26 Aralık 2017

Ne Et yerim Ne de Ot, Benim Adım Tom Tit Tot

İnsan dünyaya gelirken yanında karanlık getirir, giderken aydınlık götürmek istiyorsa kitap okumalıdır

Ozanköy

Adaya taşınmadan önce İstanbul’daki kitaplarımı dağıtmış, yanımda bir daha okumayı düşündüğüm on beş-yirmi kitap getirmiştim.

Yeni hayatımda, okumaya daha çok vaktim olduğu için eskisinden daha çok kitap almaya devam ettim.

KKTC’de posta iyi çalışmıyor. Lefkoşa’nın Rum tarafında bir posta kutusu edindim ve Amazon’dan kitap getirtmeye başladım.

İnsan dünyaya gelirken yanında karanlık getirir, giderken aydınlık götürmek istiyorsa kitap okumalıdır

Ve eski sorun yeniden baş gösterdi.

Geçen beş-altı yıl içinde aldığım kitaplar, kitaplıktan sandıkların, sandalyelerin, merdiven basamaklarının üzerine taştı.

Şimdi, yeni baştan, elden çıkaracaklarımı derlemekle meşgulüm.

Geçen defa kitaplarımı verdikten sonra bazılarının yokluğun hissetmiş, yeniden satın almıştım.

Bu defa da aynı şey olabilir ama bu olasılık beni başlattığım kitap kıyımından vazgeçirmeyecek.

İkinci defa okumayacağım kitapların kalabalığı beni yoruyor.

Ağırlaşma, toplama zamanı var, hafifleme dağıtma zamanı var. Şimdi ikinci çağdayım.

Kindle Store’un kataloğundan ısmarlanabilecek, çoğu üç-dört dolara, altı milyona yakın kitap var.

Bir Kindle edinip elektronik ortamda kitap okuyabilirim ama yapmayacağım.

Kitabı ekranda okumakla elde tutarak okumak arasında büyük bir fark var. Bir tablonun karşısında durmakla fotoğrafına bakmak arasındaki fark gibi.

Yeni bir kitabın kapağını incelemek, kokusunu almak, elde ağırlığını hissetmek zamanın eskitemeyeceği zevklerden biridir.

Beni ben yapan şeylerin listesini yapabilsem herhalde kitapları baş sıralarında bir yerlerde koyardım.

Okumak çocukluğumdan bu güne kadar bana eşlik eden tek tutkudur sanırım.

Elime aldığım ilk çocuk kitaplarından sonra ( “Ne Et yerim Ne de Ot, Benim Adım Tom Tit Tot”) kaç kitap okumuş olabilirim?

Amerika’da üç tür okuyucu varmış:

Yılda muhtemelen 12 kitap okuyan “Ortalama Okuyucu.”  

Yılda 50 kitap iştahlı “Doymak Bilmez Okuyucu.”

Ve 80 kitaplık “Süper Okuyucu.”

Süper Okuyucu olmak için yaklaşık dört buçuk günde bir kitap bitirmek lâzım.

Yirmi beş yaşında Süper’lik mertebesine ulaşan bir okuyucunun, uzun ömürlü olması halinde, okumayı ümit edebileceği kitap sayısı 4.560-4.880 arasında imiş.

Ankara’daki Milli Kütüphane’de, geçen yılın sonunda tam 1 milyon 298 bin 952 vardı.

Dünyadaki en büyük kitaplık olan İngiliz milli kütüphanesi British Library’de, değişik dillerde 150 milyon eser var.

Bu sayılardan da anlaşılıyor ki, bir insan nasıl denizdeki bütün balıkları yiyemezse bütün kitapları da okuyamaz.

Ama deneyebilir!

Jorge Luis Borges (1899 - 1986) “Hep cennetin bir tür kütüphane olduğunu hayal ettim” demiş.

Büyük bir bahçenin içinde olmak koşuluyla, iyi fikir.

*

İnsan dünyaya gelirken yanında karanlık getirir. Giderken aydınlık götürmek istiyorsa kitap okumalıdır.

Ve hiçbir şey sayfayı çevirmek kadar kolay değildir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor