11 Ekim 2018

İstanbul'da bir cinayet

Türkiye’nin bir Suudi Arabistan, Mısır veya İran olmadığını kanıtlamak için bundan iyi fırsat bulamaz

İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdikten sonra ortadan kaybolan Cemal Kaşıkçı ile ilgili haberler doğru ise Riyad barbarlıkta çıtayı IŞİD’in bile ulaşmakta zorlanacağı bir yere yükseltti demektir.

Türk kaynaklarından sızan haberlere göre; Riyad, evlenmek için ihtiyaç duyduğu evrakı almak üzere İstanbul Başkonsolosluğu’na gelen muhalif bir gazeteciyi, Suudi Arabistan’dan özel uçaklarla yollanan bir time, konsolosluk binasında katlettirdi.

Doğru ise bu, modern çağlarda bir gazeteciye reva görülmüş en gaddarca muamele olmalı.

Suudiler, insanın havsalasının almakta zorlandığı bu cinayeti işleyerek muhtemelen, rejim karşıtlarına gözdağı vermek istemiş olabilirler.

Ancak herkesi korkutamazlar.

Cemal Kaşıkçı, araştırmacı gazetecilikte herhâlde dünyanın bir numarası olan Washington Post’a yazıyordu. Gazete bir başyazıda, olay en ufak ayrıntısına kadar aydınlanıncaya dek dinlenmemeye yemin etti.

Sözünü tutacağına emin olabilirsiniz. 

Riyad istese onu Amerika’da da öldürebilirdi, ama herhâlde en büyük destekçisi olan Washington’u kızdırmamak için Türkiye’ye gelmesini bekledi

Riyad, Kaşıkçı’nın konsoloslukta katledildiğini kabul etmiyor, ama sağ ise onu ortaya çıkarmıyor da. 

Gazetecinin konsolosluğa geldiğini, ama kısa bir süre sonra arka kapıdan ayrıldığını iddia ediyor.

Nişanlısı ön kapıda bekleyen biri neden arka kapıdan çıksın?

Erdoğan, haklı olarak, " Konsolosluk yetkilileri buradan çıktı demekle kendini kurtaramaz. Çıktıysa da görüntülerle ispat edeceksiniz. Kameralarınız var. Niye ispat etmiyorsunuz?" diye konuştu.

New York Times, bir yetkiliye atfen, Türk makamlarının elinde öldürmenin kayıtları var diye yazdı.

Kaşıkçı’nın konsolosluğa girmesinden birkaç saat sonra, pencerelerinden içerisinin görünmediği birçok araç aynı anda binadan çıkıp İstanbul trafiğine karıştı.

Kaşıkçı, sağ veya ölü, bunlardan birinin içinde olabilir mi?

Suudi Arabistan suçu konuk olduğu ülkede işleyerek Türkiye’ye de hakaret etmiş oldu.

Kaşıkçı, Suudi Arabistan’da kendini güvende hissetmediği için Amerika’ya taşınmıştı. Bir yıldan beri orada yaşıyordu. İstanbul’a bir Türk kızıyla evlenmeye gelmişti.

Riyad istese onu Amerika’da da öldürebilirdi, ama herhâlde en büyük destekçisi olan Washington’u kızdırmamak için Türkiye’ye gelmesini bekledi.

Acaba Türkiye’nin dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi olarak olayı hafife alacağını mı düşündü?

Erdoğan muhtemelen Suudi Arabistan’la zaten kötü olan ilişkileri daha da berbat etmemek için olaya ölçülü bir tepki verdi.

Yönetiminden sızan, Kaşıkçı’nın konsoloslukta öldürüldüğüne dair haberleri doğrulamadı. Açıklamasını araştırmalar sonuçlanınca yapacakmış.

Umarım sözünü tutar.

Türkiye’nin bir Suudi Arabistan, Mısır veya İran olmadığını kanıtlamak için bundan iyi fırsat bulamaz.

Türkiye’nin bir Suudi Arabistan, Mısır veya İran olmadığını kanıtlamak için bundan iyi fırsat bulamaz

Olayı karanlıkta bırakmak, suçu onaylamak eleştirilerini beraberinde getireceği için iyi bir seçenek değil.

Tersine, olay en ufak ayrıntısına kadar araştırılmalı ve açıklanmalıdır.

Kaşıkçı olayı sadece Türkiye için değil, hür dünya için de bir sınavdır. Çünkü bu olay Suudi Arabistan’ın yanına bırakılırsa basın özgürlüğü ağır bir yara alacak, gazeteci öldürmek için av mevsimi kapanmamak üzere açılmış olacak.

Kaşıkçı, gerçekten Suudiler tarafından katledilmişse büstü Başkonsolosluğun önüne dikilmeli, altına “Suudi Arabistan tarafından öldürüldü,” yazılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor