20 Nisan 2019

Nasıl kucaklaşacağız?..

Rivayet o ki: Seçimin hemen ertesinde Erdoğan arka arkaya İstanbul’da anket yaptırıyor, İmamoğlu yüzde 49, 50, 51, 52, 53 çıkıyor

Lüks banyolar, koltuk takımları, halılar, lüks masalar, lüks döşenmiş odalar... Bir odadan diğer odalara geçen bir makam...

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamı...

İsraf, ihtişam ve şatafatın tavan yaptığı yer...

Diyarbakır’da HDP’den Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Gülten Kışanak Ekim 2016’da tutuklanıyor, yerine AKP’nin Diyarbakır Belediye Başkan adayı, kaymakamlık yapmış Cumali Atila diye biri “kayyım” olarak atanıyor.

Adam “kayyım”, adı üstünde, “seçilmiş değil”.

Yani, seçim geldiğinde, o koltuğu bırakmak zorunda, yani iki buçuk yıllığına o koltuğa oturtuluyor.

Ne yapıyor o arada?..

“İki milyon liradan fazla harcayarak, sanki babasının parası, makam odasını, banyosuyla, koltuklarıyla, avizeleriyle inanılmaz biçimde lüks döşetiyor.”

Bu ne biçim aç gözlülük, doymazlık, görmemişlik!..

O kadar parayı kime güvenerek harcıyor?..

Bunun hesabının sorulması gerekmiyor mu?..

Sonra da, “biz bu seçimi neden kaybettik” nakaratı!..

Kendi tabanına yabancılaşmak işte böyle bir şey.

Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal seçimi neden kaybettiklerini sıralarken, buna “kibir ve keyfilik” maddesini de ekliyor.

O lüks, o tantana, o şatafat “keyfiliğin” göstergesi.

Kendi içinde yabancılaşmak

Bu arada “yandaş medya” birbirine düşüyor.

Ya birbirlerini suçluyorlar ya hâlâ nelerin olup bittiğini farkına varmadan, “CHP - seçim - hile” naraları atmaya devam ediyorlar.

Yaranmak adına neler oluyor, neler...

Şatafata boğulmuş düğünlerde, normalde kimsenin aklına gelmeyen Kur’an okumalar, ama masalarda şarap kadehleri, lüks tuvaletli hanımlar...

Hala “neden kaybettik”!..

Özellikle son beş, altı yıldır hayatımıza giren “ötekileştirme, kutuplaştırma” günlük siyaseti çoktan aşıyor, AKP’nin kendi içine yansımaya başlıyor, bu düğünler, bu lüks döşemeler, bu israf hayranlığı, AKP’yi kendi içinde de bölüyor.

Tabandaki “tanzim kuyruğunda”, diğeri lüks peşinde.

Kucaklaşmak

Tayyip Erdoğan iki gündür mesaj veriyor, “kucaklaşalım, bir ve beraber olalım, ötekileştirmeyi bırakalım”...

Çok iyi, çok güzel. Hemen yapalım da, nasıl yapalım?.. Nasıl kucaklaşalım?.. Örneğin:

-Basın ve ifade özgürlüğünü yeniden mi kurarak,

-Suçlu mu, suçsuz mu olduğu belli olmayan, ama hapse atılanları hemen serbest mi bırakarak,

-Bir bildiri yayınladılar, diye aylardır mahkeme kapılarını aşındıran akademisyenlerin davalarına son mu vererek,

-Üniversitelerden ve kamudan atılan on binlerce insanı yeniden işe mi alarak,

-Yargı bağımsızlığını yeniden kurmak adına, Hakim ve Savcılar Kurulunun yapısını yeniden mi değiştirerek,

-Hukukun üstünlüğüne yeniden dönerek ve evrensel hukuku kabul mü ederek,

-Meclis içtüzüğünü yeniden demokratik hale mi getirerek,

-Cumhurbaşkanına hakaret davalarının tamamını geri mi çekerek,

-Kamu yönetiminde “bizden ve onlardan” ayrımını kaldırarak, liyakata göre mi görev vererek,

-Kimin başına, nele geleceğinin belli olmadığı bu ortamı mı kaldırarak,

-İhaleleri şeffaf hale mi getirerek,

-Yolsuzluk iddialarına adı karışanlar hakkında yasal işlem mi başlatarak,

-Hemen her gün işlenen “iş cinayetlerinde” sorumlu olanlardan yargı önünde hesap mı sorarak?..

-Her gün muhalefete olur olmaz çatmaktan mı vazgeçerek,

-Tek tek insanları suçlamaktan, onlara bağırmak, hakaret etmekten mi vazgeçerek...

Nasıl kucaklaşacağız?..

Bunu en iyi Erdoğan biliyor olmalı.

Bir kulis

Seçim gecesi Erdoğan Ankara’da partisinin genel merkezinde “balkon konuşması” sırasında, İstanbul’da büyükşehir seçimini kaybettiklerini ima eden sözler söylüyor, yani “seçim sonuçlarını kabullenmiş” bir tavır...

O tavır bir gün sonra unutuluyor, “seçimde hile var” itirazları arasında on yedi gün süren oy sayımları başlıyor. “Seçimin yenilenmesi” naralara kadar uzanan sayımlar...

İşte, kulis burada. Rivayet o ki:

Seçimin hemen ertesinde Erdoğan dört, beş gün arka arkaya İstanbul’da anket yaptırıyor... Anketlerde Ekrem İmamoğlu yüzde 49, 50, 51, 52, 53... Bir anketten ötekine tırmanıyor...

Geriye yapacak tek şey kalıyor:

İmamoğlu’na mazbatayı vermek.

Yazarın Diğer Yazıları

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde