24 Mart 2016

Erdoğan, Zarrab, hain komplo, muhtarlar

Bakalım Erdoğan Zarrab konusunda muhtarlara ne söyleyecek?

Pek kalmamıştı ama, Reza Zarrab’ın ABD’de gözaltına alınması Erdoğan’ın yurt dışındaki itibarına büyük bir darbe vuracak.

Zarrab cumhuriyet tarihindeki en büyük rüşvet ve yolsuzluk olayının baş kahramanlarından biriydi. 17 Aralık 2013’te gözaltına alındı, mal varlığına el kondu.

Zarrab’la birlikte gözaltına alınan veya ismi olaya karışan 50 kişi arasında bakanlar, bakan evlatları, ünlü iş adamları, müteahhitler, bankacılar vardı.

Zarrab  suç çetesi kurmak, rüşvetle yasal olmayan para ve altın  transferi yapmak ve yasal olmayan yollardan Türk vatandaşlığı almakla suçlandı.

İddiaya göre rüşvet verdiği kişiler arasında o zamanki İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan ve o zamanki Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan da vardı.

Erdoğan ve oğlu olduğu iddia edilen iki kişi arasında geçen konuşmalar da internete düştü. Bunlardan biri, diğerine, evindeki bavul dolusu parayı sıfırlamasını söylüyordu.

En büyük yolsuzluk olayı kısa zamanda en büyük örtbas olayına dönüştü. Erdoğan rüşvet iddialarını kendine karşı düzenlenmiş bir “darbe” olarak niteledi. O güne kadar en büyük müttefiklerinden olan Fettullah Gülen ve cemaatini darbenin düzenleyicisi olmakla suçladı.

Amerikan savcılarının iddianamesi o zamanlar soruşturmayı yürüten Türk savcılar ve polisler doğru yolda olduğunu gösteriyor. Demek ki olay hain bir komplo değilmiş. Demek ki gerçekmiş  Erdoğan 15 Ocak 2014’te Türkiye’nin büyükelçilerini toplayarak onlara “gerçekleri anlatma” görevi verdi. Yürütülmekte olan yolsuzluk soruşturmalarının Türkiye’nin inanılırlığı ve dış politika hedeflerine yöneltilmiş “hain bir komplo” olduğunu anlatmalıydılar.

“Paralel yapı” adı altında hala sürmekte olan bir operasyon başlatıldı ve binlerce savcı ve polis memurunun görev yeri değiştirildi. Yargıyı yürütmenin emir kulu haline getiren yasa değişiklikleri yapıldı.

Araştırmayı başlatan savcı ve emniyet müdürlerini bir bir görevden alınırken Zarrab ve diğerleri dalgalar halinde salıverildiler. Servetleri üzerine konan tedbir kararları kaldırıldı. Yurt dışına çıkma yasakları kaldırıldı. Açılan davalar birer birer düştü.

Rüşvet skandalının patlak vermesinden üç ay sonra, 30 Mart 2014 de, mahalli seçimlerinde, AKP 2009’da aldığı oyları artırarak %43 ile birinci geldi.

Özgürlüğüne kavuşan Zarrab, 20 Nisan 2014’te verdiği bir televizyon mülakatında yaptığı altın ticaretinin Türkiye’nin dış ticaret açığını yüzde on beş oranında azalttığını söyledi

Erdoğan soruşturmalar çöpe gittikten sonra Zarrab’ı savundu. “Ülkeye katkıda bulunan” bir “yardımsever” olduğunu söyledi.

Yolsuzluk skandalından bir buçuk yıl sonra, Haziran 2015’te, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Zarrab'a mücevher sektöründe “İhracatın Şampiyonu”  ödülü verdi.

Törende Erdoğan da vardı.

Zarrab ödülünü Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin elinden aldı.

Otuz üç yaşındaki Zarrab, ABD makamları tarafından, beş yıl boyunca Amerikan bankaları aracılığıyla İran’a uygulanan ambargoyu delmekle suçlanıyor.

Amerikan savcılarının iddianamesi o zamanlar soruşturmayı yürüten Türk savcılar ve polisler doğru yolda olduğunu gösteriyor. Demek ki olay hain bir komplo değilmiş. Demek ki gerçekmiş.

Bakalım Erdoğan bu konuda muhtarlara ne söyleyecek.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor