21 Nisan 2019

Öyle olmadığını söyle Joe

“Her kim Amerika’nın kalbini ve aklını anlamak istiyorsa beyzbol öğrenmelidir”

“Tam olarak kim, oyuncu mu?”

“Hayır”

“Dişçi mi”

“Hayır, bir kumarbaz o.” Gatsby duraksadı, ardından serin kanlılıkla ekledi: “1919’daki Dünya Serileri maçına şike karıştıran kişi o.”

F. Scott Fitzgerald, Muhteşem Gatsby

1919 yılında beyzbolun en büyük sahnesinde şampiyonun belirlendiği seri, “Black Sox” bahis skandalıyla sarsılmıştı. Favori olan White Sox’ın kaybettiği seride, aralarında “Shoeless (Ayakkabısız)” lakaplı Joe Jackson’ın da bulunduğu sekiz oyuncunun bir bahis sarmalına bulaştığı iddia ediliyordu.

Bu sarmalın en tepesinde New York’lu bir kumarbaz vardı. Her ne kadar “Muhteşem Gatsby” romanında farklı bir isimle anılsa da bahsi geçen kişi, aynı zamanda iş adamı ve mafya babası unvanlarına sahip olan Arnold Rothstein’dan başkası değildi. 

Rothstein’ın yanı sıra başka aktörlerin de bulunduğu bu skandalda adı geçen sekiz oyuncudan kimilerine payları kısmen ödenmişti. Her ne kadar çeşitli kaynaklar Shoeless Joe’nun para aldığını itiraf ettiğini belirtse de Joe verdiği hiçbir mülakatta bunu kabul etmedi. Mahkemece suçsuz bulunmasına rağmen beyzboldan hayat boyu men edildi.

Amerika’nın aklı ve kalbi

Fransız-Amerikan tarihçi Jacques Barzun, beyzbolun Amerikan halkı için öneminden bahsederken şu sözleri eder:

“Her kim Amerika’nın kalbini ve aklını anlamak istiyorsa beyzbol öğrenmelidir”

1919 yılının şartlarını düşündüğümüzde bu söylemin Amerikan toplumu nazarında çok güçlü bir karşılığa sahip olduğunu anlayabiliriz. Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde ekonomik şartların zorlayıcı olduğu, kamu kurumlarının ve politikacıların rüşvet ağlarında debelendiği, mafyanın kol gezdiği bir dönemden bahsediyoruz.

Bu koşulların içinde halkın tek eğlencesi, bozulmamış gördüğü alan beyzboldu. Bir spordan çok daha öte, hayatın ta kendisiydi. Oyuncular maddi karşılığını alamasalar dahi toplumsal ikonlara dönüşüyorlar, çocuklar için birer rol model olarak görülüyorlardı.

Ne yazık ki, şampiyonluk serisi ve ardından yaşananlar beyzbola temizlenmesi güç bir kara çaldı. Sahada birer kahraman gibi salınan sekiz oyuncu artık toplum gözünde aldatılmışlığın tezahürüydü.

Onların arasında biri vardı ki oyunun en iyilerindendi. Onun yarattığı hayal kırıklığı, onu bir daha izleyemeyecek olmanın üzüntüsüyle karışıyordu. Bu travma kendini kitaplarda, filmlerde, şarkılarda gün yüzüne çıkaracaktı.

“Shoeless” Joe Jackson…

Salinger, Darth Vader ve Düşler Tarlası

W.P. Kinsella, 1982 yılında yayınlanan kitabı Shoeless Joe’da bir çiftçinin gaipten gelen bir sesten etkilenerek tarlasını beysbol sahasına çevirmesini anlatır. Böylece babasından dinlediği efsanevi oyuncu Shoeless Joe’nun ruhu gelip o sahada beyzbol oynayabilecektir.

“Bu oyunu çok sevdim. Karın tokluğuna bile oynardım. Önemli olan oyundu. Saha, koku, sesler…”

Kitapta Shoeless Joe’nun söylediği bu sözler onu beyzbol dışı herhangi bir etkenle ilişkilendirmeden oyunun kendine duyduğu sevgiyi anlatmasına imkân veriyor. Görünen o ki, onu bir skandalla özdeşleştirmeye Kinsella’nın da gönlü el vermiyor.

Büyülü gerçekliğin elinden tutan bu kitap aynı zamanda beyzbol sevgisi bilinen ünlü yazar J.D. Salinger’ı da bir karakter olarak bünyesinde bulunduruyor. O dönemlerde münzevi bir hayat yaşayan Salinger’ın kitapta isminin kullanılmasından ziyadesiyle rahatsız olduğunu belirtmek kimseyi şaşırtmaz sanırım.

Kitap, daha sonra 1989 yılında Field of Dreams (Düşler Tarlası) adıyla beyaz perdeye aktarılır. Dava açacağı korkusuyla Salinger’ın ismi kullanılmaz.

Yazar karakterini ise meşhur Darth Vader karakterinin sesi olarak ikonlaşan James Earl Jones canlandırır. Onun ağzından dökülen ve “İnsanlar gelecek, Ray” repliğiyle başlayan tirat bize bir sporun toplumun damarlarına nasıl işlediğini bütün detaylarıyla anlatıyor. 

Shoeless Joe’dan arta kalan

“Say it ain’t so Joe. Say it ain’t so.”

“Öyle olmadığını söyle Joe. Öyle olmadığını söyle”

Beyzbol tarihinin en karanlık günlerinden birinde, Shoeless Joe’ya mahkeme çıkışı yaklaşan White Sox taraftarı bir çocuk tarafından bu sözlerin söylendiği rivayet edilir. Bu noktada, Shoeless Joe’nun 1949’da verdiği bir röportajda “Say it ain’t so Joe” diyaloğunun hiç yaşanmadığını söylediğini de belirtmek gerekiyor.

Fakat şurası kesin… Muhtemelen Chicago’lu bir gazetecinin hayal gücünün ürünü olan bu sözler, Shoeless Joe’nun toplum üzerine etkisini bir çocuğun ağzından özetliyor.

Shoeless Joe, bir hilekâr mı yoksa bir kurban mı? Aradan bir asır geçmesine rağmen bu konu hâlâ tam anlamıyla çözülebilmiş değil.

Shoeless Joe…

Onun hikâyesi yıllar sonra film endüstrisine milyonlar kazandırdı. Bir zamanlar üç kuruşa sopasını salladığı sahalarda şimdi milyonluk oyuncular koşturuyor. O ise hayatının geri kalanını bir içki dükkânı işleterek geçirdi. Ondan geriye repliklerden ve şarkılardan süzülen tek bir cümle kaldı…

Say it ain’t so Joe…

Yazarın Diğer Yazıları

Asla vazgeçme: Diana Nyad

Üniversite yurdunun dördüncü katından paraşütle atladı ve bir de 63 yaşındayken Havana'dan Florida'ya kadar yüzdü. O, asla vazgeçmeyenler için bir cesaret simgesi

Esaretten NBA'ye: D.J. Mbenga

Kader, savaş halindeki Afrika topraklarından kaçıp gelen bir genci, dünyanın en büyük basketbol organizasyonunun zirvesine kadar çıkardı

Bir yılbaşı arifesinde, Managua'ya doğru...

Roberto, duruma el koymaya karar verdi. Dördüncü uçakla birlikte o da gidecekti. Yılbaşı arifesinde, Managua'ya…