16 Ağustos 2017

İşsizlik düşüşünde sürpriz duraklama: N’oluyor?

İşsizlik düşüşündeki duraklama ekonomide yavaşlama beklentisinin işaret fişekleri de olabilir

Son bir yılda (Mayıs 2016- Mayıs 2017) işgücü piyasasında çok hareketli bir dönem yaşandı. Mayıs 2016’da büyük sıçrama gösteren işsizlik Aralık dönemine kadar artmaya devam etti. Ocak döneminden itibarden dört ay boyunca ise işsizlikte düşüş başlamıştı. Pazartesi günü açıklanan Mayıs dönemi işgücü rakamları gerilemenin durduğunu gösteriyor. Mevsim etkilerinden arındırılmış genel işsizlik oranı ile tarım dışı işsizlik oranı değişmeyerek yüzde 11,3 ve 13,4’te sabit kaldılar.

İşsizlikte artış başlamadan önce Nisan 2016’da bu oranlar sırasıyla yüzde 10 ve 11,9’du. Görüldüğü gibi son aylarda ekonomik canlanmanın sürüklediği istihdam artışlarının sağladığı işsizlik düşüşü 2016 Mayıs-Aralık döneminde yaşanan işsizlik patlamasını telafi etmekten halen oldukça uzak.

Oysa ekonomi yönetimi olumlu gidişatın güçlenerek devam edeceğini ve çok geçmeden genel işsizlik oranının yüzde 10’un altına düşürüleceğini iddia ediyordu. Mayıs rakamları bu bakımdan soğuk duş etkisi yaptı. Siyasal arka planı da akılda tutarak oldukça hareketli geçen son bir yılın işgücü piyasası açısından nispeten ayrıntılı bir analizinin faydalı olacağını düşünüyorum.

Mayıs 2016’dan itibaren Aralık ayına işsiz sayısı yaklaşık 3 milyondan 3 milyon 600 bine, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,9’dan 14,1’e yükselmişti. Bu artışların nedeni ise işgücünda güçlü artışlar devam ederken (8 ayda 580 bin) istihdamın az da olsa gerilemesiydi (- 52 bin). Fazla ayrıtıya girmek istemiyorum. Özetle mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı istihdam 15 temmuz darbe teşebbüsünden önce Mayıs döneminden itibaren düşmeye başlamış ve bu düşüş ekonomik daralmayla birlikte Eylül dönemine kadar devam etmişti.

Eylül döneminden itibaren darbe teşebbüsünün neden olduğu ekonomik şok önemli ölçüde atlatılmış ve durgunluk yerini canlanmaya bırakmıştı. Bu bağlamda istihdam da artmaya başladı. Ekim-Aralık döneminde yaklaşık 200 bin kadar artan tarım dışı istihdama karşılık şgücü aynı dönemde  400 bin arttığından işsizlik oranı da yükselmeye devam etti.

Bu sırada Adalet ve Kalkınma Partisi anayasa referandum tarihini 16 Nisan olarak belirledi. Artmakta olan işsizlik referandumun başarısı için önemli bir tehdit unsuruydu. 2016 sonlarında ve 2017 başlarında Hükümet canlanmayı hizlandırmak için çok sayıda teşvik açıkladı. Dayanıklı tüketim mallarında süreli kdv istisnaları, ilave istihdamda yine süreli sosyal sigorta primi ve vergi istisnaları getirildi. Ama en önemli teşvik hazine garantili 50.000 TL’lik KOBİ kredileriydi. Bir kaç ay içinde 200 milyar küsur kredi pompalandı.Daha ikincil başka teşvikler de uygulandı.

Bu teşviklerin özel tüketim ve kamu harcamaları üzerinde ekonomide beklenen canlanmayı fazlasıyla desteklediği görülüyor. Bu yılın ilk üç ayında yıllık büyüme TÜİK tarafından yüzde 5 olarak ilan edildi. İkinci  çeyrekte Bahçeşehir Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) daha da güçlü (yüzde 6,4) bir büyüme tahmin ediyor. Bu koşullarda istihdamın canlanması çok doğladır. Nitekim tarım dışı istihdamın  ilk dört ayda 574 bin arttığı görülüyor. Buna karşılık işgücü artışı 487 binde kalınca işsiz sayısı da 100 bin kadar azaldı, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 14,1’den 13,4’e, genel işsizlik oranı da 11,9’dan 11,3’e geriledi.

Bu gidişat ekonomi yönetimini haklı olarak umutlandırdı. İlgili bakanlar şubat ayında büyük bir kampanya ile ilan edilen istihdam teşvikinin çok etkili olduğunu, işsizliğin çok geçmeden yüzde 10’un altına (genel işsizlik oranı itibariyle) düşeceğini müjdelemeye başladılar. İzninizle burada bir parantez açıp istihdam teşvikinin etkisine inanmadığımı (“Artan işsizmlik vve boş umutlar”, 20 şubat 2017 tarihli yazıma bakabilirsiniz) yüzde 5-6 düzeyinde bir GSYH artışının ilk 5 aydaki 601 binlik istihdam artışı yaratmasının abartılı olsa da mümkün olduğunu, daha önce de görüldüğünü (örneğin 2014 yılı) not etmek isterim.

Bugüne dönecek olursak... Ekonominin canlı olduğu bir süreçte tarım dışı istihdam artışının mayıs döneminde 27 binle sınırlı kalmasını doğrusu beklemiyordum. Tam bir sürpriz oldu. O kadar ki, yılın ilk 4 ayında dönemsel ortalama artış 144 bin, en düşük dönem artışı da nisan da 117 bin olarak gerçekleşmişti. Bu arada mayısta çok düşük istihdam artışına rağmen işsizlik oranın değişmemesinin işgücü artışının da 31 binden ibaret olmasından kaynaklandığını belirtelim; bu da istisnai bir durum.

“N’oluyor?” diye soruyor olmalısınız. Şimdilik şu kadarı söylenebilir. Bir dönemlik  bu anormal gelişmeler istatistiki arızadan kaynaklanabileceği gibi ekonomide yavaşlama beklentisinin işaret fişekleri de olabilir. Ne olduğunu anlamak için en az bir dönem daha beklemek yani haziran rakamlarını görmek gerekiyor.

Haziran işgücü rakamlarının açıklanacağı 15 Eylül’ü beklerken şu noktaya da dikkat çekmek isterim. Eğer istihdam artışının bu ölçüde olmasa bile belirgin ölçlüde yavaşladığı görülürse, işgücü artışı normal trendinde devam edeceğinden işsizliğin yeniden artışa geçeceğinden kuşkunuz olmasın. 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum