12 Aralık 2015

Ruhunuz ne renk?

“AKP, Osmanlı’yı 1. Dünya Savaşı’na sokan İttihat ve Terakki kadar tehlikelidir, Erdoğan da Enver Paşa kadar”

Ruhunuz düşüncelerinizin rengini alır.

Öyle demişti Heraklitus  (MÖ 535 –  475).

Kara düşünceler düşünürseniz ruhunuzu is kaplar.

Benim ruhumun rengi çoğu zaman açık mavi veya yeşildir. Bazen bulut gibi beyaz, bazen su rengi olur.

Bazen içimin kapısı çalar. Delikten bakarım. Ellerinde kırmızı boya tenekeleri, öfke, pişmanlık, vicdan azabı, intikam isteğini görürüm. “Evde kimse yok,” diye bağırırım. “Evde kimse yok.”

Bazen, Harry Potter’deki Ölüm Yiyicileri gibi siyah bir çıyanlık içime girmeye çalışır. Erdoğan’ı ve onun yeryüzündeki gölgesi olan Davutoğlu’nu dinlerken.  Rus pilotun paraşütle inerken kurşuna dizildiğini düşündüğümde. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ensesinden giren kurşunun sol gözünden çıktığını duyduğumda. Can Dündar ve Erdem Gül’ün mahkeme önünde beklerken yüzlerindeki  ifadeyi hatırladığımda. Kısa hayatları kurşunla veya bir patlamayla sona eren polislerin ve askerlerin bitmeyen resmigeçidini, tabutlarının üzerine ellerini, başlarını koyanları izlerken.

İzin vermem.

İzin vermem çünkü kapıyı bir açarsam bir daha kapatamayabilirim ve ruhum kapkara olabilir ve o isi çıkaramayabilirim.

Bir ayna tutuyorum önlerine. Siyahı, karanlığı, melaneti gönderenlere iade ediyorum. Erdoğan’a,  onun yeryüzündeki gölgesi olan Davutoğlu’na ve diğerlerine.

Hayır, diyorum. Giremezsiniz. Ruhumu karartamazsınız.

Ne yaparsanız yapın. Sizlere yer yok. Hep dışarıda kalacaksınız. Soğukta.

*

Dört yıl kadar önce “Davutoğlu Türkiye için Enver Paşa kadar tehlikelidir” diye yazmıştım.

Aslında “AKP, Türkiye için, Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na sokup imparatorluğunu sonuna getiren İttihat ve Terakki kadar tehlikelidir. Erdoğan da Enver Paşa kadar” diye yazmak istemiştim. Ama yazamamıştım çünkü o zaman köşe yazarı olduğum gazete bu cümleyi basmazdı.

Şimdi yazıyorum.

Yazıyorum da ne olacak? Bir şey değişecek mi? Hayır, hiçbir şey değişmeyecek.

Erdoğan freni tutmayan, yokuş aşağı giden bir kamyondur. Onu, kendi dahil, kimse durduramaz.

*

İnsan aklına gelen her şeyi düşünmek mecburiyetinde değildir. Olumsuz düşüncelere, yalana ve yanlışa, reklam ve propagandaya kapısını kapatabilir. Bunun yöntemleri, öğretmenleri var.

Kişinin huzurlu olmasının koşullarından biri düşünceleri tarafından yönetilmek yerine düşüncelerini yönetmektir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor