07 Mart 2016

Glutensiz yazı - II

Gluten hassasiyetinden şüpheleniyorsanız ne yapmalısınız?

Çölyak hastası veya buğday alerjisi olmadığı halde ve her ikisi için tanı koyduran kan ve biyopsi testleri negatif çıkmasına rağmen, buğday ve/veya glutenden kaynaklanan problemleri olduğunu bildiren önemli sayıda kişi var.

Çoğu hasta gluten hassasiyetinin neden olabileceği irritabl bağırsak tipi, karın ağrısı, gaz sancısı, bağırsak alışkanlıklarının değişmesi gibi mide bağırsak sistemi ile ilgili belirtilerin yanısıra, yorgunluk, depresyon, kas ve eklem ağrısı, zihinsel bulanıklık, baş ağrısı, el ve ayaklarda his kaybı, cilt döküntüleri veya anemi (kansızlık) gibi diğer belirtilere de neden olduğunu ve gluteni beslenmelerinden çıkarınca bu belirtilerde önemli oranda düzelme olduğunu bildiriyor. Geçen haftaki yazımda glutene hassasiyeti olduğundan şüphelenerek glutensiz beslenmeye kendiliklerinden başlayanlar olduğunu ve bunu neden yapmamaları gerektiğinden bahsetmiştim.
 

Peki şüpheleniyorsanız ne yapmalısınız?
 

Yapılacak ilk iş çölyak hastalığınız olup olmadığından kesinlikle emin olmaktır. Bunu öğrenmenizin üç yolu var. Doktorunuz tarafından istenmesi gereken kan testi, bağırsaktan alınacak minik bir biyopsi ve gen testi. Eğer burada çölyak hastalığı tanısı konulacak olursa o zaman hayat boyu çok katı bir şekilde glutensiz beslenme uygulamanız gerekli. Eğer negatifse o zaman glutenden değil, işlenmiş yiyeceklerden arındırılmış, sebze-meyve, işlenmemiş tam tahıl (glutenli) içeren sağlıklı bir beslenme düzenine geçmelisiniz. Amerikan tarzı beslenmede sebze  ve meyve çok azdır ve işlenmiş karbonhidratlar doludur. Glutensiz beslenmenin ana vatanı olan Amarika’da bu beslenmeye geçince hissedilen rahatlamanın ana nedeni, insanların ekmek, fast food, işlenmiş yiyeceklerden uzak durmasıdır. Bugün raflar glutensiz junk yiyeceklerle dolmuş durumda.

Eğer sağlıklı beslenmenin de yararı olmazsa o zaman bu belirtilere sebep olan diğer sağlık sorunlarının araştırılmaya başlanması gerekir.

Gluteninin kendilerinde rahatsızlık oluşturduğunu düşünen (literatüre buğday ve/veya gluten’den kaçınan insanlar olarak geçtiler) 84 kişiyle yapılan bir çalışmada üçte birinin şikayetlerinin glutenle ilgisi olmadığı görüldü. Bunların ince bağırsaklarında fazlasıyla çoğalmış bakteri, fruktoz veya laktoz intoleransı yahut gastroparezis (mide boşalmasının gecikmesi) ve pelvik yatak disfonksiyonu gibi nörümuskuler rahatsızlıklar vardı.

Eğer tüm bunlar sizde yoksa o zaman glutensiz beslenmeyi deneyebilirsiniz. Ancak bunu çölyak hastası kadar çok sıkı bir şekilde uygulamalısınız. Eğer belirtileriniz düzelirse üç hafta süreyle devam edin ancak daha sonra gluteni tekrar hayatınıza dahil etmeyi deneyin. Eğer şikayetler geri gelirse o zaman gluten intoleransınız olup olmadığından emin olursunuz.

Çölyak hastası ve gluten hassasiyeti olanlarda glutenden kaçınmak, hem ciddi bir otoimmün (vücudun savunma sisteminin kendi dokularına saldırması) hastalığın komplikasyonlarından (istenmeyen olası etkiler) kaçınmayı ve rahatsız edici belirtileri yok ederek hayat kalitesi sağlar.

Ancak çölyak veya glutenle bir sıkıntısı olmadan glutensiz beslenmek de aynı şekilde hayat kalitesini bozabilir. Sürekli glutenden  kaçınmak ciddi bir iştir. Örneğin glutensiz yiyecekler daha pahalıdır ve çoğu kişinin sebze-meyve ve işlenmemiş yiyecekler yemesi bu durumda daha mantıklıdır.

Normal bir insanın glutenden kaçınmasının iyi olacağını düşündüren mevcut hiçbir bilgi yoktur. Fakat saydığım bu 3 durum için glutensiz beslenme gerekli ve bazen hayat kurtarıcıdır. Ancak glutenle ilgisi olduğu düşünülen 55 hastalık, yanısıra bazı psikiyatrik, nörülojik hastalıkların yanısıra otizm’de glutenle ilişkilendirilmiştir.

Zayıflamak isteyip, ekmeği bırakamayanlar için glutensiz diyetin zayıflama sağlamayacağını, gluteni bırakmanın sağlık için iyi bir şey olmadığını bilmeniz iyi olur. Ekmek, karbonhidrat, tatlı açlığının fiziksel ve psikolojik olmak üzere çok farklı sebepleri vardır. Gluteni şeytan ilan etmek bu sorunları çözmeyecek, sadece daha fazla zaman kaybetmenize neden olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

Saatleri ayarlama enstitüsü: Moleküler saatlerinizi nasıl ayarlarsınız?

Bütün bu saat yazısını sadece bilimsel bir meraktan dolayı değil, sağlığımız tüm bu saatleri senkronize tutmamıza bağlı olabileceği için yazıyorum