21 Şubat 2018

Esad'ın değil, Putin'in hamlesi

Esad Türkiye’nin Afrin harekâtını Rusya ve İran’a emanet etmiş durumda

On yıl, belki on yıldan da fazla bir süre Türkiye Amerika ile tekstil kotasını görüşüyor, 80’li yıllarda.

O yıllarda bizim Başbakanlar ne zaman Amerikan Başkanı ile görüşmeye gitse, masada mutlaka “tekstil kotası” da var. Amerika Türkiye’den oraya ihraç edilen tekstil ürünlerine kota koyuyor, yani “ancak şu miktarda mal satabilirsiniz, fazlasını satamazsınız” anlamında.

Şimdi Türk - Amerikan ilişkilerinin çok gerildiği bir ortamda, Amerika bu kez Türkiye’den satın aldığı çelik ve alüminyum ithalatına vergi ve kota getirmek için hazırlıklara başlıyor.

Gerçi, ortada ikili alternatif var. Ya çelik ve alüminyum ithal ettiği ülkelerin tamamına ya da aralarında Türkiye’nin de yer aldığı on iki ülkeye vergi ve kota koymak. Kota sadece Türkiye’ye özel değil.

Bu bizim Amerika’ya çelik ve alüminyum ihracatımızı olumsuz etkiler, çok açık. Siyasal ilişkilerin gerginleştiği bir ortamda, başka ülkelerle birlikte vergi ve kota uygulamasına yine de Türkiye’ye dahil etmek Amerika’dan Türkiye’ye yeni bir tavır.

Arkasında bizim Afrin harekâtı ile diğer siyasal sorunların olduğu belli.

Türkiye - Suriye savaşı

Türkiye Afrin harekâtını Suriye’de yapıyor ama, karşısında Rusya ve Amerika var.

Suriye hava sahasının bir bölümünü, bizim kullandığımız bölümünü Rusya denetliyor. Amerika da oraya silah gönderiyor. Ayrıca kendi askeri kuvveti var.

Bizim “Afrin’e giriyoruz” açıklaması Esad’ı harekete geçiriyor, “biz de oraya askerimizi göndeririz”.

Bu o kadar tehlikeli bir açıklama ki, Tayip Erdoğan’ın dediği gibi, “sonuçları ağır olur”.

Nedir o sonuç?

Türkiye ile Suriye savaşı.

Asıl oyuncu Rusya

Aslında çok karmaşık. Pek çok oyunun ve pazarlığın döndüğü ve istihbarat savaşlarının yaşandığı bir ortam ki:

1-Esad “biz oraya askerimizi göndeririz” derken, bunu önceden mutlaka ve mutlaka Putin ile konuşmuş olmalı. Aksini düşünmek saflık olur.

Bunu tahmin eden Erdoğan zaten o nedenle Suriye’nin bu açıklaması sonrası hemen Putin ile görüşüyor.

2-Esad Türkiye’nin Afrin harekâtını Rusya ve İran’a emanet etmiş durumda.

Erdoğan zaten önceki gün Putin’den sonra bir de İran’la görüşüyor.

3-Esad, Putin’e danışmadan tek bir adım atmıyor. “Biz de oraya asker göndeririz” demek, gerçekte Putin’in Ankara’ya bir mesajı.

4-Türkiye Rusya’ya ekonomik açıdan çok bağımlı. Doğalgaz, petrol, nükleer santral, çeşitli ihraç ürünleri ve turizmin yanı sıra, son olarak, NATO’ya rağmen S 400 füzeleri, Türkiye’yi Rusya’ya iyice bağımlı hale getirmiş durumda. Rusya Suriye üzerinde ne kadar etkili ise, Türkiye üzerinde de o kadar etkili.

5-Türkiye’nin Amerika ile arasında çıkan her sorundan sonra, Putin ellerini ovuşturuyor.

6-Hele de, Amerika’nın Suriye’deki terör örgütlerine silah göndermesi, buna Türkiye’nin her platformda tepki göstermesi karşısında, Putin zevkten dört köşe.

Esad’ın attığı adımlar, gerçekte Putin’in adımları.

80’lerden beri iç içeler

Türkiye Afrin harekâtını neden yapıyor?

1-Bölgeyi terörden temizlemek,

2-“O toprakları asıl sahibine iade etmek” amacıyla.

Önce şu ilk maddeye bakalım.

PKK 1980’lerden beri Suriye’de fink atıyor. PKK’nın elebaşısı Apo yirmi yıl boyunca Suriye’de barınıyor.

Türkiye 80’li ve 90’lı yıllarda ne zaman “Apo sizin ülkenizde ve siz PKK’ye yataklık ediyorsunuz” dediyse, Esad’ın babası Hafız Esad bunu red ediyor. Apo’nun Şam’daki adresini ve telefon numaralarını vermiş olmasına rağmen, Hafız Esad görmezden, bilmezden geliyor.

PKK ve şimdilerde PKK’nın yeni kolu YPG ve PYD Suriye’yi zaten mesken tutmuş durumda. Ve bundan Esad rahatsız değil.

Şimdi haberler çıkıyor, “Esad YPG ve PYD ile işbirliği halinde” diye. Ne kadar cahilce haberler bunlar. Onlar 1980’den beri iç içe.

Toprak konusu

İkinci konu, toprak meselesi, “biz o toprakları asıl sahibine iade edeceğiz” konusu.

Esad’ın öyle bir derdi yok. Türkiye’yi o nedenle “işgalci” diye niteliyor.

Esad zaten kendi toprağını korumuyor. Bir bölümünü Rusya, bir bölümünü Amerika korurken, bir bölümünü de terör örgütlerine, YPG / PYD’ye terk etmiş durumda. Türkiye’de terör eylemlerine girişen bu örgütlere sesini çıkarmıyor. Yıllarca olduğu gibi, yine onlara arka çıkıyor.

1999’da Türkiye’nin açık tehdidi üzerine, o tarihte Hafız Esad Apo’yu Suriye’den çıkarmak zorunda kalıyor. Apo’nun yakalanıp Türkiye’ye getirilmesine yol açan sürecin başlangıcı.

Şimdi Afrin harekâtı ile Türkiye bu kez aynı işlemi “silahla” yapıyor.

Silahla yapınca, işe başta Rusya ve Amerika olmak üzere, karışmayan yok.

Bu kadar karmaşık ve pek çok oyunun her gün yeniden planlandığı bir ortamda, Ankara’ya belki çok uzak geliyor ama, Esad ile görüşme zeminini oluşturmak doğru bir tercih olabilir.

Böyle bir diyaloğu Rusya’nın ayarlaması işten değil.

Yazarın Diğer Yazıları

Üst kattaki odalardan birinde Ali oturuyordu

Ali Sirmen gözümün önünde hep aynı sahnelerle canlanıyor: Elinde sürekli oynadığı kalemi, piposu, koltuğunun altına sıkıştırdığı Fransa'nın ünlü gazetesi Le Monde, yüzünden eksik olmayan hınzırca tebessüm. Ali Sirmen adı geçtiğinde de... Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Oktay Akbal, Hasan Cemal...

Üç büyük devrimin yüzüncü yıldönümü

Yarın 3 Mart 2024... Cumhuriyet'in temellerini oluşturan üç büyük devrimin yüzüncü yıldönümünde bu yasaları saptırmaya uğraşanlar var. Boşuna!.. Ne hilafet, ne medrese, ne şeriat!.. Laik Cumhuriyet!..

Bir Türkiye klasiği: Ankara Mimarlar Odası seçimi

Geçen pazar günü Ankara Mimarlar Odası seçimleri bir yandan benzer baskılara tanıklık ederken...