15 Aralık 2017

İşsizlik cephesinde normale dönüş

İstihdam gelişmelerine sektörler itibariyle baktığımızda durumun o kadar parlak olmadığı anlaşılıyor

Cuma günü açıklanan Eylül dönemi işgücü istatistikleri beklendiği gibi işsizlikte sınırlı bir azalma olduğunu gösterdi. Mevsim etkilerinden arındırılmış genel işsizlik ve tarım dışı işsizlik oranları 0,1 yüzde puan azalarak sırasıyla yüzde 10,7 ve 12,7’ye geriledi. Temmuz ve Ağustos dönemlerinde yaşanan şiddetli ve zıt yönlü çalkalanmalardan sonra normale dönüşten söz edebiliriz. Hatırlatmak gerekirse, yıl başından itibaren yüksek büyüme-yüksek istihdam artışıyla azalmakta olan işsizlik, Temmuz döneminde 0,2 yüzde puanlık beklenmedik bir artış sergilemiş (bkz. “İşsizlikte beklenmedik artış”) ardından da Ağustos döneminde 0,5 yüzde puan azalarak başka bir tuhaflık sergilemişti (bkz. “İşsizlikte baş döndüren rakamlar”).

Ağustos’tan Eylül’e tarım dışı işgücü 49 bin istihdam ise 69 arttı, işsiz sayısı da 20 bin azalarak 3 milyon 340 bine geriledi. Yüksek ekonomik büyüme ortamında bu çaptaki değişimler normal sayılır. Hatta işgücü artışının bir miktar düşük kaldığı söylenebilir. İstihdam gelişmelerine sektörler itibariyle baktığımızda ise durumun o kadar parlak olmadığı anlaşılıyor; sanayi ve inşaat istihdamında 16 binlik ve 22 binlik azalmalar görülürken hizmetlerde çalışan sayısında 107 binlik artış var.

Aylık dönemler itibariyle mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü istatistiklerinde büyük dalgalanmalar yaşanmasına artık alıştık. Bu bakımdan biraz mesafe alıp yaklaşık son iki yılda işsizliğin nasıl bir seyir izlediğini özetlemek yararlı olacaktır. 2016 nisan döneminde işsiz sayısı 2.750 bine kadar gerilemişti. Ekonomik büyüme hız kesince istihdam artışları da yetersiz kaldı ve işsiz sayısı Aralık 2016’ya kadar hızla artarak 3 milyon 600 bine ulaştı. Tarım dışı işsizlik oranı da bu dönemde yüzde 11,7’den 14,2’ye büyük bir sıçrama yaptı.

Uygulamaya konan teşvik önlemleri sayesinde ekonomide yaşanan canlanma istihdamda güçlü artışları da beraberinde getirince, bu yılın Ocak döneminden itibaren işsizlik azalma eğilimine girdi. Ancak tarım dışı işsizlik oranı Nisan 2016 döneminin halen yüzde 1 puan, işsiz sayısı da yaklaşık 600 bin üzerinde. İşsizliğin azalmaya devam edebilmesi önümüzdeki dönemde ekonomik büyümenin yüzde 5’in üzerinde seyretmeye devam etmesine bağlı. 2018’e yönelik ekonomik büyüme tahminleri şimdilik yüzde 4-5 arasında geziniyor.

Bu düzeyde bir büyümenin işgücü artışlarını karşılayacak kadar istihdam yaratabileceği şüpheli. 2017 GSYH ve istihdam artışlarını tam olarak Mart ayında öğreneceğiz. Ama ilk 9 ayın rakamları kabaca GSYH artışının yüzde 6,5, istihdam artışının da yüzde 5 civarında seyrettiğini söylüyor. Bu büyümeye bu hacimde istihdam artışı son yılların 0,7-0,8 düzeyindeki istihdam-büyüme katsayısınının içinde kalıyor, yani özel bir durum yok.

Bu bağlamda geçen şubatta yürürlüğe giren ve 2017 yılı ile sınırlı ek istihdama verilen prim ve vergi teşviklerinin ek bir istihdam artışına neden olmadıklarını, istihdamını zaten artıracak olan işletmelere havadan kamu kaynaklarının aktarıldığı yönündeki görüşümü korumaya devam ettiğimi belirtmek isterim. Bu teşviklerin önümüzdeki yıla uzatılacağı haberini okuyunca not düşmek istedim. İstihdam-büyüme ilişkisine dönecek olursak, yüzde 4,5 civarı bir büyüme en iyi ihtlimalle yüzde 3,5 civarı ek istihdam yaratır. Bu kadarının da güçlü işgücü artşlarını fazlasıyla telafi ederek işsizliği azaltması biraz zor görünüyor.

Yazıyı noktalamadan önce işgücü istitastiklerinin sunduğu olumlu/olumsuz bazı dikkat çekici gelişmeleri de paylaşmak istiyorum. Genç işsizlik (15-24 yaş) Ocak döneminde yüzde 22,7 ile zirve yapmıştı... Eylül döneminde yüzde 20,2’ye kadar geriledeği görülüyor ama hala çok yüksek. Ancak TÜİK’in bir süredir yayınlamaya başladığı “ne istihdamda ne eğitimdeki” gençlerin oranı geçen yıl Eylül döneminde yüzde 25,8 iken bu yıl yüzde 26,1’e yükselmiş. Bu tatsız artış genç işsizlikteki iyileşmeyi gölgeliyor. Bu oranın genç erkeklerde bir miktar azaldığını (yüzde 16,4’den 16,2’ye) genç kadınlarda ise büyük artış kaydettiğini (yüzde 35,3’den 36,3’e) esefle not etmek isterim.

Söz kadın ve erkeklerden açılmışken işsizlik oranlarına da göz atmak yerinde olur. TÜİK mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam ve işsizilk rakamlarını cinsiyet bazında yayınlamıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nde (Betam) bir süredir bu hesaplamayı yaparak İşgücü Görünüm notunda yayınlıyoruz. İşsizliğin yükseldiği dönemde kadın işsizliği erkek işsizliğine kıyasla daha hızlı artarak yüzde 20’ye ulaşmıştı. Eylül dörneminde bu oranda yüzde 18,8’den 18,4’e hatırı sayılır bir azalma gerçekleşti. Erkek işsizilk oranı ise yüzde 10’dan 10,2’ye yükselmiş durumda..

Gördüğünüz gibi işsizlik istatistikleri kurcalandıkça yargı ve yorumlarımızı nüanse etme gereği ortaya çıkıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum