09 Mart 2016

İmralı Notları kitabından: Başbakan'ın yakasına yapış, "Savaş olacak, Apo daha fazla tutamaz" de!

Öcalan kandırıldığını düşünüyor ve bir komplo kuşkusu içinde...

'Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları) adıyla HDP heyetinin Abdullah Öcalan ile İmralı'daki görüşmelerinden derlenmiş kitabın tahliline devam ediyoruz.

7 Aralık 2013 görüşmesinde heyet " görüştükleri Kandil'in müzakereye geçilmemesini önemli bir sıkıntı gördüğünü, Öcalan'ın baş müzakereci koşulunun oluşturulmasını istediğini" aktarıyor. 

Öcalan Sırrı Süreyya Önder'e  çok güveniyor, yaratıcı, sıradışı, mert ve entellektüel kapasiteli görüyor. Öcalan ve Kandil, Barzani, Türkiye ittifakından rahatsızlar.

Öcalan "müzakere aşamasına geçilmezse Türkiye 2. Suriye olur, çatışma çıkarsa cellat kapıda beklese müdahale etmem, AKP müdahale ederim sanıyor" Cemaat polislerinin Hakkari mezarlık olayında süreci bitirmek için provokasyon yaptığına inanıyor. Öcalan'ın süreçle ilgili endişeleri giderek artmaktadır.

11 ocak 2014 görüşmesinde S.S. Önder Tayyip Erdoğan'la yaptığı görüşmeyi anlatıyor. Erdoğan "tek kaygım bölünmek" demiş, S.S. Önder de teminat vermiş, Erdoğan 17-25 Aralık dolayısıyla dışardan darbe olduğunu düşünerek tüm işleri askıya almış. Öcalan "git ona söyle, sen meydanda Apo'nun asılmamasına hayıflanırken Apo seni idamdan kurtardı de ona, başkanlığı da tartışırız ama demokratik olacak" mesajını veriyor.

Öcalan İmralı'dan çıkma derdinde değil "benimle görüşmeleri özgür olduğum anlamındadır, hemen çık deseler de çıkmam, uluslararası güçlerin darbelerine çomak soktuk" diyor.

17 -25 Aralık olduğu için hükümetin üstüne çok gitmiyor. Kavganın çıkması eleştirilerinin dozunun düşmesine yol açmış. 

8 Şubat 2014 görüşmesinde iki taraftan da şikâyetçi "hükümet Cemaat'la nasıl mücadele edeceğini bilmiyor. Kandil hazır mirasa sahip çıkamıyor"

Heyet kendisine "Hakan Fidan çekilme yasasının hazırlığının başladığını, Adalet Bakanı'nın ise daha başlamadığını" vb. söylüyor. "Öcalan kızıyor "50 gün kaldı, bitiririm, hasta tutukluları baştan bırakmadılar, sözlerine sadık değiller, başbakana git yakasına yapış savaş olacak de Apo daha fazla tutamaz de" diyor çok kızgın bir şekilde.

Öcalan "Kezban Hatemi sürecin ilerlemesi için demokrasi gelişmeli, başka çaresi yok" demiş biz bunu  hep söylüyoruz, tarihin en temel sorunu TBMM'ye taşınmıyor, AKP istismar ediyor, Kürtçülüğü BDP'ye de Leyla'ya da bırakmam, Şivan'la ne o tiyatro? Fetullah Gülen'in adamları 150 m. ileride, beni öldürebilirler"

Bu görüşme İmralı görüşmelerinde Öcalan'ın en öfkeli ve tedirgin olduğu bir görüşme. Kandırıldığını düşünüyor ve kendisine bile uzanabilecek bir komplo kuşkusu içinde.

9 Mart 2014 görüşmesinde heyet "başbakandan Rojava konusu için Öcalan'la görüşmesini istediklerini" aktarıyor. Görüştükleri Kandil'in "kapitalist modernitenin Fethullah Gülen'i Erdoğan'ın yerine hazırladığını düşünüyor. Öcalan "bütün çabalarıma rağmen Tayyib'i Cemaattan uzaklaştıramadım, "darbe planı var dedim ona", anlamıyordu. Cemaat MİT'i istiyordu, 5 yıldır MİT'le görüşüyorduk, MİT'İ bunun için istiyorlardı, Türk Kürt ittifakını tarihte istemeyen çok olmuştur, haçlı seferleri Türk, Kürt ittifakına karşılık içindi. Kürd'ün susturulduğu yerde Ermeni konuşamaz, azınlığa karşı değiliz ama Ermeniler Emperyalistlerin oyununa gelip katliama uğradı, lobilere şimdi de dikkat etmeli, biz yıllardır savaşıyoruz, AKP 40 yıldır çıktı, AKP'ninki hacıyatmaz kurnaz esnaf taktiğidir" diyor.

Öcalan yine endişeli ama "Cemaat'la çıkan kavganın süreci canlandırabileceğini, uyarılarının haklı olduğunu görmelerini, hükümeti uyandırabileceğini" düşünüyor.

26 Nisan 2014 görüşmesinde her görüşmede hazır olan MİT yetkilisiyle ilginç bir diyalog yaşanıyor. Bir derin yapı cezaevinde Öcalan'ı konuşurken dinlemiş. Bu konu gündeme gelince MİT yetkilisi "hangi yapı biz de bilemiyoruz" diyor. Yerel seçim adaylarını Kandil belirlemiş, başarısız yerler için  Öcalan "niye müdahale edilmedi, BDP için aday listesini ben belirleyeceğim, Kandil karışmasın" diyor ve çok kızıyor, "Kandil yazılarında bana çok bağlı görünüyor, pratik öyle değil" diyor. "Yerel seçimde bu kadar hile olması savaş ilanıdır" diyor yetkiliye. Demokratik İslam kongresi'yle Hüdapar'ın zeminini kırmak gerektiğini söylüyor. HDP projesine itirazları kabul etmiyor, "bölgeden uzaklaşma değildir, olması gereken bir açılımdır, DTK milli mücadeledeki Müdafaai hukuk cemiyeti gibidir "diyor. "Başkanlığı Amerikan tipi olursa tartışırız ama  ilk önce yerel yönetimlerde özerklik olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi müzakere için bir koz olacak" diyerek umudunu koruyor ancak "mektuplar niye verilmiyor, ısrarla müzakereden kaçılıyor, statükocular direniyor, mevcut koşulllarda diyalog mümkün, müzakere imkansız, geniş komisyon, danışmanlar,stk, medya ilişlkisi ve yasal yeni durum olmadan müzakere olmaz, MİT yasası devleti güvenceye alırken karşı tarafa güvence vermiyor, hükümet, Özal tarzından ziyade Çiller tarzına ağırlık  vermiş durumda, yol ayrımındayız, ya sert kırılma ve  savaş, ya müzakere " diyerek endişelerinin arttığını ve iyice umudunu kesmeye başladığını gösteriyor.

1 Haziran 2014 görüşmesinde "Yunanistan'da Syrisa iktidar oldu, Türkiye de sol 3. yolu bilmiyor, müdahale edeceğim bugün ben aradan çıksam iki tarafta çöker. Ergenekon'cular Erdoğan iktidarının ilk yıllarında "savaşı devam ettir, çözümü getireceğiz" demişler, o da "bunu yapmadım, PKK'yı pasifleştirip darbeyi önledim, Gülen cemaatı bizi hep savaşa çekmeye çalıştı, yeni bir paralel yapı örgütleniyor

Özal, Ecevit, Erbakan döneminde barış yaklaşınca olaylar oldu, tarihi aşamaya yakınız, sonlandıracağız ama otoriter Erdoğan'ı hegemonik AKP'yi kabul etmeyiz" diyor. Öcalan solun itirazlarının bir kısmının doğru olduğunu görüyor ama yüksek egosu ve eskiden yaşadığı komploları kriter alarak süreçten vazgeçmiyor, olumsuzlukları aşabileceğini düşünüyor. 

26 haziran 2014 görüşmesinde "Mehmet Altan gibiler "Öcalan Türkiye'nin başına en büyük diktatörü taşıyor" diyor, "aslında Tayyib''i sınırlayan tek adam benim, biz Fransız devrimindeki baldırı çıplaklarız" diyerek süreç için umudunu kaybetmediğini, solun eleştirilerini kabul etmediğini ifade ediyor ama bir iç huzursuzluğu yaşadığı da belli. "Bu uzlaşma olmazsa Gladio, siz müzakere heyetini vurur, Tayyip bey 12 yıl Cemaat'la yürüyerek Kürtleri tasfiye etmeye çalıştı. CHP, MHP halkları birbirine kırdırma partileridir, biz kimsenin oyununa gelmeyiz, bunlar devam ettikçe silah bırakmayız, Kürdü, Türke kırdırırlarsa, Müslüman halkları da kırdıracaklar, tarihimizin rengi İslam rengidir, sol tarihe inmeli, sosyalizmi de kuracaksak İslam içinde aramalıyız, Kandil hükümeti suçlamaktan kaçınmalı, eleştirel mektup yazdım onlara" diyerek süreçteki ortaklığa itiraz edenlere karşı çıkıyor. Ama artık devlete güvenmiyor "müzakere tarihi belli olmadan çekilmeyin, kıpırdamayın, müzakere hükümetten çok devletle yürütülmeli" diyor. Kendi inisiyatifiyle çıkılan süreç yolculuğunun gittikçe bitişe yaklaştığını görüyor ama vaz geçmesinin doğuracağı sonuçların çözümsüzlüğünü daha büyük tehlike görüyor. Cumhurbaşkanlığı adayı için Demirtaş'ın olmasını çok istememiş "Türk ve Alevi olsun" diyor ama uygun aday bulunamayınca kabul ediyor. Seçimdeki oy oranının süreç için bir koz olacağını düşünüyor.

15 Ağustos 2014 görüşmesinde Öcalan "M.Kemal devleti küçülttü ben büyüteceğim, Kürt sorunu artık Ortadoğu sorununa döndü" diyerek yeni bir hal alan sorunun yaşanan büyük zorluklara rağmen çözümünün artık sadece Türkiye boyutunda değil Ortadoğu boyutunda olduğunu iddia ediyor. Farklı olduğun u ve büyük düşündüğünü göstermeye çalışıyor. M.Kemal, Erdoğan ve kendisini iz bırakan liderler olarak görüyor, kıyaslar yapıyor.

9 ocak 2015 görüşmesinde "Ilgazda başbakan konvoyuna saldırı Erdoğan, Kürt meselesinde barış aradığı içindir, lobilerin faaliyetidir, bunun için Erdoğan  idamdan bahsetmişti, müdahil oldum ama yasasız bu iş olmaz, 2008'de Oslo için olan mektubu okuduğumu belirten imzamı atmıştım, safmışım yasa  olmadan atlamışım, artık yasasız olmaz, Kobani olaylarında tezgahlanan darbeydi, mektup yazdım önledim" diyerek süreci kendisinin koruduğunu ileri sürüyor ama alet edildiğini hissettiğinde herşeyin bozulacağını söylüyor. "PKK'yı alet etmekten çıkarmak darbeyi  bozar, PKK'yı yeni  demokratik düzene uydurmak için süreci geliştiriyorum,  olmazsa 100 yılık savaş, ama 3. göz konusunu bile halletmediniz" diye çıkışıyor Kamu Güvenliği müsteşarı'na, o da " 3. göze başka ülke inisiyatif alır diye karşıyız" diyor.

Öcalan gelişmelerden rahatsız, ama her gelişmeyi "1 değil 3 tane var" dediği paralel yapılara bağladığı için süreci korumak isteğinde. Sürecin bozulmasının vahim sonuçlarını hatırlatıyor sürekli.

4-şubat 2015 görüşmesinde Kamu Güvenliği Müsteşarı "önümüzdeki toplantı buraya izleme heyeti gelecek" diye söz veriyor.(Sonraki toplantıda gelmiyorlar) "Devlet içi çözüme Özal'la karar verdim. Amerikan, Japon savaşında atom kullanıldı, buna rağmen onlar barış masasında anlaştı, biz de ise her adımımıza hamle geldi, Roboski vb. Hakan Fidan istediği için esir aldığımız askerleri bıraktık ama hasta tutsaklarda bir ilerleme olmadı" diye şikayetleniyor.

"6-7 ekim provokasyondu, HDP'yi de götüreceklerdi, durdurdum, provokasyon olduğu görülmesine rağmen güvenlikçi yasa yapıyorlar, Suriye'den ben çıktım orası çöktü, provokasyonları iyi görürüm " diyor ama yine de süreçten umutlu, "Türk solu, "MİT'le oturmayız" diyor, tarih, Marks onları yalanlar. Apo darbe tehlikesine karşı güvencedir, darbe tehlikesi kalktığı an silahlı güçler devreden çıkar" diyerek güçlü bir aktör olduğunu, varlığının hala darbe önlemede önemli bir unsur olduğunu göstermeye çalışıyor. 

Kendisi üzerinden büyük  komplolar savaşı yapıldığını düşünüyor. Cemaat'a bağlı olduğunu düşündüğü Özel harp uzmanları "unutma 150 m ötendeyiz" demiş, "avukat kılığında İngiliz ajanı, görevli kılığında davut yıldızını özellikle gösteren Mossad ajanı bile girdi buraya, darbecilerin hepsini Ergenekon'cuları serbest bıraktılar. Perinçek "90 yıllık devrime karşı APO mit karşı devrim yapıyor" diyormuş, AKP'ye söyleyin, Doğu ile işbirliği yapıyorsanız kutlu olsun" diyerek günümüzde yaşanan gelişmelere yönelik endişelerini açığa çıkarıyor. 

"Ben buraya geldiğimden beri Türk düşmanlığım bitti, biz Kürtleri demokratik bir statüye kavuşturmak istiyoruz, bu devlet olma değildir, devlet en üstte olarak tüm kimlikleri koruyacak" diyerek sürecin bölünme, ayrı devlet dışı özelliğini öne çıkararak bir hamle yapıyor, güvence vermeye çalışıyor, hala umudunu koruduğunu göstermeye çalışıyor.

27 şubat görüşmesinde 28 Şubat Dolmabahçe görüşmesi öncesi hükümetin ortak değerlendirilen metni değiştirmesine heyet bozuluyor, Öcalan "önemsemeyin" diyor. "PKK'yı silahsızlanma kongresine davet edeceğim" yerine "ediyorum" yazmanın mahsuru yoktur" diyor.

"İmralı notları" tarihi gelişmelere ışık tutuyor. Şu an yaşadığımız oldukça kötü ve her geçen dakika çözümden uzaklaştığımızı düşündüren gelişmeler ışığında  süreçte önemli fırsatların hoyratça harcandığını daha iyi anlıyoruz. Hükümetin önemli bir oyalamaca taktiği içinde olduğu, 2.5 yıl boyunca çıkarılması istenen çekilmenin yasalaştırılmasının, 3. göz'ün, izleme kurulunun, hasta tutsakların serbest bırakılmasının, hakikat komisyonlarının nasıl bir oyalamaca yaşadığını görüyoruz. Öcalan'ın daha ilk aylardan itibaren süreci bitirme tehditlerini fiiliyata geçirmediğini görüyoruz. Rojava konusunun bir kırılma noktası olduğu ve hükümetin süreçten vazgeçtiği halde  zamana oynadığını düşündüren bulgular önem arz ediyor. Bunlar İmralı cephesinden olan notlar. Devlet kendi belgelerini açıklarsa farklı değerlendirmelere kapı açılabilir.

@gergerliogluof

www.omerfarukgergerlioglu.com

Yazarın Diğer Yazıları

Afrin operasyonu ve Kürtlerde artan kopuş

"Doğu-Güneydoğu'da taşlı sopalı eylem yoksa her şey yolunda mı zannediliyor?"

KHK ile yetki gaspı skandalı!

Yeni uygulamayla, KHK ile adeta yaşam hakkı gasp edilmeye çalışılan kişinin, yeni bir KHK ile özel sektörde çalışmasının da önüne geçiliyor

AK Parti, MHP ittifakı statükonun ittifakıdır ve kaybetmeye mahkûmdur

Tayyip Erdoğan önceki tekliflerde kendini naza çekmişti, Bahçeli yılmadı teklif üstüne teklif patlattı