07 Şubat 2016

Virgil'in sineği

Virgil topraklarını kurtarmanın yolunu sineğine bir anıtkabir inşa etmekle bulur

ŞEHİR TELLALI

New York - Londra - Roma

 

 

“Itaka’dan geliyorum Truva’ya yelken açtım
Bahtsız Ulysses’in yoldaşıyım
Achaemenides benim adım”
                        (Aeneid, 3. Kitap, 794-96. Satır)

Roma’yı şiiriyle kuran şair Virgil’in pek sahiplenip sevdiği sineği ölüverir günün birinde. Bu sayede tarih, bir hayvan için yapılan en görkemli cenaze töreni hikayesine sahip olur. Sineğine layık görkemli bir anıtkabir inşa ettirir Virgil. Cenazede yas tutanlar, orkestra ve müzisyenler bu kabri çevreler. Resmi geçit, müzik eşliğinde günlerce sürerken tören, çok sayıda şair kürsülerden şiir okur sineğe. O dönemin parasıyla bu cenazenin Virgil’e epey bir masraf çıkardığı da rivayet edilir. 

Hikaye dönemin güncesini tutan Suetonius’un kayıtlarında değil. Olmayınca doğruluğunu kanıtlayacak tek şey iki bin yıldır dilden dile dolaşması. Çünkü Virgil sadece Roma’nın milli şairi değil, şiirleri batı edebiyatının da mihenk taşı. Hele hele son eseri Aeneid. Tamamlayamadığı için ölüm döşeğinde dostlarından son arzusu eserinin yakılmasıdır da İmparator son söz, son arzu dinlemez. Eksik yerlerine fazla dokunmadan, pek değiştirmeden eseri kopyalatıp yayınlatır.

O gün bugündür, Virgil’in şaheseri olarak bilinir, Aeneid. Virgil’in Homer’in Odysseus’undan adapte ettiği Aeneas adlı Truva kahramanının macerası. Eşini savaşta kaybeden Aeneas düşer yola, İtalya’ya. Maceralı yolculukta Kartaca kıyılarında Kraliçe Dido ona vurulur. Aeneas bir süre yolundan olur. Sonunda Prens Tumus’la savaşıp Roma şehrinin temelini atar: 

Söylediğim şarkı silahların ve insanındır: bir de kader ki
Getirdi onu kaçak mertebesine: o ki ilk idi
Truva sahillerinden çıktı yola ve taa
İtalya’ya, Lavinia kıyılarına
Dağlar tepeler aşarken ezildi
altında yükseklerdeki şiddetin
vahşi Juno’nun affetmez kini için.
                                 (Aeneid, Birinci Kitap, 1-7. Satır)

Virgil’i, İmparator Augustus’un gözdesi yapan sinek macerası, Julius Sezar’ın ordularıyla, MÖ 49’da Rubicon’u geçip, Roma’yı ele geçirmesiyle başlıyor. O tarihte, Virgil, Roma’da retorik, tıp ve astronomi öğrencisidir. Sezar’ın Roma kapılarına yaklaştığını öğrenince, henüz yeni yetme, yarım yamalak bir kaç şiir sahibi Virgil, kargaşa ve katliamdan kaçmak için Napoli’ye taşınmaya karar verir. Virgil’i yarattığı mitoloji ile “Roma’yı kuran milli şair” ünvanını getiren yolculuk böyle başlar, Napoli’de filozof Siro’nun öğrenciliğiyle.

Uzun sürmez. MÖ 44’de başta Brutus ve Roma’lı senatörler Sezar’ı hep birlikte bıçaklayarak öldürürler. İki yıl sonra Brutus ve Cassius’un orduları başta Octavian ya da sonradan  İmparator Augustus ve komutanları Lepidus ve Marc Anthony’nin güçlerine yenilirler.

Roma’da İmparator Augustus yeni düzeni kurarken MÖ 41’de çıkardığı bir yasa ile Virgil’in doğduğu ve ailesinin çiftliklerinin bulunduğu Mantua ya da Montava ve civarında, içinde anıtkabir bulunmayan bütün topraklar millileştirilerek savaş gazilerine dağıtılır. Virgil, yasanın iptali ve kişisel muhafiyet amacıyla şahsen Sezar Augustus’a başvurur. İmparator ile Virgil arasındaki dostluk böyle kurulur. Virgil’in girişiminden ne gibi bir sonuç aldığı belirsiz. Sinek hikayesi bu görüşmenin sonucudur. Virgil topraklarını kurtarmanın yolunu sineğine bir anıtkabir inşa etmekle bulur. Ama iş onunla da kalmaz bu toprak ve sinek macerası ona üç önemli eserin yolunu açar.

Virgil Mantua’ya döner. Bir yıl sonra on şiirden oluşan, Eclogues ya da Pastoral Şiirler olarak bilinen, MÖ 37’de basılan ilk önemli eserini tamamlar. Mantua civarındaki çobanları, köy hayatını, doğayı idealize eden şiirleri kimileri toprakların millileştirilmesi yasasına eleştiri olarak yorumlar. Kökeni Yunan çoban mitolojisine dayanan pastoral şiirler büyük ilgi görür, Virgil’e Roma’yı kuran mitolojinin yazarı milli şair ünvanını kazandırır.

Roma’nın ruhu olarak bilinen son eseri Aeneid üzerinde çalışırken Atina’ya ve Anadolu’ya giden Virgil, Samos’tan dönerken 51 yaşında hastalanır. Ölüm döşeğinde mezar taşına yazılmak üzere hayatının ve eserlerinin özetini son şiiriyle kaydettirir: “Mantua doğurdu beni, Calabria aldı geri, Napoli’nin kollarındayım şimdi; söylediğim şarkı meraların, çiftliklerin, liderindi.

www.sebnemsenyener.com

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam.