04 Haziran 2016

Muhammed Ali, Beatles, Vietnam Savaşı, THKP/C

Ali, "En yakışıklı benim" derken sadece bir ego meselesi değildi; ırkçılığa tepkiydi!

‘’Oğlum, maç başlamak üzere, seyredeceksen kalkman lazım.’’

Rahmetli babam 1970 yılında, sabah saat 04:00’ te, uyandırdı beni. Henüz Türkçe TV yayını ülke sathında yapılamıyorken, Suriye televizyonunun Muhammed Ali Arjantinli ünlü boksör Oscar Bonavena ile yapacağı maçı naklen verecek olması, beni de babamı da çok sevindirmişti. Maç, saat farkı nedeniyle Türkiye saatiyle sabah saat 05:00’ te  başlayacaktı.

Oscar Bonavena’nın sıkı bir rakip olduğunu, 'sallanan vahşi zımba' diye tarif edilmesinin  yanı sıra Ringo lakabıyla da anıldığını okumuştuk gazetelerde.

Ringo lakabı Beatles stili saç kesimi ve grubun davulcusu  Ringo Starrdan mülhem idi ki, Ringo Starr’da  aslında gerçek bir isim değildi.  Yüzüklere düşkünlüğü, yedi sekiz yüzüğü birlikte takıyor olması  ve arkadaşlarının Rings (yüzükler) diye hitap etmelerinden doğmuştu bu isim. Sonra da, vahşi batı hayranlığıyla sentezlenip Ringo lakabı takıldı, hala da gerçek adı olan Richard Starkey değil de Ringo Starr kullanılıyor. Dünya da öyle biliyor, öyle tanıyor.

Muhammed Ali’ nin de asıl adı Cassius Marcellus Clay idi.

New York Madison Square Garden salonunda kurulan ringte ilk olarak Oscar Ringo Bonavena adı anons edildi ardından Muhammed Ali.

Maç  15 round olarak yapılacaktı.

Çok heyecanlıydım, çünkü Muhammed Ali maçları genelde nakavtlarla kazanırdı.Ben bu yüzden, yine  erken nakavtla  kazanırsa,Muhammed Ali’nin boksuna  doyamadan maç biter diye kaygılıydım. Babamla da maç başlamadan bunu konuşmuştuk. Gerçi Bonavena’da kolay lokma değil gibiydi.

15 raunt boyunca dans eden Ali, çektiği boks ziyafetinin ardından son rauntta Vahşi Zımba Ringo’yu, kum torbasına çevirdi ve devirerek nakavtla kazandı.

Her galibiyet sonrası yaptığı gibi, iki eli havada   kan ter içinde, kameralara  haykırıyordu:

‘’En yakışıklı benim, en güçlü benim”

En yakışıklı benim, derken sadece bir ego meselesi değildi haykırışı.Aşağılanan ve çirkin bulan ırkçılığa  karşı siyahi bir tepkiydi, Ali’ nı naraları.

1964 yılında, 22 yaşındaki Muhammed Ali, boks dünyasının gerçek efsanesi Sonny Liston’u ringe sererek, Dünya şampiyonu olduktan sonra,  60’lı yılların gerçek anlamıyla ikonlarından biri haline geldi.

60’larda ikon olmak, şimdiki gibi ucuz değildi, öyle kolay kolay da olunamazdı. Bir bakalım isterseniz; Beatles, Mao, Elvis Presley, Bob Dylan, Rolling Stones, Doors, Timoth Leary,  Federico Fellini, Stanley Kubrick, Ho Şi Min, Che Guavera, Vo Nguyen Giap, Rudi Dutschke, Danny Cohn Bendit, Pele, George Best, Martin Luther King, Malcom X, Metin Oktay, Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu, Ayhan Işık… kadınları saymadık bile.

Muhammed Ali’ nin medyatik  popülaritesi  boks şampiyonluğu, maçları ve rakipleri hakkında verdiği sivri dilli demeçleri  sayesindedir. Matbuatın Ali’ye olan ilgisi de bu yüzden uzun yıllar devam etmiştir.

Ama zamanımızın şampiyonları  gibi  tecavüz skandalları, tüketim görgüsüzlüğünün  teşhir  edildiği ultra lüks yaşamlar; bir ucundan diğer ucuna gitmek için Ferrari kullanılan  uçsuz bucaksız malikanelerle  ve  magazinel  yaşamlarla  hiç gündeme gelmedi.

1960’lar,  Suriye sınırındaki  küçük ve yemyeşil  bir kasaba olan Reyhanlı’ da  bile masal gibi yaşanıyordu.

Beatles, Muhammed Ali,  Hippiler ve bir de Vietkong, günlük gazeteler  sayesinde sık okuduğumuz haberlerin nesneleriydiler.

Hayat  yavaş, acele edilmeden; anti-depresan , stres, rekabet, kariyer  nedir  bilinmeden yaşanırken tek can sıkıcı şey, yıllardır sürmekte olan Vietnam savaşı  ve ABD  ordusu tarafından Napalm ve diğer korkunç  bombardıman ve silahlarıyla öldürülen,  yüzbinlerce  suçsuz  Vietnam’lı narin, zayıf ve silahsız köylülerdi.

Dünyada 68 kuşağı olarak anılan bir neslin politikleşmesinde ve küresel  eylemler başlatarak , alanlara çıkmasında  Vietnam savaşının belirleyici rolü oldu.

Sık birlikte resimleri yayımlanan Beatles ve Muhammed Ali, Vietnam savaşına karşı çıkarak ABD’nin dünya ölçeğindeki  yoğun  propoganda  zincirinin halkalarını kırdılar.

Muhammed Ali, Vietnam savaşına gitmeyi  reddetti. Şu sözleri ABD yönetimini çileden çıkardı:

‘’Vietnamlılar bana hiç kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım.‘’

‘’Benim Vietkong  ile bir sorunum yoktur.‘’

Hemen ardından da 1967 yılında ünvanı alındı, hapis ve para cezasına çarptırıldı.

Dünya, 1967 yılında popüler kültür  tarihinin en  ironik olaylarının yaşandığı bir sahneydi. Bir yandan, Mantra  sarhoşu batılı genç kuşak, LSD, Mariuhana vs. gibi uyuşturucular kullanarak, Vietnam savaşına karşı ‘’No War Make Love‘’ şiarını hayata geçiriyor, beri yanda da Vietnam’a tonlarca bomba yağıyordu.

1967 yılında Muhammed Ali, cezalara çarptırılırken, Che Guevara Bolivya dağlarında infaz ediliyor, cazın büyük ismi John Coltrane yaşamını yitiriyordu.

Aynı yıl Beatles sekizinci albümlerini bir müzikal napalm gibi 'Sgt. Pepper Lonely Heart Club Bands' adıyla piyasaya sürüyordu.

Muhammed Ali, Beatles ve 68 kuşağının küresel eylemleri, muazzam Vietkong direnişi;  savaşın Vietnam’ın zaferiyle sonuçlanmasının hemen akla gelebilecek etmenleridir.

Küresel derken abartmıyorum; Türkiye’de de ABD‘nin Vietnam savaşındaki katliam ve haksız işgalini protesto eylemleri yapıldı.

Bir tanesini paylaşayım.

THKP-C’ nin, Siyasaldan  iki önemli ismi Sabahattin Kurt ve Mustafa Kemal Kaçaroğlu, hiçbir ön hazırlık, ön çalışma yapmadan otobüse binip, Bartın’ a giderler. Çünkü, ABD konsolosluğu  tarafından organize edilip açılan Vietnam sergisinin açıldığını duymuşlardır. Sergi tamamen ABD propagandası içeren ve savaşta ABD’ nin haklılığını empoze eden  resimlerle donatılmıştır.

Bu  iki unutulmaz 68’li, serginin yerini bile bilmezler, arayıp sorup bulurlar. İçeri girip cam çerçeve indirir, sergiyi  harap ederler. Sonra farklı yönlere kaçarlar ve birbirlerinden habersiz, otobüsle, dolmuşla Ankara’ ya dönüp Siyasal kantinine vasıl olurlar.

Vietnam savaşının zaferle sonuçlanması, devrimci Vietkong güçlerinin bu onurlu mücadelesinde Sabahattin Kurt, Mustafa Kemal Kaçaroğlu, Beatles ve bütün bir 68 kuşağının desteği  ve katkısı vardır.

Ama yüreğinin büyüklüğü, cesareti  ve yumruğunun gücüyle Muhammed Ali’nin  adeta  savaş karşıtı misyonuyla yeri bambaşkadır.

Güle güle şampiyon.

Seni Vietnam halkı da, 68 kuşağı da bizler de hiç unutmayacağız.

 

Yazarın Diğer Yazıları

100 Sene 100 Nesne: Cumhuriyete Nesnelerin Gözünden Bakmak

100 Sene 100 Nesne mamulü ve Kültür Hane mütekabiliyeti denklik bağlamında birbirine yakışmış

Yapay zekâ ile sanat ve müzik

Yapay zekânın egemenliği, romantizmin sonu olacak ya da başka bir tür romantizm yaratacak. Fakat bu yeni romantizmin duygulanımı, organik zekânın yerini alabilecek mi?

Anımsanan hatıralar ve siyasi belleğin tahkimatı

Yazar Recep Tatar, gönüllerde cürmünden fazla yer kaplayacak bu kitabıyla şimdi bir kapı araladı...