06 Kasım 2018

Enflasyon: Yanlışlıklar komedyası

Ekim ayında 407 maddeden 37’nin fiyatı düşüyor, 42 maddenin fiyatı sabit kalıyor, 328 maddenin ise, fiyatı artıyor

Milli Damat, Yüksek Askeri Şura Üyesi, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak (amma da çok titre sahip) ekim ayı enflasyonunu yandaş bir kanalda değerlendirirken, (aman yandaş olsun, sonra biri çıkar ters bir soru sorar, Damat Bey ofsayda düşer) cümle alemin ilk kez duyduğu bir gerçeği açıklıyor:

“Dolar 8 - 8.5’tan bu noktaya geldi”.

8 - 8.5 mu?.. Dolar ne zaman 8 - 8.5’a çıkıyor?.. Bilen varsa, söylesin. En çok 7.20 olmuyor mu?.. 7.20 olduğunda, Milli Damat “artık bundan sonra doların düşme eğilimine girmesini bekliyoruz” diye bir söz söylemiyor mu?..

Dolar şimdi 5.35 - 5.40 TL bandında seyrediyor. “8 - 8.5” diyerek, “ekonomide ne kadar başarılı olduklarını” söylemek istiyor. Hafif saptırarak.

Ardından ekliyor:

“Gülüyorum... Türkiye’de herkes her şeyden anlıyor”.

Doları geçmişte bir anda 8 - 8.5 TL bandına çektiği için herkes de ona gülüyor.

Yok eğer saptırmıyorsa, doların gerçekten 8 - 8.5 bandına kadar yükseldiğini düşünüyorsa, eyvah bize!..

Üretici fiyatları yine çok yüksek

Ekim ayı enflasyonu da beklendiği gibi, yüksek çıkıyor.

Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarıyla yüzde 25.24’ü gösteriyor. Üretici fiyatlarıyla ise, yine yüzde 45.01, çok yüksek.

Her zaman söylediğim gibi, üretici fiyatlarıyla bu kadar yüksek bir enflasyon, daha sonraki ayların fiyat artışlarının yine yüksek olacağını gösteriyor. Bir iktisat kuralı olarak. Çünkü, üretici fiyatlarındaki artış, bir sonraki döneme, hatta dönemlere yansıyor.

Üretici fiyatlarıyla hala yüzde 45’lerde ise, Aralık ve Ocak enflasyonlarında da durum pek parlak görünmüyor.

Ham petrol ve doğalgaz

Üretici fiyatlarıyla artışın bu ölçüde yüksek olması, temel girdilerin fiyatlarındaki yükseklikten kaynaklanıyor.

Ham petrol ve doğalgazda fiyat artışı yüzde 20.78, elektrikte yüzde 8.62, gaz üretim ve dağıtımda yüzde 7.33’lük artış var.

Bu temel girdilerdeki artış düşmedikçe, önce üretici fiyatları endeksinde düşme beklemek hayalden ibaret, ardından tüketici fiyatlarının inişe geçeceğini söylemek ise, kandırmacadan öteye gitmiyor.

328 maddede artış

Enflasyonu hesaplamak için fiyat endeksine giren 407 maddenin fiyatları izleniyor. Ekim ayında:

407 maddeden 37’nin fiyatı düşüyor, 42 maddenin fiyatı sabit kalıyor, 328 maddenin ise, fiyatı artıyor.

Eylül ayı enflasyonundan sonra AKP İktidarı açıklama yapıyor, “emir - komuta zinciri içinde herkes fiyatları yüzde 10 indirecek” diye bir ferman çıkıyor.

Fermandan sonra ise, tıpkı “8 - 8.5” gibi, yapılan açıklamalarda “firmalarımız yüzde 10 indirimi kabul etti ve uyguluyor” deniyor. İndirimi “her gün takip ediyoruz” deniyor.

Endeks ortada, hani yüzde 10 indirim, nerede?..

328 maddenin fiyatı artıyorsa, “indirim” nerede?..

Hele de, gıda fiyatlarındaki artış yüzde 29.26 gibi çok yüksek bir oran.

Zaten serbest piyasa ekonomisinde, emir - komuta zinciri ile enflasyonun düştüğünü ekonomi tarihi pek yazmıyor.

Vergiler düşürmek yanlış

Bu arkadaşlar enflasyonla mücadele ediyor, değil mi?..

Güzel, hepimiz bunu canla başla bekliyoruz.

Geçenlerde bu arkadaşlar bir açıklama yapıyor, “bazı ürünlerde vergileri düşürdüklerini” davul zurna herkese duyuruyor, övünerek, “enflasyonla mücadelenin bir parçası” olarak.

Ah iktisat teorisi, vah ekonomi bilimi!..

Aziz arkadaşlar!..

Enflasyonla mücadele ederken, vergileri düşürmek yanlış olur. Arkadaşlar, yine yanlış yapıyorsunuz. Baltayı yine taşa vuruyorsunuz, arkadaşlar!..

Tam “yanlışlıklar komedyası”!..

Aranızda ekonomiden anlayan hiç mi kimse yok?..

Ya da danışacağınız, güveneceğiniz bir uzman?..

Ya ücretler

Bu kadar yüksek enflasyonda bir de “ücret artışları” meselesi var.

İşçiye, memura, emekliye hala yüzde 4’lerde, 5’lerde sürünen ücret artışlarından söz ediliyor.

İnsan biraz sıkılır ve o 4’leri, 5’leri biraz olsun artırır, hani “spor olsun” diye!..

Gerçekten çok ayıp.

Yazarın Diğer Yazıları

Filmin sonu: Istakoz!..

Ortalama lokantalarda, yerine göre, bir porsiyon ıstakoz bin lira ile beş bin lira arasında değişiyor. On bin lira aylık alan bir emeklinin yarı maaşı!.. Ya da asgari ücretin üçte biri!..

34 yıl önce 34 yıl sonra: "Güçlükonak'ta demokrasi!.."

Güçlükonak'ta yaşananlar 34 yılda bizde demokrasinin özetindeki başlıklardan biri

Bugünler için ders: "Atatürk'ün Anayasası 1924"

Taha Akyol'un incelemesi, Atatürk dönemiyle ilgili yazdığı diğer kitapları gibi, o yılların tarihini ve perde arkasını anlatıyor