09 Aralık 2018

Balıkçının ölümü

Pek çok balıkçı gibi belki o da denizle evlenmişti aslen

           

           New York-Londra-Roma
           
ŞEHİR TELLALI

 

 

Haberi sabah ulaştı limana. Dün sabah beşte çıkmış denize. Tek başına. Luca, “hep böyle olur” diyor, “hepsi tek başına” gözleri hüzünlü dudaklarında acılı buruk hayatı bilen bir gülümsemeyle.

On sularında eşi ile konuşmuş. Bir saat içinde dönüp öğle yemeğine evde olacağını söylemiş. Yemek saati çoktan geçtiğinde ailesi sahil korumaya haber vermiş. 2000 yılında kuzeninin de başına aynı şey geldiğinden. İki saat sonra tekneyi motoru hâlâ çalışır halde ada açıklarında bulmuşlar. Bugün öğle civarı bedeni de limanın açıklarında bulundu. Adı Repetto. Yetmiş kusur yıllık balıkçı. 

Halbuki hava durgundu dün sabah.  Meğer bugünkü fırtınanın habercisiymiş o durgunluk. Denizcilerin  “beyaz durgunluk” dediği sahte huzur. Ufukta karanlık bulutlar birikiyordu.

Ayna gibiydi deniz. Üzerinden akıyordu sular, pırıl pırıl bir nehir. Akan suların altında göz kamaştıran bir gümüş tepsi. Bakılacak gibi değildi. Saati bilmenin imkanı yoktu.  Saati kaybetmişti deniz ebediyyen. Güneşin ne zaman doğduğu, ya da ne zaman batacağı belirsiz. Saati hep gündüz yapan bir durgunluktu. Bunca yılın balıkçısı bilmez mi denizin bu cazip halini?

Balıklar kımıldıyordu suyun içinde. Deniz hiç oralı değildi sanki. Hiç istifini bozmadan duruyordu durduğu yerde.

Lüfer bekliyordu olta. Ya da kırlangıç. Bir de yeşil balık mevsimiymiş şimdi. Gölgelerin arasında bir gümüşi kımıltı oluyor ara sıra. Bir kuyruk suyu hafif hafif dairelendiriyor nadiren.

Güneş ısıtmayan cinsten. Işık sanki soğuk. Tuhaf şey bu beyaz durgunluk. Uykuda bütün evren ebediyen. Hareketsiz ve saydam. Sanki her şeyin tam merkezinde bir gözün saydam tabakasında tekneler. Nereye baksan sessiz, tek bir kımıltı dahi görmek mümkün değil.

Repetto denizi sevmişti belli. Günlerini, gecelerini denize vermişti. Hatta pek çok balıkçı gibi belki o da denizle evlenmişti aslen.

Gümüş rengine büründü deniz gelin tacını kuşanırcasına o gün. Aniden bu sessiz, kımıltısız derinliğin orta yerinde şaha kalkan poyrazla başladı gerçek düğünü onun.

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam.