14 Şubat 2016

Aşk mektubu

Her gün yeni ve eski aynı güneş gibi, aşkım söylüyor hala vaktiyle söyleneni...

ŞEHİR TELLALI

New York - Londra - Roma

 

 

Aşk şiirleriyle üstüne aşık kabul etmeyen William Shakespeare dünya tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük yaramazıdır. Kılıçtan keskin kalemiyle sahnede herkesi kırıp geçirip, hayatta adam bırakmadığı bir yana, kışkırtıcı cümleleriyle hanım seyircisinin başını döndürür, gözünü karartır. Ancak parsayı oyunlarının çoğunda baş rolü oynayan, yakın arkadaşı Richard Burbage’in toplamasına fitil olur. Nihayet, 13 Mart 1601 tarihinde, Shakespeare, gözünü kan bürümüş, sahnede her önüne geleni vahşice öldüren III. Richard’ı canlandıran aktörü, hanım hayranlarından birinin gece yarısından sonra evine davet etmesine kulak misafiri olur. Hanım hayran oyundan sonra evine davet ettiği aktöre kapıyı çaldığında, “kim o?” sorusunu cevaplarken “III. Richard” demesini tembihler. Hayranıyla aktör dostu arasındaki bu konuşmayı duyarak kapı şifresini öğrenen, ayrıca hanımı kendi gözüne kestiren şair, Burbage’den çok önce hayranın evine varır. “Kim o?” sorusunu “III. Richard!” diye cevaplayarak kapıyı açtırır. Hanımla iyi vakit geçirip, yiyip içip oynaştıktan sonra, gece yarısından az önce kapıdan çıkarken Burbage’e de bir not yazmadan edemez: “Fatih William, III. Richard’dan önce buradaydı!” diye. Burbage notu bulduğunda geç kaldığını anlar ama iş işten geçmiştir. Buna rağmen sanatçının yazarla arası bozulmaz. Aralarındaki profesyonel ilişki bir dizi oyunla devam eder.

Richard Burbage, Shakespeare’in Hamlet’i, Macbeth’i, Otello ve Kral Lear’ında oynamayı sürdürür. Hadiseyi, o tarihte Shakespeare ile ortak dostlara sahip John Manningham adlı biri hatıra defterine kaydeder.  Manningham’ın hatıra defteri kısa bir süre önce Londra’da İngiliz kütüphanesinde ortaya çıktı. Nisanda açılacak “Shakespeare ve on oyunu” adlı kütüphane sergisinde yer alacak. Sergide ilk defa Shakespeare’in kendi el yazması ile ondan kalan tek doküman ve ilk oyununun ilk baskısındaki kendi imzası da gösterilecek.

Hikaye, Shakespeare’in seyircisini aşka kışkırtan şiirleri kadar sahne tekniğine yansıyan şeytanlığının ifadesi. Şairin kaleminin hakikaten kılıçtan keskin olduğunu göstermek için, ölümünün 400. Yılını bahane eden Kuzey Hampton Kraliyet Tiyatrosu bütün oyunlardaki cinayetleri bir araya toplayıp bir oyun haline getirdi. Kulağa zehir dökmekten, boğaz kesmeye, bıçaklamadan, kendini yılanlara sokturmaya bütün oyunlarındaki toplam cinayet sayısının yetmiş altı olduğunu tespit etti. Böyle olunca, sadece 1601’de değil, daha geçtiğimiz yıl 2015’de, Londra’da, Globe tiyatrosunda Titus Andronicus oyunun gösterimi sırasında ilk beş dakikada baygınlık geçiren beş hanım seyirci salondan sedye ile çıkarıldı. Irza geçme, vücut doğrama, insan eti yeme sebebiyle vahşet dolu oyun sahnede dokuz, bütününde toplam on dört ölümle en kanlı metinlerinden yazarın. Diğer oyunlarında bundan aşağı kalır yanı yok. Kılıçlar sık sık girer kalplere. “Öldür onu, devir!” diye bağırır kalabalıklar. Paramparça linç edilir insanlar. Patlar silahlar. Sezar tek tek koşturur her Senatöre, onlar kamalarını çektikçe. Kleopatra elini zehirli yılanın sepetine sokar. Ayılıp bayılan hayranların sayısı artıkça iştahı artarcasına Shakespeare, her seferinde yeni ölüm sahneleri saçar ortaya. Bir ara öyle çoşar ki, herkes ölünce artık ortada öldürülecek bir şey bulamaz, Marcus Andronicus’a bir sineği katlettirir.

Tiyatro eleştirmenleri beğeniyle alkışlıyorlar girişimi. Avrupalı tiyatro eleştirmenlerinin “korkunç” diye fersah fersah kaçtığı Elizabeth dönemi tiyatro anlayışı budur diye. Ölüm tasvirinin yerini sahne arkası olarak gören neo-klasik tiyatroya ters düşen bir başkaldırı Shakespeare’in çoşku dolu cinayetleri. III. Richard’da onlardan biri. Kral Edward ölür ölmez eşi Kraliçe Elizabeth’in kafasını kestiren, çocuklarını meşhur ‘kule’ye attırıp boğdurtan, ona taht yolunu açacak olan Lady Anne’i, kocası ve kayınpederini öldürttükten sonra kendisiyle evlenmeye zorlayan, taht için yapmayacağı şey olmayan gözünü kan bürümüş III. Richard’ı bütün vahşetiyle sahneye aktararak aşk kapısını açma yolunu bulur şair. Aktörüne hayran hanıma sonelerinden birini okuyarak onun kalbini ebediyen fetheder William, kapısına Fatih William imzasını atmadan önce:

Mısralarım neden mahrum yeni kibirden

uzak keskin kıvraklıktan, çeşniden

Çağa uyumu niçin gelir görmezden

Yeni tarz, yabancı tertip keşfinden

Yazdıklarım tıpatıp aynısı diğerinin

İcadı ayıklarım içinden

Her kelime tekrarıdır adımın

Gösterir doğduğu yeri aslının

Ah Öğren tatlı sevgili sensin yazdığım                

Sen ve aşk benim tek savunduğum

Eski kelimeyi yenilemek becerim                        

Harcayarak yeniden harcanmışı zaten

Her gün yeni ve eski aynı güneş gibi

Aşkım söylüyor hala vaktiyle söyleneni.

                                 Shakespeare, Sone 76

www.sebnemsenyener.com

Yazarın Diğer Yazıları

Geçmişte yaşanmayana özlem

Hâlâ Portekizce’den bir türlü başka hiç bir dile tam çevrilemeyen, “saudade"...

Geleceğin hatıratı

"Gazeteler iflas etti, hükümetin propagandacılarıyla dolduruldu, muhabirlik tamamen manen ve malen çökertildi, her şey reklama indirgendi"

Bir intiharın anatomisi: Yollar, köprüler, barajlar, metrolar

Garcia, Peru’da hem büyüyen ekonominin hem de çöken ekonominin mimarı.  Bir zamanlar Peru’nun JFK’si (Kennedy’si) umudu iken sonu tarihe Odebrecht kurbanı lakabıyla yazılan adam.