03 Ocak 2013

Söz hazır 'ecdad'dan açılmışken… Hatırlatalım…

Ermeni Patrikliği, Türkiye insanının muhteşem ecdadı Fatih Sultan Mehmet'in 1461 yılında buyurduğu fermanıyla resmen tesis edilmiş olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım

Ermenice Gosdandinabolis kısaca Bolis denilen Der Saadet veya ecdadımızın Kostantiniyyesi, İstanbuldaki Türkiye Ermeni (Havari) Kilisesi Patrikliği arşivinde, el yazma kitaplarda Hayrabed denilen, Ermeni başpiskoposların daha o zamanlarda bile var oldukları anlaşılıyor.

Ermeni Patrikliği, Türkiye insanının muhteşem ecdadı Fatih Sultan Mehmet'in 1461 yılında buyurduğu fermanıyla resmen tesis edilmiş olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım.

19. yüzyıla kadar Padişah fermanlarında Ermeni Patrikleri'nin yetki alanı açıkça yazılmış; Osmanlı’nın sonlarında ise, Patriklik ve Osmanlı Hükümeti'nin birlikte hazırladıkları bir tür Ermenilerin İç Anayasası olan Nizamname-i Milleti Ermeniyan 1863 yılında yürürlüğe girmiş.

Nizamname, Patriklik ve Cemaat'in ruhani ve sivil delegelerden oluşan ve seçimle görevlendirilen kurullar tarafından hep birlikte demokratik bir sistemle yönetilmesini öngörüyormuş.

Bu satırların yazarının büyük dedesinin (Panik Efendi), şehzade olduğu zaman Saray’ın döşemecibaşı ve aynı zamanda da şahsi danışmanı olduğu, V. Mehmet Reşat’ın sultanlık döneminde,19 Temmuz 1916’da, Osmanlı Ermenisi (Baş Patrik) Gatoğigos-Patrik Nizamnamesini başlatmış.

Böylece İstanbul ve Kudüs Patriklikleri kapatılıp, Sis (Adana’da Kozan) Kilikya Gatoğigosu'nun unvanı Türkiye Ermenileri Gatoğigos-Patriği olarak değiştirilmiş; bu yeni makamın merkezinin de Kudüs'te olmasına karar verilmiş.

Ama 1916 Nizamnamesi’nin ömrü iki yıl sürebilmiş, 19 Ekim 1918 tarihinde Sultan VI. Mehmet Vahdettin tarafından kaldırılmış, eski yani 1863 Nizamnamesi’ne dönülmüş yine...

Böylece 1923’te, eski 1863 Nizamnamesi ile Cumhuriyet’e geçilmiş. Sultan Vahdettin’in etki ve yetkisini alaşağı ederek kurulan Cumhuriyet yöneticilerinin, eski tebaa-yeni vatandaşların memnun kaldıkları 1916 Nizamname’nin ruhuna dönmeleri gerekirdi…

Türk Medeni Kanunu hazırlandığında, 17 Ekim 1925 tarihinde, Ermeni Cemaati Ruhani - Cismani meclisleri hükümete yazıyla Kanunu'nun gereklerini kabul edeceklerini bildirmişler. Örneğin boşanma, miras konularında kilise kurallarınca mahkeme yetkisini üstlenmiş olan Patriklik bunlardan feragat ediyordu…

1923-1927 ve 1944-1951 yılları arasında, hukuki boşluklardan cemaatte sıkıntılılar yaşanmış; Patriklik makamı münhal kalmış, cemaatte naiplik dönemleri yaşanmış.

1927 ve 1951 Patriklik seçimleri ise, her defa farklı gerçekleştirilmiş. Bugünkü duruma 1961'de çıkarılan Bakanlar Kurulu kararıyla -bir defaya mahsus –uyduruk bir Patrik Seçimi Talimatnamesi ile gelinmiş.

16 Haziran 1999 tarihinde, Patrik, ruhani ve sivillere danışarak, Başbakan Bülent Ecevit'i ziyaret etmiş ve Patriklik Seçimi Esasları sorununu örf ve adetleri doğrultusunda ve bir de Patriğin Görev Alanı ve Yetkilerini belirleyen bir Patriklik Tüzel Kişiliği’ni gündeme getirmiş.

13 Şubat 2001 günü, Başbakan Ecevit “Durumu değerlendirip mutlaka ilgileneceğini” söylemiş.

Bu bilgileri, Patriklik arşivinden, eczacılıkta akademik kariyere sahip, ruhani ve cismani dünyayı harmanlamasını bilen bir din görevlisi, Prens Adaları’nın eski eczacı çırağı, bugün ise Peder ve Dr. Krikor Damadyan ile Türkiye Ermenileri'nin gitgide kurumsallaşan internet haber sitesi HYETERT yöneticisi Murat Bebir sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz.

Bir defaya mahsus yani zoraki ve palyatif bir çözüm edasıyla hazırlanmış bugünkü Patrik Seçimi Talimatnamesi adlı belgenin ne denli yetersiz olduğu açıktır. Bununla birlikte Cemaatin Patriklik merkezli tüzel kişiliği ile ilgili mevzuat boşluğunun doldurulması gerekiyor. Bilindiği gibi 1923’te olan Patriklik Tüzel Kişiliği, daha sonra 1934 yılında (ecdadımızın belası olan İttihatçı zihniyetin baskıları sonucu) adına feragat etmek(!) denilerek, zorla-cebren-hileyle iptal edilmiştir. Sivil Meclis 1934 yılında kapatılmış, Tek Mütevelli uygulamasına 1938 yılında başlanmıştır.

Sayın Ecevit tarafından söz verilmiş olmasına rağmen hala Patriklik Tüzel Kişiliği olmaması, vatandaşlarımızın mevcut hukuk sisteminde haklarını talep etmelerine engel teşkil etmektedir…

1923’te İstanbul’da 250 bin Ermeni ve 300 bin Rum asıllı vatandaşımız varken, bugün 80 binden az Ermeni ve 3 binden az Rum asıllı vatandaşımız kalmıştır; Genel nüfus ise 72 milyonu aşmıştır.

Sayın Başbakanımız, sözü hazır şu ‘ecdad’dan açmışken bu veriler ışığında hala gecikmiş hakları vermekten imtina etmek, o muhteşem ecdadınız veya ortak ecdadımızın anısına ne kadar yakışır, takdirlerinize bırakıyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları

16'ncı Altın Kayısı Festivali'nde Türk asıllı yönetmen ve Türkçe filmler de ödül aldı

Ermenistan Başbakanlığın ödülü, bizim ‘GAIFF Sinema’yı Kalkındırma Platformu’, Ermenistan’dan Datev Hagopyan’ın ‘Tagart (Tuzak)’ filmine takdim edildi…

Ve "iyi ki var" dediğimiz 16'ncı Yerevan Altın Kayısı Film Festivali'nin sonuna geldik...

Güzel, eğlenceli, değişik yani yeknesaklıktan kurtaran ama belirli bir düzene ve disipline alışkın özellikle yabancı konuklar için biraz yorucu ve yıpratıcı ama ‘araziye uymaya çalışıyor’ insanlar, ne de olsa kayısı ülkesi… 

‘Azerbaycan Filmi’ derken

İnsanlığın unuttuğu ulvi değerleri, günümüzde inatla yaşatan Malakanlar!