15 Kasım 2018

Beatles'a Alman sevgili

Beatles tarihi trajedilerle, insanın içini burkan ve ruhen tahammül edilmesi çok zor olaylarla doludur

Amerikalı ruh bilimci ve karşı kültür ikonu Harvard’lı akademisyen Timothy Leary, 1960’ların ikinci yarısında Beatles için, “Onlar tanrının gülen yeni nesiller öncüsü için gönderdikleri mutanlardır’’ değerlendirmesini yapmıştı. 60’ların atmosferinde bu görüş yaygın bir kabul görmüştü. Bunun içindir ki Beatles denince akıllara hep gülen zeki, neşeli, çok yetenekli, muzip dört tane Liverpoollu çocuk geldi. Halbuki Beatles tarihi trajedilerle, insanın içini burkan ve ruhen tahammül edilmesi çok zor olaylarla doludur.

Yine Beatles grubunun serüveni 1962-66 ve 1967-70 yılları olarak iki döneme ayrılır ki bu ayrım, günümüze kadar gelmiştir. 1966 yılında çıkan Revolver albümü ses teknikleri, melodiler, vokaller, yetkinleşen Beatles müziğinin tarif edilemeyen büyüsü ve Klaus Voorman tarafından tasarlanan albüm kapağı ile çığır açmıştır; kapak konusuna tekrar döneceğim.

Grubu salt bir rock müzik topluluğu değil de bir kültürel fenomen şeklinde değerlendirenler, 1962 yılında Beatles – Love Me Do plağıyla çıkışının öncesine bakma gereksinimi duydular. Çünkü Beatles ruhunun oluşumunda 1960-62 dönemi en az 1962-70 yılları kadar kayda değerdir; Beatlemania olgusunun ipuçları bu yıllarda bulunur. Liverpool’dan sonra Hamburg’ a gelen grupta henüz Ringo Starr yer almamaktadır. Davulda Pete Best, basta ise John Lennon’ın hayatındaki en yakın arkadaşı Stuart Sutcliffe sahneye çıkmıştır.

İletişim yayınlarından geçtiğimiz günlerde, Tanıl Bora’nın çevirisiyle piyasaya çıkartılan Alman Sevgili adlı çizgi roman / öykü kitabı 1960-62 dönemlerini ve trajik tarihin grubu en fazla sarsıldığı olayların vuku bulduğu o Hamburg dönemlerini detaylarıyla anlatmış.

John Lennon, mizaç ve karakter olarak huysuz, zehirli diliyle kırıp döken, kavgacı bir insandır. Ama aynı zamanda liderlik vasfına sahip, arkadaş düşkünüdür de. Sanat kolejinde arkadaş olduğu ve Stu diye hitap ettiği Stuart Sutcliffe, John’un dostu ve sırdaşıdır. Çok iyi anlaşırlar. Stu, James Dean edasında çok yakışıklı bir çocuktur ve resim ilgisini çektiği halde John’un ısrarlarıyla istemeye istemeye bir bas gitar alarak gruba dahil olmuştur, daha en başında. Dünyanın henüz onlardan haberdar olmadığı günlerde Hamburg’a profesyonel olarak çalmaya gelirler. Gelip çaldıkları yer Hamburg’ ta genelev muhitinde, kavga gürültünün eksik olmadığı adeta bir batakhanedir. Üç kuruşa 7-8 saat sahnede çalıp söyledikleri izbe yer serserilerin, denizcilerin, ipini koparmışların takıldığı bir kulüptür.

Profesyonel fotoğraf sanatçısı aynı zamanda güzel ve çekici bir kadın olan Astrid Kircherr’ in erkek arkadaşı grafiker ve tasarımcı Klaus Voorman, bir gün aylak aylak dolaşırken normal koşullarda asla adım atmayacağı genelev mahallesine yolu düşer ve duyduğu müziğin geldiği Kaiser isimli kulübe birazda çekinerek girer. Sahnedeki beşliden ve müziklerinden çok etkilenir. Daha sonra içlerinde Astrid Kircherrin’ de aralarında bulunduğu sanat çevresinden arkadaşlarını ısrar ederek bu İngiliz grubu izlemeye götürür.

Programa göre kulüpte Beatles’tan önce Huricane isimli yine bir İngiliz rock’n roll grubu sahne almaktadır. Kitapta belirtilmiyor ama mühim bir detaydır; Hurricane’ de davulu Ringo Starr çalmaktadır. Diğer kamlığı, eksilmeyen neşesi ile boş zamanlarında ya da biralarla kafa çekme seanslarında Ringo, John, Paul, George ve Stu ile takılır. Beatles’ın davulcusu snob Pete Best ise ayrı baş çeker. Ringo da Liverpoolludur ve yeni arkadaşlarıyla çok iyi anlaşır. Onlar da Ringo’yu çok severler, kafa dengi bulurlar. Bu arada Beatles Astrid, Klaus ve arkadaşları ile tanışır, dostluklarını ilerletirler. Astrid ile Stu daha bir yakınlaşırlar ve birbirlerinden hoşlandıklarını hissederler. Baş başa görüşmeler sıklaşır ve ilişki tutkulu bir aşka dönüşür. Stu, annesiyle yaşayan Astrit’in evine yerleşir. John, Paul ve George’ da gelir giderler, Astrid’in annesi Beatle’ları sever onlara yemek yapar ve evde banyo yapabileceklerini söyler. Bu jest, misafirleri çok sevindirir. Çünkü kaldıkları yer kulübün erkek tuvaletinin bitişiğindedir ve orada yıkanmaktadırlar, buz gibi havada üstelik.

Astrid ve Stu

Stu, müzikal yetersizliğinin farkındadır, mükemmelliyetçi Paul’ un eleştirilerinden de sıkılmaya başlamıştır. Astrid’e bundan söz ederek müziği bırakacağını tüm zamanını resim yapmaya ayırmak istediğini söyler. Ve yapar da. Astrid ile Stu evin çatı katını stüdyoya çevirirler ve Stu günlerini resim yaparak geçirir. Astrid resimlere bir sanatçı gözüyle baktığında cevheri fark eder ve Hamburg sanat enstitüsüne örnekleri götürür. Soyut dışavurumcu olarak tanımı yapan enstitü, Stu’yu misafir öğrenci statüsünde okula kabul eder. Okulda kendini daha da geliştiren Stu, yoğun çalışır ama bu arada baş ağrıları başlar. Astrid’in çabaları ve ısrarlarıyla doktora görünür. Klinikte yapılan tetkikler, tedaviler sonuç vermez ve Stu 22 yaşında hiç beklenmedik bir zamanda hayatını kaybeder. Aragon’un “Mutlu aşk yoktur” dizesi tecelli etmiş ve o büyülü aşk daha doya doya yaşanamadan sona ermiştir. Liverpool’da olan Beatles üyeleri yıkılırlar. George şok halindedir. John kendini içkiye verir. Paul sürekli ağlamaktadır. 20-22 yaşlarında gencecik insanlardır. Bu ilk trajediyi atlatmak için Beatles, John’ un liderliğinde müziğe sarılır. Artık Beatlemania başlamak üzeredir. Ama tüm dünyayı sarsan Beatles depreminden Stu hiçbir zaman haberdar olamadı Çünkü Liverpool’ da mezarında yatıyordu.

Stu’nun, soyut dışavurumcu resimleri bugün Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin kalburüstü sergi salonlarında sergileniyor.

Astrid, bugün 80 yaşındadır ve hala Hamburg’ta yaşamını sürdürüyor. Asaletini ve kalitesini hiç yitirmedi; Beatles ile ilgili ticari çıkar işlerine tenezzül etmedi.

Beatles’ın muhteşem albümü Revolver’ın albüm kapağını tasarlayan Klaus, bas gitarda kendisini çok geliştirir. Beatles dağıldıktan sonra John, George ve Ringo’nun solo çalışmalarında katkıda bulunur.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Anımsanan hatıralar ve siyasi belleğin tahkimatı

Yazar Recep Tatar, gönüllerde cürmünden fazla yer kaplayacak bu kitabıyla şimdi bir kapı araladı...

Miss Jazz... Carmen McRae

Müzik dünyasında sık rastlanmayan bu ahde vefa tavrı, saygınlığını çok üst mertebelere taşıdı. Çoğu defa da hayranlarının göz pınarlarından yaşlar boşanmasına vesile oldu

Zarif, tutkulu, başına buyruk, yoğun ve coşkulu Betty "Bebop" Carter

Öngörülemezliği, tarzını asla değiştirmemesi, onu tüm zamanların en maceracı caz kadın şarkıcısı yaptı