20 Eylül 2018

Ancak bir hafta dayandı

Eyyyy, ülkeyi yöneten iktidar sahipleri, siz harcamalarınızı kontrol altına almazsanız, atılan her adım kısa sürede çuvallamaya mahkûm

13 Eylül, yani bir hafta önce.

Merkez Bankası her şeyi göze alıyor ve faiz oranlarını yüzde 17.75’ten yüzde 24’e yükseltiyor, kendi içinde yüzde 35 oranında bir artış. Başta ekonomi olmak üzere, Merkez Bankası için de dramatik bir adım.

Piyasa bu faiz şokunu anında algılıyor, o sırada 6.45 TL dolayında dolaşan dolar, 6.01 TL’ye kadar geriliyor.

Çok değil, aradan bir hafta geçiyor. Bugün 20 Eylül.

Dolar dün sabahtan başlayarak şu satırların yazıldığı saate kadar 6.27 ile 6.35 TL arasında gidip geliyor. Yani, hemen hemen faiz artışına denk gelen değere epey yaklaşıyor.

Bu fiyaskonun nedeni ne?..

Yanlış nerede?..

Bu kadar yüksek faize rağmen, dolar neden yeniden artış eğilimine giriyor?..

Müthiş savurganlık

Doların en az üç aydır tırmanışı karşısında bugüne kadar dişe dokunur alınan tek önlem faiz artışı.

İktisatçılardan iş adamlarına, finans kuruluşlarından şirket yöneticilerine, piyasadaki bütün aktörlere ve akademisyenlere kadar istisnasız herkes bağıra bağıra, kim bilir kaç kez, aynı noktayı vurguluyor:

“Sıkı mali politika... Yani, tasarruf... Ta-sar-ruf, anlaşılıyor mu, ta-sar-ruf...”

Gel gör ki, anlayan beri gelsin.

Dün Sözcü gazetesinden Erdoğan Süzer’in haberi bu anlamda ibretlik. Hangi tasarruf?..

İktidar savurganlıkta yine almış başını gidiyor. O haberde aktarılan şu verilere ki, resmi veriler, bakar mısınız?

-Kamu binaları kiralama 680 milyon lira,

-Makam araçları kiralama 334 milyon lira,

-Helikopter ve uçak kiralama 154 milyon lira,

-Hizmet binası, sosyal tesis, lojman onarımı 767 milyon lira,

-Bina satın alma 57 milyon lira,

-Kırtasiye satın alma 418 milyon lira,

-Temsil ve ağırlama giderleri 112 milyon lira.

Bu yılın ilk sekiz ayında nedir bu harcama, bu savurganlık?..

İki beter kalem

Harcamaların hepsi insana diken gibi batıyor da, özellikle iki kalem daha da beter.

“Temsil ve ağırlama” için 112 milyon lira harcanıyor. Bu nasıl “temsil”, nasıl “ağırlama”, lüks içinde yemek, içmek ve kimler için?..

Sadece yabancı konuklar için mi yoksa başka kimler için?.. Yabancı konuklar için olsa bile, neden bu kadar fazla temsil ve ağırlama gideri?..

Hangi gelişmiş devletin, Amerika, Almanya, Fransa gibi ve devamı ülkelerde bu kadar yüksek “temsil ve ağırlama” harcaması var?..

İkincisi de, “helikopter ve uçak kiralama” harcamaları, 154 milyon lira tutarınıda.

Hemen sormak gerek:

Bu uçak ve helikopterler kimler için ve ne zaman ve hangi amaçla ve hangi firmalardan kiralandı?..

Bu nasıl bir harcama, nasıl bir savurganlık?..

Bütçe açığı

Savurganlık kendini bütçe açığında gösteriyor.

2018 yılının sekiz aylık bütçe açığı 50 milyar 800 milyon lira. Bir yıllık açık, yani 2017 Ağustos - 2018 Ağustos açığı ise, 87 milyar 400 milyon lira.

Yukarıdaki hesapsız harcamalara bakınca, bu açık az bile.

Kemeri halk sıkıyor

Arka arkaya, yağmur gibi inen zamlar, ister kamu ürünü, ister özel sektör ürünü olsun, sokaktaki adamı ister istemez kemer sıkmaya götürüyor. Hayat pahalı, geçim zor ve daha da zorlaşacak. Ve ücretler enflasyonun çoktan gerisinde kalıyor.

Buna karşılık, asıl kemeri sıkması gereken devlet (iktidar) kendi aleminde, harcamalarında hiç eksik yok.

Oysa, sıkı mali politikanın asıl aktörü devlet, yani kemeri asıl sıkması gereken devlet.

Ama, orada tık yok. Sanki hiç bir şey olmamış gibi, AKP harcamalarına ara vermeden devam ediyor.

Doların durumu

Doları frenlemek adına, tam bir hafta önce faizler yükseltiliyor.

Bir hafta sonra dolar, bir hafta önceki değere yaklaşıyor.

O zaman faizler neden yükseltiliyor?.. Maliyetler neden artıyor?.. Atılan adım neden boşa çıkıyor?.. Elinizde başka hangi cephane var?..

Eyyyy, ülkeyi yöneten iktidar sahipleri, siz harcamalarınızı kontrol altına almazsanız, atılan her adım kısa sürede çuvallamaya mahkûm.

Üretim düşüyor, işsizlik artıyor, dolar bir kaç gündür yine kıpırdıyor.

Ve AKP hiç bir şey olmamış gibi, harcamalara, savurganlığa devam ediyor.

Bu iyi bir gidiş değil.

Böyle ekonomi yönetimi olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları

Üst kattaki odalardan birinde Ali oturuyordu

Ali Sirmen gözümün önünde hep aynı sahnelerle canlanıyor: Elinde sürekli oynadığı kalemi, piposu, koltuğunun altına sıkıştırdığı Fransa'nın ünlü gazetesi Le Monde, yüzünden eksik olmayan hınzırca tebessüm. Ali Sirmen adı geçtiğinde de... Nadir Nadi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Oktay Akbal, Hasan Cemal...

Üç büyük devrimin yüzüncü yıldönümü

Yarın 3 Mart 2024... Cumhuriyet'in temellerini oluşturan üç büyük devrimin yüzüncü yıldönümünde bu yasaları saptırmaya uğraşanlar var. Boşuna!.. Ne hilafet, ne medrese, ne şeriat!.. Laik Cumhuriyet!..

Bir Türkiye klasiği: Ankara Mimarlar Odası seçimi

Geçen pazar günü Ankara Mimarlar Odası seçimleri bir yandan benzer baskılara tanıklık ederken...