31 Mayıs 2016

Bir kurultay

AKP kurultayı, AKP’nin kendi içine dönük konularla uğraştığı bir kurultay olmadı. Toplumun da ne olacağını gösteren bir kurultay oldu

Geçtiğimiz bir hafta, on günlük sürede birtakım sağlık sorunlarıyla uğraşmam gerektiği için yazmayı geciktirdim. Şimdi normale döndük. Daha doğrusu ben döndüm: Tayyip Erdoğan Türkiyesi’nin döneceği yok. 

“Dokunulmazlıklar”, şunlar bunlar… Bir yığın önemli konu. Bense bu arada akıp geçen AKP Kurultayı üstünde biraz durmak istiyorum. Bunun heyecanlı bir yanı yoktu; “beklenmedik” bir şey olması beklenmiyordu. Zaten olmadı. Gene de, ne olduğunun şöyle bir saptanmasında yarar var, diye düşünüyorum. 

Kongrenin Türkiye için fazla bir sözü yoktu: “Terörü bitireceğiz”, “ekonomiyi canlandıracağız” vb. Hangi hükümet gelse söyleyeceği şeyler. Üstelik “nasıl”a ilişkin hiçbir ipucu yok.

Ama bu kurultay zaten partinin toplumla ilişkisinden çok partinin kendi önderiyle ilişkisini belirlemek üzere toplanmıştı. Bunu yaptı, kesinleştirdi. Bu aynı zamanda, partinin, “nasıl bir parti” olacağına karar vermesi için toplanmış bir kurultaydı. Bu da oldu.

Şu an geçerli terminolojiye göre düşmanlara “terörist” deneceği anlaşılıyor. “Fethullah Terör Örgütü” diye bir şey var

 

Süreç, bir “azil” olayı üzerine kurulmuştu. Malûm, Başbakan Davutoğlu, Tayyip Erdoğan’ın “Şuradan şuraya kadar” diye çizdiği alandan dışarı çıkma belirtileri göstermişti. Gene Tayyip Erdoğan’dan geldiği için her şeye önceliği olan bazı emirleri yerine getirmekte işi ağırdan almıştı. Hattâ, bazı konularda farklı anlamda sözler söyleme cüretini bile göstermişti. Tayyip Erdoğan’ın partisinde böyle şeylere izin verilmezdi. Verilmedi.

Davutoğlu, cumhurbaşkanıyla aralarında “milim fark olmadığı”nı söylemişti. ama yapılan yayın (Pelikan vb) farklı olan milimleri tespit etmişti. Kurultaydan çıkan yeni yönetim aynı kelimeleri kullandı: Partinin Başkan’la arasında “milim fark” olmayacaktı. Bu ikinci milimetrik ölçünün daha iyi işleyeceğine güvenebiliriz. Binali Yıldırım gerekeni yapmaya başladı bile.

Başkanından “milim sapmayan” partileri biliriz. Onların da kendi kuralları falan olur. Kâğıt üstünde. Ama zaten kuralları, herkesi, Başkan seçer. Böyle partilerde aslında “seçme” değil, “ayıklama” söz konusudur.

Yukarıda söylediğim, partinin ve partiden çıkan hükümetin topluma söyleyeceği fazla bir sözü olmaması, bu durumda iyice normalleşiyor. Çünkü hükümetin ya da partinin ne söyleyeceğini önce Başkan belirleyecek.

AKP'liler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kurultay mesajını ayakta dinledi

 

Dünyada bildiğimiz örneklerinde, “Başkan”a bir ad bulmak, bu gibi partilerin öncelikli işlerinden biridir. “Başkan” fazlasıyla “nötr” bir kelime. Mussolini’ye “Il Duce” demişlerdi. Hitler, “Fuehrer” oldu. Erdoğan da “Reis.”

Kurultay AKP’nin bundan böyle bir “Reis Partisi”, bir Fuehrer Partisi olacağını tespit etti; ama bunu tüzüğüne bu açıklıkla yazmış değil. Böylesi de Tayyip Erdoğan’ın genel hükmetme üslûbuna uyuyor. Özellikle kendi bahçesi olan partisinde, bütün dünyada “ayıp” sayılacak tüzük maddeleri yazdırmasına gerek yok; de facto böyle olması yetiyor.

Ama toplumda varoluş tarzı hâlâ de facto ve Erdoğan bundan rahatsız. Bunun bir an önce de jure olmasını istiyor. Bu da zaten kurultayda Binali Yıldırım’ın vaat ettiği öncelikli işlerden. Yıldırım, açık açık ‘fiilî duruma uygun anayasa’dan söz etti. Bu ne demek? Anayasada olmayan bir yönetimle yönetiliyoruz. Tayyip Erdoğan “Ben halkın oyuyla seçildim” diyor. Bu, böyle davranmasının meşru olduğu anlamına geliyor. “Böyle olmaz, bu anayasal suçtur” diyen de yok. 

Başkanından “milim sapmayan” partileri biliriz. Onların da kendi kuralları falan olur. Kâğıt üstünde. Ama zaten kuralları, herkesi, Başkan seçer
 

 

Partisinin yapısını bu şekilde dönüştüren Tayyip Erdoğan, şimdi, o partiyi de harekete geçirerek, aynı sistemin bütün toplumu yöneten sistem olması için düğmeye basacak.

Şu an geçerli terminolojiye göre düşmanlara “terörist” deneceği anlaşılıyor. “Fethullah Terör Örgütü” diye bir şey var. “Yolsuzluk” diyene (örneğin) hemen “terörist” denecek. Dokunulmazlıklar kalkacak, belki HDP kapatılacak. Neden? Onlar da “terörist.” Bir yandan, HDP’li Kürt falan da olmaksızın, “Ne oluyor? Ne yapıyorsunuz? Bu iş böyle olmaz” diyenleri de “terörist” yapmanın yasaları hazırlanıyor.

Bunların sonucunda AKP’nin “Reis”ine “milim” şaşmayan itaati toplumun da “Reis”ine karşı takınacağı tavrın temellerini teşkil edecek.

Dolayısıyla bu kurultay, son analizde, AKP’nin kendi içine dönük konularla uğraştığı bir kurultay olmadı. Toplumun da ne olacağını gösteren bir kurultay oldu.

Yazarın Diğer Yazıları

Değişen dünya

Solun daldığı kış uykusundan uyanması, silkinmesi ve toparlanması gerekiyor, diye düşünüyorum. Bu işe girişirken cesur olmak çok önemli. “Geçiştirme” değil, gerçek bir özeleştiri gerekiyor

İsrail: Sonu nereye varacak?

Savaşa varmadan durulmasıyla daha iyi bir dünyaya adım atmış olur muyuz?

Değişim beklenir mi?

Birinci gelen parti AKP'nin ikinci parti olma sürecini izleyeceğiz, gözlemleyeceğiz. Kim ne diyecek, nasıl tavır alacak?