04 Şubat 2016

Mustafa Balbay yine kendini durduramamış...

Cumhuriyet çok doğru bir karar vermiştir!

Okuyunca gözlerime inanamadım. "Cumhuriyet'te 'Fetoculuktan Kürtçülüğe kadar her şeyin serbest ama CHP milletvekili olarak yazı yazmanın yasak" olduğunu söylemiş Mustafa Balbay. Demek ki yine kendini durduramamış…

Neresinden başlasam ki…

Neresinden tutsam elimde kalıyor.

Balbay, aylar önce hem Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeliği, hem köşe yazarlığı ve hem de CHP milletvekilliği görevlerini sürdürürken yine kendini durduramamış, Aydın Engin'in gazetede yazmasına karşı çıkarak, "Aydın Engin'in, fikirlerini düşünce yelpazesine uygun bir gazetede özgürce yazmasını dilerim. Ancak Aydın Engin'in Cumhuriyet Gazetesi'nde yazmasına karşıyım." demiş, epey gürültü kopmuştu.

Politik arenada da sık sık kendini durduramadığını izledim, ama onlar konumuz dışı…

Gelelim asıl konuya…

Balbay aylar önce vakıf yönetiminden çıkarıldı, şimdi de yazılarına son verildi.

Bir gazete düşünün ki, hem "tarafsızım" diyecek hem de bir parti üyesine bir köşe tahsis edecek.

Bir gazeteci düşünün ki, hem ana muhalefet partisinden milletvekili olacak, hem parti liderliğine "soyunacak" hem de köşesinde yazmayı sürdürecek…

Gazeteciliğin etik kurallarına şöyle baktığımızda mümkün değil. Bugüne değin sürmesi bile hataydı.

Balbay, köşe yazılarına son verilince bir açıklama yapmış ki, insanın kanı donuyor. Dedim ya yine kendini durduramamış. Diyor ki:

"Cumhuriyet'te 'Fetoculuktan Kürtçülüğe kadar her şey serbest ama CHP milletvekili olarak yazı yazmak yasak' diye özetlenecek bir tablodur."

Balbay'ın bu tümcesini günün koşullarına tam da denk düşen provokatif yaklaşım olarak algılıyorum.

Cumhuriyet'e yazmak için ille de köşe yazarı olmanız gerekmiyor. Politikacı olarak görüşlerinizi yazar gönderirsiniz ve yayınlanır. Bunu en iyi Balbay bilir.

Şöyle medyayı bir tarayın, "star" olmuş gazetecilerin neredeyse büyük çoğunluğu Cumhuriyet'te "parlar" ve bir yerlere giderler.

Şimdi Balbay'a sorularım var:

  • Ana muhalefet partisinin genel başkanlığına aday olmuş milletvekili olarak, serbest olan Fetoculuk ve Kürtçülükle ilgili neler biliyorsan meclis kürsüsünden açıklar mısın?
     
  • Senin deyiminle, Fetoculukla Kürtçülüğün serbest olduğu yerde düne kadar ne işin vardı?
     
  • Gazetecilik etiğine uygun olarak milletvekili seçilir seçilmez neden yazılarına son vermedin?

 

Aslında Cumhuriyet Vakfı, yaptığı uzun açıklamasının son tümcesinde kibarca "bir şeyleri" ima etmiş:

"Cumhuriyet gazetesinin kendisine sağladığı sevgi, saygı, itibar, makam ve mümkün olan her türlü olanağı unutarak, içinde yetiştiği kuruma bu şekilde bir karşılık vermesini, ileride pişmanlık duyacağı bir anlık duygusal davranış olarak değerlendirmek isteriz."

Evet, şimdi eğri oturup doğru konuşalım ve eski günlere gidelim.

Yıllar önce Mustafa Balbay'ın Cumhuriyet İzmir Bürosu'na alınması için Celal Başlangıç aracı oldu ve Hikmet Çetinkaya'yı razı etti. Hikmet Çetinkaya bir süre İzmir'de çalışan Balbay'ın Ankara'ya gitmesini sağladı. Ankara Büro Cumhuriyet'in "parlama" ve politikacılarla ilişkilerin sıkılaştığı bir yerdir. Nitekim öyle oldu.

Cumhuriyet'te üstelik Uğur Mumcu'nun yerinde yazmasaydın milletvekili olabilir miydin Balbay?

Arka arkaya yazdığın kitapları Cumhuriyet Kitapları dışında hangi yayınevine bastırabilirdin?

Cumhuriyet çok doğru bir karar vermiştir.

Can Dündar Genel Yayın Yönetmeni olacağı günlerde kendisinden öncelikle iki icraat yapmasını önermiştim. Celal Başlangıç'ın zaman geçirilmeden gazeteye alınmasını ve Mustafa Balbay'ın yazılarına son verilmesini…

Dost acı söyler Mustafa Balbay.

Kendini artık durdurmalısın...

Yazarın Diğer Yazıları

"Sözlerim varsa, var demeksin"

Eğer dokunamıyorsak, içine akamıyorsak, anlaşılmadığımızı sanıyorsak, anlayamıyorsak, iletişim kurmayı başaramıyorsak sözcüklerimizi yeniden gözden geçirmeye, daha derinlere inmeye ihtiyacımız var demektir

Şifreli aşklar...

Kafelerde iki sevgili oturuyor. Siz öyle görüyorsunuz. Aslında onlar çok kalabalık. İki sevgili de ellerindeki "sevgiliye" gömülmüş. Yani masada gezinen yığınla insan, yığınla söz var. İki sevgilinin sözleri arada kim vurduya gidiyor. Gözler zaten birbirini görmüyor

Yarım kaldık, sakat kaldık...

Hayallerimin orasını burasını didikleyip öykülere çeviriyordum. Güzel bir film izlemeye hazırlanıyordum. Ta ki, Birhan Keskin'le burun buruna gelinceye kadar