21 Kasım 2016

Ekonomide alarm zilleri

Türk Lirası'nın değer kaybı yüzde 14’ü geçmiş durumda

Her ayın 15’inde TÜİK işgücü piyasası istatistiklerini yayınlıyor. Ben de izleyen yazımda işsizlikle ilgili gelişmeleri yorumluyorum. Yine öyle yapacağım çünkü Mayıs döneminden itibaren işsizlikte görülen hızlı artış Ağustos döneminde de devam etti. Bununla birlikte geçen hafta döviz kurunda görülen çıldırma emarelerinin doğrusu beni şaşırttığını belirtmeliyim. Fikri takip açısından kurdaki sert yükselişe kısaca değinip işgücü piyasasında yaşanmakta olan büyük sarsıntıyı tartışmak istiyorum.

Döviz kurundaki hızlı yükselişin ekonomi yöneticilerimizin iddia ettiği gibi basit bir spekülatif hareket olmadığını esaslı temel nedenleri olduğunu haftalardır anlatmaya çalışıyorum. Son yazımda (“Ekonomik krizin eşiğinde miyiz?”) AB ilişkileri açısından kritik bir hafta yaşanacağını belirtmiş ve müzakerelerin askıya alınması yönünde gelişmeler olduğu takdirde ekonominin durgunluğa girmesinin kaçınılmaz olacağını savunmuştum. AB dışişleri bakanları toplantısında Avusturya hariç diğer ülkeler müzakerelerin askıya alınmasının akıllı bir karar olmayacağı görüşünde birleştiler. Bununla birlikte idam cezasının ihdas edilmesi durumunda müzakerelerin otomatik olarak askıya alınacağını vurgulamaya devam ediyorlar.

Müzakerelere dokunmayalım kararına rağmen doların haftayı sert bir yükselişle tamamlaması doğrusu sürpriz oldu. Gerçi bu yükselişte doların genelde değer kazanmasının da payı var. Fed’in Aralık ayında nihayet faiz artışını yapacağı beklentisiyle dolar-Avro paritesi 1,08 küsurdan 1,06’ya kadar geriledi. dolarda haftalık artış yüzde 3,8’i buldu. Ancak 3,41’den 3,49’a yükselen sepet kurda da artış yüzde 2,4’ü oldu.

Bu gerçekten alarm verici. Son dört ayda Türk Lirası'nın değer kaybı yüzde 14’ü geçmiş durumda. Değer kaybı bu düzeyde kaldığı takdirde yükselen enflasyon ve bozulan bilançolar üzerinden ekonomide daralma yaşanması ufukta göründü. hükümetin cuma günü Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nu acilen toplaması durumun vahametinin zımni bir tezahürüydü. Ama ne konuşuldu ne kararlar alındı bilmiyoruz. Sadece topun Merkez Bankası’nın kucağına atıldığı anlaşılıyor. Bu hafta toplanacak olan Para Politikası Kurulu faiz arttırmaya cesaret edebilecek mi, göreceğiz. Merkez Bankası için zorlu sınav dönemi sonunda başlıyor.

İşsizliğe gelince. Ağustos döneminde (Temmuz-Ağustos-Eylül) mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık artışla yüzde 13,3’ten 13,5’e yükseldi. İşsizler ordusuna da 54 bin kişi daha eklendi. Böylece mayıstan bu yana son dört dönemde tarım dışı işsizlik oranı yüzde 11,8’den yüzde 13,5’e, işsiz sayısı da 406 bin artarak 3 milyon 404 bine yükseldi.

Dört ay gibi kısa bir sürede bu kadar şiddetli işsizlik artışı kriz dönemleri hariç görülmüş şey değil. 2. Çeyrekte ekonominin sert bir fren yaptığını biliyoruz. Ama daralma olmadı. GSYH rakamları ise henüz kesinleşmemekle birlikte 3. çeyrekte sınırlı da olsa bir daralmanın gerçekleşmiş olması muhtemel. Sanayi üretiminin üçüncü çeyrekte gerilediğini biliyoruz. Bu koşullarda tarım dışı istihdamda Mayıs-Ağustos döneminde duraksama beklenebilirdi. Oysa hatırı sayılır ölçüde düşüş kaydedildi. Bu dönemde tarım dışı istihdam toplamda 191 bin kayba uğradı. Özellikle sanayi istihdamında 157 binlik muazzam bir kayıp söz konusu. Sanayide çalışan sayısı yüzde 3 azaldı. Mikro veriler elimizde olmadığından bu kayıpların firma düzeyindeki nedenlerini bilmiyoruz. İkinci büyük istihdam kaybı 126 binle inşaatta yaşandı. Göreli olarak bu sektörde istihdam kaybı daha da çarpıcı: Çalışan sayasının yüzde 6,5’i dört ayda buharlaştı.

Hizmetlerde dört aylık sürede istihdamın 92 bin artması teselli sayılabilir. Ne ki hizmet sektörünün son dört yılda gözlemlenen yüksek istihdam artışlarının ana kaynağı olduğunu unutmamak kaydıyla. Tesellinin ötesinde gerçek şu ki hizmetler artık eskisi kadar iş yaratamıyor. Bir fikir vermek için bu sektörde çalışan sayısının önceki dört ayda (Ocak-Nisan) 276 bin arttığını not edelim. Son dört ayın tam üç katı. TÜİK HİA istatistiklerinde mevcut işsizlerin hangi sektörden geldiğine dair de bilgi veriyor. Bu bilgiye pek itibar edilmez. Bu kez merak edip baktım. Ağustos itibariyle 2015’ten 2016’ya tarım dışı işsiz sayısı artışı 458 bin. Bu artışın uzak ara en büyük kısmı hizmetlerden geliyor. Tam 315 bin. Öyle anlaşılıyor ki hizmetlerde işten çıkarmalar çok yaygınlaşmış. İşini kaybeden de kolay kolay yeni iş bulamıyor.

Son dört ayda tarım dışı sektörlerde yaşanan istihdam gelişmeleri açıkça iki vahim gelişmeye işaret ediyor: Birincisi, GSYH artışı artık yüksek istihdam yaratamıyor. İkincisi de, düşük ekonomik büyümenin 3. çeyrekte yerini duraklamaya bırakmış olması yüksek ihtimal. Döviz kurunda yaşanmakta olan büyük sarsıntı yılın son üç ayına bağlanan umutları da boşa çıkarabilir. Önümüzdeki aydan itibaren yayınlanacak olan 4. çeyrek öncü göstergeleri bu yönde bir gelişmeyi teyit ederse, işgücü artışında gözlemlenen belirgin yavaşlamaya rağmen işsizlik artmaya devam edecek demektir.     

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum