12 Eylül 2017

Notlar: Ceylan iken aslan aramak

“İnsan yaşlanınca beklentilerini indiriyor”

Benim için yazı yazmak cebimde not defteri ve kalemle dolaşmak demektir.

Çoğu zaman pijamamın cebinde bile defter ve kalem vardır.

Nerede ne duyacağımı, ne göreceğimi, ne düşüneceğimi bilmediğim ve hafızama güvenmediğim için gereklidir bu yük.

Konuşmak insanın en iyi bildiği şeylerden biridir.

Bazen, bir şeyi anlatırken birinden en maharetli yazarların bile aklına gelmeyecek güzellikte cümleler duyarsınız. Onlar bunun farkında değildir, ama ben farkındayım.

“İnsan yaşlanınca beklentilerini indiriyor”

Bazen aklınızdan, bir deve kervanı gibi emin adımlarla ilerleyen düşünceler, anılar geçer.

Bazen bir şeyin tarifini bulursunuz; çünkü yazar olmak her zaman “Bunu yazacak olsaydım nasıl yazardım,” tarzında düşünmektir.

Kimi zaman aldığım bu notları yazılarımda kullanırım. Kimi zaman öylece orada dururlar.

Not defterlerim biriktikçe birikti. İçlerinde sadece bu tür notlar yok. Alışveriş listeleri, söyleşi notları, başlanıp bitirilmemiş köşe yazıları ve başka şeyler de var.

Geçenlerde içlerinden yazı notlarını ayıklayıp bu defterleri atmaya giriştim.

Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için bazılarını aşağıya aldım.

*

Gerçek kolay değildir. Kolay olan hayaldir.

*

Beton ağaçların tanıdığı bir madde değil.

*

Dal bir yerde uzamasını durdurmak zorundadır, aksi takdirde kırılır.

*

Her şeyin orijinal halinden ne kadar uzak olduğunun farkında mısınız?

*

Bütün canlıların yok olmamaları için doğuştan bazı donanımlara sahip olmaları gerekir. Akıl bunların en önemlisidir.

*

Bulutlar olmasaydı dağlar bu kadar güzel olmazdı.

*

Âşık olmak istiyor musunuz? O zaman doğaya âşık olun.

*

Çiğken koparılmış bir meyve gibi yarım kalmış.

*

İki işçi arasında duvar yaparken geçen konuşma:

-     Hayatımda bir defa kız arkadaşım oldu. O da üç saat sürdü.

-     Neden lan?

-     Karımmış gibi her şeyi istiyor.

-     İsteyiciymiş demek.

*

Onu daha az sevmek için kusurlarını hatırlamaya çalışıyorum, ama aklıma bir şey gelmiyor.

*

Tespih gibi arka arkaya dizilmiş sıkıcı günler.

*

Güneşte yapraklar, denizin içindeki balıklar gibi ışıldıyordu.

*

“Teknelerin beyaz olması çok isabetli, suya çok yakışıyor.”

*

“En büyük oğlum çok güzel fotoğraf çeker,” dedi kadın.

Az sonra.

“Çok şükür midem çok sağlam. İstediğimi yiyebiliyorum. Dışarıya gittiğimde yeni tatlar tadabiliyorum.”

Sonra:

“Ceylanken aslan arardım. İnsan yaşlanınca beklentilerini indiriyor.”

*

“Rüzgâr suya hüzünlü şarkılar söylemesini öğretti.”

*

Güneş bulutla gölgeyi bir araya getiriyor. Başımı kaldırınca uzaklarda, ağaçların gerisinde üst üste yığılmış bulutlar görüyorum, güneş vuran yerler beyaz, altları kül rengi.

Ayak seslerini duyuyorum ve kendimi seni görmenin zevkine hazırlıyorum.

Gelip sandalyenin ucuna ilişiyorsun ve başını çevirip bana bakıyorsun. Belki mutfakta bir işi bitirip geldin. Belki yazı yazmaya oturdun ama dışarıda olmak daha çekici geldi. Hayal olmaman ne güzel. Elimi uzatıp sana dokunabilirim. Uzanıp seni boynundan koklayabilirim, sıcaklığının kokusunu içime çekebilirim. Elimi elbisenden içeri sokabilirim, başımı kucağına koyabilirim. Bahçemin verdiği gibi bir özgürlük verdin bana. Varlığının sunduğu her şeyin tadını çıkartma özgürlüğü bu.

*

İnsanı bekleyen budur. Hayat akan bir sudur.

*

Seksin çağrısı geliyor, yaprakların arasında vızıldayan arılar gibi ısrarlı, kesintisiz, güçlü, istediğini almaya kararlı.

*

Bir kuşun camla çarpıştığında çıkardığı ses gibi.

*

“Yerde yatıyorsan düşemezsin.”

*

Ağaçlar yaşlarını gövdelerinin içinde saklar.

*

Ağaç tohumlarını ekiyorsun. Her biri diğerinin tıpatıp benzeri gibi. Ama topraktan değişik zamanlarda çıkıyorlar ve her birinin aldığı şekil, ulaştığı yükseklik değişik.

Beklentiler gibi - beklenildiği gibi çıkmamış.

*

Gün ışığına doyamıyorum. Karanlığa kadar bahçede oturuyorum.

*

İnsan olma durumundan bıktım. Artık başka bir şey olmak istiyorum.

*

Kırk dokuz yaşında, ne genç ne yaşlıydı.

*

Yıllar kara parayı yıkar, beyazlaştırır.

*

“Paradan başka bir şey düşünmeyen kişinin  dürüst olması mümkün değildir.”

*

Rüzgârın her buyruğunu yerine getiren başaklar, sabırlı ağaçlar, kısa ömürlü çiçekler, tutunmaya çalışan otlar.

*

Çam altı yumuşağı yerler.

*

Güneşle sırılsıklam.

*

Çiçekteki polenin arıları kendine çektiği gibi, insanlarda karşı cinsi çeken, görünmeyen, gizli bir şey var.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor