18 Şubat 2016

'Şer odağı'nın içindeymişim de haberim yokmuş...

Bombalar patlamış, AKP milletvekilinin aklına ilk gelen, Cumhuriyet ile bizim T24'ü hedef göstermek oluyor

Dondum kaldım...

Bombalar patlamış, insanlar ölmüş, ortalık yangın yeri. AKP milletvekilinin aklına ilk gelen, Cumhuriyet gazetesi ile bizim T24 İnternet Gazetesi'ni hedef göstermek oluyor.

Nasıl bir ülke olduk? Hedef gösterme, intikam, linç etme, öteleme. Hep beraber birbirimizin gırtlağına sarılmış gibiyiz. Bir "cadı avı" hali…

Kendi kendimize korkulu hayatlar yarattık, yaratıyoruz ve neredeyse sıradanlaştı.

Başbakan üzgün. Teröre karşı birlik olmamız gerektiğini söylüyor.

Evet, terör nereden gelirse gelsin, kime karşı yapılmış olursa olsun karşı çıkılması, lanetlenmesi insan olmanın erdemlerinden biri.

Başbakan birliğe çağırırken aynı dakikalarda kendi partisinden Ankara Milletvekili Aydın Ünal, A Haber kanalında, bizi "şer odağı" ilan ediyor.

Gece vakti, "vay be" dedim, bir "şer odağının içindeymişim de bir tek benim haberim yokmuş.

Sıradan biri söylese hiç aldırmayacağım da ODTÜ'de okumuş, devletin çeşitli kademelerinde önemli görevler üstlenmiş, oy vermiş olalım olmayalım bir milletvekilimiz aynen şunlar söylüyor:

"Cumhuriyet gazetesi gibi, T24 gibi terör örgütleri adına faaliyet gösteren, gazetecilik yapmayan, bakın altını çizerek söylüyorum, gazetecilik yapmayan, terör örgütleri adına faaliyet gösteren bu şer odaklarının, bu terör örgütü yayınlarının mutlaka ve mutlaka dokunulmazlıklarının artık kalkması gerekiyor. Savcılarımıza da hakimlerimize de buradan suç duyurusunda bulunuyorum."

O kadar emin ki, elinde tüm belgeler, bilgiler var ki savcıları hakimleri göreve çağırıyor.

Bir de şöyle bir alışkanlık oluştu: Yetkili ya da yetkisiz biri, ortaya bir iddia atıyor. Bunu ispat etmesi gerekirken, suçlanan kişi kendini savunmak ve aklamak zorunda kalıyor.

Demek ki, Cumhuriyet'te yıllarca yayın yönetmenliğimi yapan Hasan Cemal, Ankara'nın göbeğinde gazetecilikle yaşlanan meclise girip çıkan, bütün yetkililerle bir arada olan Yalçın Doğan, sinemadan başka gözü bir şey görmeyen Atilla Dorsay, karikatürümüzün yüz akı  Tan Oral'la aynı "şer odağı"nın içinde kaynıyormuşum da ayılamamışım.

Babasını Ankara'nın göbeğinde şu yaşadığımız gibi bir bombalı saldırıda yitiren Uğur ağabeyimizin sevgili kızı Özge Mumcu ne düşünüyordur acaba AKP milletvekilinin sözleri karşısında.

Yıllarca Cumhuriyet'te birlikte çalıştığım sevgili Doğan Akın, yoksa özgür gazetecilik deyip de sen mi bizi attın "şer odağının" içine…

Dostlar, T24'te kimler yazmış ve yazıyor lütfen bir bakınız. Buralara hiç uğramamış olanlar daha bir dikkatli incelesin. Her kesimden, her düşünceden, her iklimden insanlar düşüncelerini paylaşıyor bu mecrada.

Doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle dünyanın en güzel, verimli coğrafyasında yaşıyoruz. Huzurla, sevgiyle, anlayarak, dinleyerek, halleşerek, ötelemeden, itelemeden, hedef göstermeden, hain ilan etmeden yaşanılası bir dünyayı neden yaratamıyoruz?

He ağzını açan, düşüncesini paylaşan, gerektiğinde eleştiren insanları terör örgütüne yardım yataklık "kılıfıyla", "şer odağı" benzetmeleriyle, vatan haini suçlamalarıyla, "Kan banyoları" tehditleriyle nereye varabiliriz?

Bu yol bizi nereye götürüyor?

Bu gidişe "dur" demek lazım…

Durmak lazım…

Alışılagelmiş ve normal sandığımız düşmanlıklardan vazgeçmemiz lazım. Oturup konuşmamız, dertleşmemiz, halleşmemiz lazım. İnsanımıza, doğamıza sahip çıkacak yeni düşünceler üretmemiz lazım. Bunları yaşama geçirmemiz lazım.

Yoksa uçurumun çok yakınlarındayız…

Ha düştük ha düşeceğiz…

Düşersek hep beraber düşeceğiz...

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Sözlerim varsa, var demeksin"

Eğer dokunamıyorsak, içine akamıyorsak, anlaşılmadığımızı sanıyorsak, anlayamıyorsak, iletişim kurmayı başaramıyorsak sözcüklerimizi yeniden gözden geçirmeye, daha derinlere inmeye ihtiyacımız var demektir

Şifreli aşklar...

Kafelerde iki sevgili oturuyor. Siz öyle görüyorsunuz. Aslında onlar çok kalabalık. İki sevgili de ellerindeki "sevgiliye" gömülmüş. Yani masada gezinen yığınla insan, yığınla söz var. İki sevgilinin sözleri arada kim vurduya gidiyor. Gözler zaten birbirini görmüyor

Yarım kaldık, sakat kaldık...

Hayallerimin orasını burasını didikleyip öykülere çeviriyordum. Güzel bir film izlemeye hazırlanıyordum. Ta ki, Birhan Keskin'le burun buruna gelinceye kadar