelim, dönüştürmeyelim. Sahip çıkalım, koruyalım ve geliştirelim. Çünkü Kültürpark İzmir’in merkezindeki vahadır”(3) denildi.

Görülen o ki, hangi partiden olduğu pek fark etmiyor, yerel ya da merkezi yönetimler kentsel yeşil alanları, korunması, artırılması gereken yaşamsal önemde yerler olarak değil, potansiyel inşaat alanı olarak görüyorlar, hepsinin ortak noktası gelişmenin ya da hizmetin ölçütünü dökülen asfalt ve harcanan beton miktarında görmeleri.

Bugün yapılması gereken, halktan koparılmış bir halde son derece atıl amaçlarla kullanılan Kültürpark alanının uzmanlarca hazırlanacak, koruma ve geliştirme amaçlı bir imar planıyla, halkın soluk alabileceği, kültür ve sanatla buluşabileceği bir merkeze dönüştürmek olmalıdır. İlk atılacak adımlardan biri de Kültürpark duvarlarının kaldırılarak oradaki yeşil dokunun şehir hayatıyla bütünleştirilmesi olmalıdır. Tarihsel değeri olan fuar kapıları dışındaki duvarların bugün için hiçbir anlamı kalmamıştır.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yapması gereken ise, belediyenin aldığı kararlara karşı çıkan sivil toplum örgütlerini “Alsancak’ta volta atanlar” olarak aşağılamak yerine, yaptıkları işlemle ilgili olarak Kültürpark Platformunun kendilerine yönelttiği şu basit soruya cevap vermek olmalıdır.

“İzmirlilerin oyları ile seçilen Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri, kamusal bir alanı; yani, kimin malını, kendi malları gibi, 3 yıllığına kar amacı güden özel bir Vakıf Üniversitesi’ne tahsis etme kararı alabilmiştir”


1- Aziz Kocaoğlu’nun konuşması

2 - Kültürpark Platformu “Kültürpark Çalıştayı Sonuç Raporu”

3- Kültürpark Platformu basın açıklaması

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti