20 Temmuz 2017

Dünya utanmazları çok eğlenceliyse, eğlence nedir?

Ortada komik bir durum olmadığı gibi şiddet ve cehalet içeren bir dil ve akışla kabalık yarışına giriliyor ki bu noktada televizyonun gerçeği yansıttığı görülüyor aslında!

Ülkenin içinde olduğu sosyo- kültürel iklim ve gelişmişlik seviyesi eğlence anlayışından da gayet net açığa çıkıyor. Örneğin Dünya Güzellerim adlı program ülkenin eğitim kalitesi ile ilgili çok açık bir veri olarak değerlendirilebilir. Sadece uluslararası sınavlarda öğrencilerin matematikten kaç doğru cevap yapamadığı, ortalama milli gelirin kime ne kadar düşmediği, kişi başı okunmayan kitap sayısının kaç tane olduğu gibi detaylara bakarak gelişmişlik seviyesi belirlenmez. Kişilerin neye güldüğü, neye ağladığı ve nelerden zevk aldığı da önemli göstergelerdir ve göstergeler gösteriyor ki daha çok göreceğimiz var! Gerçi Recep İvedik’in ha bire gaz çıkartmasına kahkaha atanları gördükten sonra belki de bir tek bu ülkede star olabilecek Banu Alkan, Safiye Soyman ve Faik gibi figürlerin star komedyen sayılması ve gülünmesi sinir bozucu bir gerçektir ve ne yazık ki normaldir.

Ortada komik bir durum olmadığı gibi şiddet ve cehalet içeren bir dil ve akışla kabalık yarışına giriliyor ki bu noktada televizyonun gerçeği yansıttığı görülüyor aslında! Banu Alkan’ın İngilazcası, Safiye ve Faik’in Türkçesi kadar arızalı ve yetersiz olduğu için bu insanlar ‘talk-show’ starları sayılıyorlar. Tüm yetersizliklerinden karakter yaratıp aralıksız eğleniyor ya da aşırı duygulanıyor olmaları onların uçta ve marjinal ama yine de bizden ‘sanatçılar’ olduğunu ispatlıyor. Zevksizliğin kesin kurallarından biri de devamlı eğleniyormuş ve eğlendiriyormuş gibi görünürken kabalığı ilke edinmektir ve tabii ki bu konuda da inanılmaz işler kotarıyorlar.

İşte bu mantıkla Safiye ve Faik ekranlarda komedyen şarkıcılar olarak döktürüyorlar, dökülüyorlar. Bülent Ersoy hiçbir formata ve içeriğe uymayan davranışlarıyla ayrıca özel bir içerik oluşturmak adına saçmalamak için çırpınmaya ve çevresini çırpmaya devam ediyor. Burcu Esmersoy ise belgesel sunucusu tavrıyla sanki programla ilgisi yokmuş gibi davranmaya çalışıyor. Bülent, Faik, Safiye ve Banu’yu tanıtırken canlıları anlamaya ve anlatmaya çalışan bir belgeselci gibi sunuyor. Bu haliyle en az hepsi kadar samimiyetsiz ve haliyle katmaya çalıştığı ince alay soğuk ve renksiz olduğundan programa tam yakışıyor.

Aslında programdaki starların her biri birbirini beğenmiyor ama Türkiye onları dünya güzelleri seçecek kadar kör ve sığ sularda debelenirken çok eğleniyor. Ne var ki ortaya çıkan eğlence anlayışına genel olarak utanmazlık dense sanki daha doğru olurmuş gibi görünüyor. Çünkü popüler kültüre ait kodları deşifre etmeye çalışırsanız en rafine yaşamın Ali Ağaoğlu’nunki olduğu bir dönem de eğlenceden ne anlaşıldığı korkutucu bir netlikle ortalığa saçılıyor zaten. Bolca para harcayarak ve çokça para harcandığını hem görsel hem sözel olarak dünya alemin gözüne sokarak kabalaşma hakkı kazanmaya, utanmazca birbirine hakaret ederek karşındakini küçük düşürmeye, Recep İvedik benzeri el kol şakalarıyla itişmeye, tepişmeye ve bu arada kültürel değerleri kendi çirkinliklerine fon yaparak tüketmeye eğlence deniyor. Her türlü aşırılık, kabalık, saldırganlık ve tüm bunları yaparken saygısızlık temel alınarak yapılan eylemler en eğlencelisi kabul ediliyor. Bu aşırılıklar temel insan haklarının olmayışından doğup besleniyor haliyle şiddet ve tecavüzün normal sayılmasına kadar giden tepkisizlik de normalleşiyor. Bu durumda ‘dünya utanmazlarım’ gerçekten çok eğlendiriyorlar. 

Yazarın Diğer Yazıları

Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür ve "Uzun Yol"

"Yüzleşmek suçun gerçekliğini kanıtlamaya mı gerekçelerini anlamaya mı yaklaştırır?", "Yoksa yüzleşmek intikam ve misilleme tuzaklarından uzaklaştırarak dengeyi mi sağlar?", "Yüzleşmek suçluyu aşağılamanın medeniyet maskesiyle saldırısı mıdır?", "Bağışlama, insanın önce kendisini sonra çevresindekilerle ilişkilerini onaran bir erdem midir?" … Ya da "Affetmeden uzlaşmak mümkün müdür?"

"Tarihte Yaşanmamış Olaylar" yaşıyor!

-Oyun büyük cümleler, çarpıcı sloganlar, ağır mesajlar ya da çiğ esprilerle seyirciyi etkilemek yerine transparan ilmeklerle birbirine bağlanarak Ülkü Tamer duygu ve düşünce dünyasına hizmet ediyor

Galataperform, 20. yılında kayıp sahnelere saygı duruşunda bulundu

Naum Tiyatrosu olmadan kudurur musunuz? E kudurmuşlar bunlar yahu! Buraya çiçek gibi bir ‘Çiçek AVM’ ne güzel olur mesela! Olmaz mı? Olur olur! Çıtınız çıkmaz!