08 Şubat 2014

Bu besinler yiyecek değil, 'ilaç'

Doktorların mesleğe başlarken ettiği Hipokrat yemini, bugün bile meslek ahlakının sınırlarının belirlediği bir manifestodur. Bu yemin kadar iyi bilinen ve günümüzde de geçerli zamansız bir diğer sözü de, ‘Yiyecekleriniz İLACINIZ olsun’ dur. Bende bugün aslında ilaç kadar etkili bu yiyecekleri size tanıtmak istiyorum.

Doktorların mesleğe başlarken ettiği Hipokrat yemini, bugün bile meslek ahlakının sınırlarının belirlediği bir manifestodur. Bu yemin kadar iyi bilinen ve günümüzde de geçerli zamansız bir diğer sözü de, ‘Yiyecekleriniz İLACINIZ olsun’ dur. Bende bugün aslında ilaç kadar etkili bu yiyecekleri size tanıtmak istiyorum.

Tüm bu yiyecekler gezegenimizdeki en çok besin zengini ve sağlık veren yiyecekler olup bu özellikleri ile aslında yiyecek değil İLAÇ sayılırlar. Her gün düzenli olarak ve beslenmenizin büyük bir kısmını bunlara ayırdığınız takdirde çok etkili bir şekilde sizi kronik hastalıklardan koruyacak, sağlık verecek ve ömrünüzü uzatacaktır. Hastalanmış olanlara ve hastalanmak istemeyen herkese uygundur.

NAR

Nar eski çağlarda tanrıların yiyeceği olarak düşünülürdü. Bugün neyse ki sizin bizim gibi ölümlülere sağlıklı, uzun bir ömür sunmaları için marketten almak yeterli. Nar ile yapılan bilimsel çalışmalar kalp damar hastalıklarının sebebi olan ateroskleroz’u geri çevirmek için kullanılabileceğini gösteriyor. Her gün nar suyu içen katılımcılarla yapılan bir çalışmada, bir yıl sonunda damardaki plakların boyutlarında %35 azalma sağladığı görülmüş. Nar, kolesterolü oksitlemeden koruyarak plak gelişimini önlemeye yardımcı olur.

Ayrıca çok yüksek miktarda antioksidanlar, vitaminler ve fenolik içeriklerinden dolayı anti-aging etkili gençlik iksiridirler. Kalp hastalığı ve yüksek tansiyonu olanların beslenmesinde mutlaka olmalıdırlar. Buna karşılık sağlıklı insanların tansiyonunu etkilemediğinden, tansiyonu zaten düşük olanlar korkmadan diğer özelliklerinden faydalanabilirler.

PANCAR

Eğer sebze suyu sıkacaksanız içine mutlaka pancar koymayı deneyin. Harika tadının yanı sıra tansiyonu düşürmeye yardımcıdır. Sağlıklı katılımcılarla yapılan bir çalışmada bir bardak pancar suyu içtikten sonraki 3-6 saat içinde sistolik tansiyon (diğer tabirle büyük tansiyon) düzeyleri 11.2 mm civarında ölçülmüş. Bu doktorların rüyalarını süsleyen tansiyon değeridir. Pancarlar damar duvarlarını doğal olarak rahatlatan nitratları içerirler. Ayrıca evde kendiniz az tuzlu olarak turşusunu yapıp bu ilaç sebzeyi istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

VİŞNE

Sadece pastaları değil uykunuzu da güzelleştirir. Bir çalışma gerçek vişne suyunun uykuda salgılanan bir hormon olan melatonin düzeylerini yükselttiğini, uykunun süre ve kalitesini arttırdığını göstermiş. Vişne suyu içenler ortalamada 39 dakika daha fazla uyumuşlar. Üstelik tadı da harika. Koyu pembe ve mor renkleri yine yüksek antioksidan ve antosiyanin ve fenolik asit içerikleri olduğunu gösteriyor. Oksidasyonu önleyici etkisi ile kalp sağlığını korur ve yüksek kolesterolü düşürmeye yardımcı olur.

DOMATES

Domates dünyadaki en sağlıklı yiyecek yarışması yapılsaydı, rakiplerini ciddi olarak zorlardı. Likopen adındaki güçlü kanser savaşçısı en çok domateste bulunur. Domatesin kendisi gibi suyu ve doğal katkısız yapılmış domates salçası da likopen deposudur. Küçük bir çalışmada prostat kanseri olan  hastalar günde 30 mg likopen içerecek miktarda domates sosu yediğinde, birkaç hafta sonunda bile serum PSA düzeylerinde %17,5 düşme saptanmış.

PSA: Vücutta doğal olarak küçük miktarlarda bulunur ancak prostat kanseri vakalarında kan düzeyleri çok yükselir.

LAHANA.

Anti kanser özelliklerini az çok biliriz ama anti ülser özellikleri neredeyse hiç bilinmez. 5-metilmetionin (diğer adıyla vitamin U) içerirler ve bu vitamin,  mideyi hasardan korur. Bir çalışma lahana suyu içen ülser hastalarının daha hızlı iyileştiğini gösterdi. Tadı dünyadaki en iyi içecek olmayabilir ama kesinlikle denemeye değer.

Ayrıca salatalara çiğ olarak koyarsanız dolmasından çok daha fazla anti kanser özelliklerini hayatınıza davet etmiş olursunuz. Kalp ve kemik sağlığında çok önemli olan K vitamini de, tüm lahana çeşitlerinde bulunur.

YEŞİLLİKLER (özellikle koyu yeşilller)

Çiğ yeşil yapraklı sebze ve salataların, yarım kilosu ortalama 100 kalori civarındadır ve inanamayacağınız kadar çok miktarda besinle doludur. Kalorilerinin büyük kısmı proteinden gelir.  Kan damarlarını koruyan ve diyabet riskini azaltan bileşiklerle doludurlar. Zayıflarken ve normal zamanlarda limitsiz yiyebildiğiniz muhteşem bir yiyecektir. Ancak bu etkilerinin olabilmesi için gerçekten çok daha fazla yenmesi  gerekiyor. Yeşillikler yüksek miktarda folat (folik asidin doğal formu), kalsiyum, az miktarda Omega 3 yağ asidi, karotenoidler (göz sağlığı için özellikle önemli olan lutein ve zeaksantin), C vitamini, K vitamini, anti oksidanlar ve güçlü antikanser bileşenler içerirler. Brokoli yine bu gruba ait bir sebze olarak sayılır. 

Tüm sebzeler koruyucu mikrobesinler ve fitokimyasallar içerirler, fakat brokoli gibi turpgiller ailesinden olan sebzeler Glukozinat adında çok özel bir fitokimyasal içerirler. Siz ne zaman bunları çiğneyerek veya doğrayarak duvarlarını parçalarsanız, o zaman kimyasal bir reaksiyonla gluozinolatlar müthiş bir anti-kanser savaşçısı olan İzotiyosiyanatlara dönüşür. İzotiyosiyanatlar hücrenin değişik bölgelerinde değişik şekillerde çalışırlar ve sonunda bu etkiler bir araya geldiğinde

  • kanserojen maddeleri ortadan kaldırır
  • İnflamasyonu azaltır
  • Oksidatif stresi yatıştırır
  • Kanser hücrelerinin yeni damar oluşturmasını engeller
  • Kanser hücrelerini öldürür.

Brokoli yemek için daha iyi bir sebep olabilir mi? Hem de tam mevsimi..

BAKLAGİLLER

Baklagiller ve mercimek ailesi (nohut, kuru fasulye, kuru börülce, yeşil mercimek, kırmızı ve sarı mercimek, maş fasulyesi, barbunya, kuru bakla) en fazla besin zengini olan sağlıklı karbonhidrat kaynağı oldukları için süper besinler arasındadırlar. Ayrıca protein doludurlar. Yavaş sindirilirler, bu nedenle ani kan şekeri yükselmesine sebep olmazlar ve kan şekeri düzensizliğinden korurlar. Kolesterolü düşüren ve sizi uzun süre tok tutan çözünebilir lif ve dirençli nişasta içerirler. Bu nişasta bizim barsaklarımızda sindirilmez, bu nedenle zannedilenden daha az kalori içerirler. Bu lif ve nişasta barsak bakterileri tarafından fermente edilir (gaz yapmasının nedeni) ve yağ asitlerine dönüştürülür ki, kolon kanserinden güçlü bir şekilde koruma sağlayan da budur. Baklagiller ve mercimekleri haftada 2 kez yemenin kolon kanseri riskini %50 azalttığını gösteren çalışmalar var. Ayrıca ağız, yutak, mide ve böbrek kanserlerinden de güçlü bir şekilde korurlar.

Her gün yarım su bardağı pişmiş bakliyat herkes günlük olarak tüketilmelidir. En kolay yöntem haşlanmış olarak salatalarınıza eklenerek veya sevdiğiniz baharatlarla piyaz gibi yenebilir. İyi haberim ise şu, düzenli olarak yediğinizde barsak bakterileriniz baklagilleri daha iyi sindirecek şekilde çoğalırlar ve 1-1,5 ay gibi bir zamanda artık gaz yapmazlar. Yazları salata ve piyaz olarak, kışın yemek olarak sofranızdan eksik etmeyin.

SOĞAN

Soğan, sarımsak, arpacık soğan, yeşil soğan, pırasa hepsi alyum sebze ailesindendir. Bu aile kalp damar sistemini koruyarak, immün sistemi güçlendirerek, anti-diyabetik, anti-kanser etkileri nedeniyle hayatımızda çok önemli bir yerde olmayı hak ediyorlar. Bütün bu faydaları sağlayan (ve aynı zamanda kokusunu veren) organosülfür içerikleri ancak çiğnendikleri, ezildikleri ve doğrandıkları zaman ortaya çıkıyor. Bu nedenle yemeklere koyarken, doğradıktan sonra 5 dakika bekleyip tencereye koyarsanız ancak o zaman yararlı olabilirler.

Tüm bilimsel çalışmalar alyum grubu sebzeler ne kadar çok tüketiliyorsa mide barsak sistemi ve prostat kanserlerinin o kadar az görüldüğüne işaret ediyor. Bu sebzelerin içindeki bileşenler:

  • Kanserojen maddeleri vücuttan temizler
  • Kanser hücresinin büyümesini engeller
  • Yeni damar oluşturmasını önleyip aç kalmasını sağlar

Bu şekilde kanserle güçlü bir şekilde savaşır. Soğan ve ailesi yine sağlık sağlayan, antioksidan flavonoidler özellikle kuersetin içerir. Kırmızı soğanda en az 25 farklı antosyanin var ve kuersetin kanserin büyümesini yavaşlatarak ve anti-inflamatuar etkileri ile kanserden korunmaya yardım ediyor.

MANTAR

Düzenli olarak mantar yendiği zaman meme, mide ve kolorektal kanserlerin riski azalıyor. Çin’de yapılan bir çalışmada günde 10 gram taze mantar yiyen kadınlarda meme kanseri riskinin&%64 düştüğü, yanında yeşil çay içildiği zaman meme kanseri riskinin menopoz öncesi kadınlarda %89, menopoz sonrası %82 azalma sağladığı gösterilmiş. Beslenmenin size yararlı olabilmesi için hayatınızda düzenli olarak yer alması gerekiyor. Kanserden korunmak isteyen kadınların günde 100 gr mantarı her gün beslenmelerine dahil etmeleri, kanserden korunmada bir strateji olarak kullanılabilir. Bunun için bulunması zor olan enteresan mantarları aramanıza gerek yok. Beyaz mantar, kestane mantarı, istiridye mantarı, shiitake  ve daha zor bulunan maitake, reishi mantarlarının hepsi aynı etkiyi yapıyor.

  • Anti-enflamatuar etki
  • İmmün sistemi uyarıp canlandırma
  • DNA hasarından koruyucu etki
  • Kanser hücresinin büyümesini yavaşlatmak
  • Kanser hücresinin programlanmış ölümünü sağlamak
  • Tümörün yeni damar oluşturmasını engelleyici
  • Fazla östrojen yapımını engelleyen aromataz enzimini engelleyen madde, doğal olarak mantarlarda bulunur.

Yalnız aklınızda tutmanız gereken bir şey var. Mantarları sadece pişirilmiş olarak yiyin. Bazı çiğ mantarlar kanserojen bir madde olan agaritin içerirler ve pişirmek bu etkiyi yok eder.

ÇİLEK VE AİLESİ

Çilek, yabanmersini, ahududu, böğürtlen, frambuaz gerçek bir süper besindir. Hem tatlıdırlar hem de şekerleri azdır. Antioksidan, fitokimyasal, vitamin deposudurlar. Renklerini veren flavonoidler bol miktarda bulunur. Etkileri:

  • Kalp damar sağlığını koruyucu
  • Kanser savaşçısı
  • Tansiyon düşürür (yalnızca yüksek olanlarda, sağlıklı kişilerde düşürmez)
  • İnflamasyonu azaltır
  • DNA hasarından korur
  • Tümörün yeni damar oluşturmasını engeller
  • Vücudun kendi antioksidan sisteminin iyi çalışmasını sağlar
  • Diyabet riskini azaltır
  • Zihinsel becerilerin ve hafızanın düzelmesini sağlar

Çok sayıda bilimsel çalışmalarda yukardaki yararları gösterilmiştir. Çilek mevsimi geliyor, bol bol yiyin.

KURUYEMİŞLER

İçerdikleri sağlıklı yağlar (fitosteroller), mineraller ve antioksidanlarla hem ilaç hem süper besin isimlerini hak ediyorlar. Sayılamayacak kadar çok bilimsel çalışma kuruyemişlerin kalp damar sağlığı üzerine yararlı etkilerini gösteriyor. Diyabetten koruyucu ve kilo koruyan etkilerini gösteren yine çok fazla sayıda bilimsel çalışma var.

Çekirdeklerde besin profilleri açısından kuruyemişlere benzese de içerdikleri bazı elementler açısından farklılık gösteriyorlar. Keten tohumu sağlıklı Omega 3 yağlardan yana önemli ölçüde zengindir. Öğütülmüş olarak ve günde bir tatlı kaşığı ölçüsünde yediğinizde koruyucu lignanlar, lif ve sağlıklı Omega 3 yağ almış olursunuz. Lignanlar keten tohumu ve susamda bulunur ve değişik mekanizmaları kullanarak kalp sağlığını korurlar ve kanser savaşçısıdırlar. Ay çekirdeği protein ve mineral deposudur. Kabak çekirdeği ise demir, kalsiyum ve çinko içerir. Erkeklerin çinko ihtiyacı kadınlardan daha fazla olduğundan tuzsuz kabak çekirdeğini beslenmelerine günlük olarak dahil ederlerse yeterli çinko aldıklarından emin olurlar. Susam dünyadaki en zengin kalsiyum kaynağıdır ve sağlıklı yağ yanı sıra ayrıca çok miktarda E vitamini içerirler. E vitamininin dışardan destek olarak alındığı zaman zararlı olabildiğini gösteren çalışmalar olduğundan E vitamini doğal besinler yoluyla alınmalıdır. Ayrıca ay çekirdeği ve kabak çekirdeğini salatalarınıza eklerseniz, salataların içerisindeki besinlerde daha fazla emilir.

Son söz: Tüm bu faydalı içeriklerin barsaklarınızdan emilebilmesi için ağızda iyi çiğnenmesi ve midenizin eritebileceği boyutlara gelmesi gerekir. Az çiğnenerek yutulmuş yiyecekler midede tam olarak sindirilemezler. Dolayısıyla barsaklara yeterli düzeyde parçalanmadan gelirlerse yukarıda saydığımız tüm o yararlı etkileri azalmış olur.

Tesadüfi sağlık yoktur. Sağlıklı yaşayın.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

Saatleri ayarlama enstitüsü: Moleküler saatlerinizi nasıl ayarlarsınız?

Bütün bu saat yazısını sadece bilimsel bir meraktan dolayı değil, sağlığımız tüm bu saatleri senkronize tutmamıza bağlı olabileceği için yazıyorum