03 Eylül 2018

Kadıköy'de yolun sonu iyi değil!

Cocu, sistem ve kadro hakkında kararını verene kadar korkarım ki bu sezon da iş işten geçecek

Kadıköy’de Fenerbahçe için her şey yolunda başlamıştı. Seyircinin büyük coşkusu takımın oyununa da yansımıştı. Ön sahada sürekli baskı, baskı sonrası oyun sürekliliği, bulunan pozisyonlar derken erken bir gol de gelmişti. Elbette böylesine sıcakta ve hele sezon başında bir de skoru bulmuşken bu baskının sürekliliği beklenemezdi ancak biraz tempo düşürülerek ayağa ve dengeli oyunla güzelce devam edilebilirdi.

İlk 25 dakika böyleyken sonra ne mi oldu? Sonrasını Cocu’dan dinleyelim:

“Rakip oyuncu biraz daha geriye gelip top almaya başladı. Kanat oyuncularının da geriye gelip top almasıyla zorlanmaya başladık. Maçın başında birlikte oynuyorduk ve iyi işler yapıyorduk. Daha sonra mesafe büyüdüğünde orta sahada çok boşluk bıraktık"

Bunlar rakibin üzerinden söyledikleri; kendi takımı üzerinden söylemediklerini de biz söyleyelim. Rakip orta sahayı tam da anlattığı gibi kompakt bir şekilde beşli oynarken Reyes tamamen savunmanın içine çekildi, bekler tam olarak oyuna giremeyince açıklardaki Valbuena ve Ayew takımdan koptu, o beşliye karşılık Eljif ve Mehmet orta sahada zayıf kaldı. Bir büyük takım, kendi sahasında maçın 40 dakikalık kısmında (25. ve 65. dakikalar arasında) orta sahayı rakibine veriyorsa ve çok geniş bir alanda 5-2-3 gibi tuhaf bir şekle bürünüyorsa bunun nedeninin iyi düşünülmesi gerekir. Cocu’nun ne olup bittiğine dair teşhisi doğruydu ama bir tedavi teşebbüsü dahi göremedik.

Oysa Cocu’nun geldiği günden beri vaat ettiği sistem tamamen bunun engellenmesi üzerine kurulu bir sistemdir. Ön libero defansın arasına sadece kademe için girer, sanki üçlü defans oynanıyormuş gibi orta sahadan kopmaz. Defans öne doğru çıkar, santra yuvarlağının hemen arkasında pozisyon alır ve oyun alanını daraltır. Bekler oyunu açar, kanatları kontrol altına alır ve açıkları oyuna sokar, yeri gelir orta sahaya yeri gelir forvete yaklaştırır. İlk 25 dakikada bütün bunlar yapılabilirken, yüksek bir tempo ile tek kale maç yapılırken, sonucunda pozisyonlar ve gol gelirken sonrasında beklerin geri çekilmesi, Reyes’in tamamen gömülmesi, açıkların ise takımdan kopması anlaşılır gibi değildi. Bu eğer bir kondüsyon sorunuysa zaten felaket demektir.

65. dakikaya kadar bunlar olurken yine de ortada bir maç oynanıyordu. Fenerbahçe iki kere öne geçmiş ve iki kere yakalanmıştı. Fenerbahçe, sadece orta sahayı geri alarak maçı çevirebilirdi ve önünde neredeyse 30 dakika vardı. Mehmet Topal- Reyes, Valbuena- Alper değişikliği ile bu mümkün olurdu. Ancak Cocu, bundan evvelki maçlarda yaptığını yine yaptı, her ne kadar dirençsiz de olsa Mehmet Ekici’yi çıkardı, orta sahayı tamamen boşalttı ve anında cezayı kestiler. Sonrasında ise takım 25 dakika boyunca doğru düzgün kanat ortaları yapabilen oyuncuları olmamasına rağmen doldur-boşalt oynadı. Ne doğru düzgün orta yapabilen vardı, ne indirilen toplara vurabilecek adam vardı. Kayseri’nin ekmeğine yağ sürdüler, dahası defalarca kontra imkânı verdiler ve sonunda da tarihin en kötü sezon başlangıcı egale edilerek üç puan bırakıldı. Önceki maçlarda kaleye gelen tek top gol oldu demiştik, bu sefer buna sığınmak da mümkün değil; Kayseri’nin özellikle son yarım saatte attığından daha fazla kaçırdığı vardı.

Şu ana dek altı resmi maç oynandı ve Cocu, sistem ve kadro hakkında kararını verene kadar korkarım ki bu sezon da iş işten geçecek. Sezon başından beri çok iyi performans gösteren Mehmet Topal’ın yerine ön libero olmayan Reyes’i tercih etmesi, daha transferler takıma girmemiş dahi olsa sürekli olarak takımda farklı tercihler yapması (önceki maçın kadrosundan altı oyuncu değişti ve bunun sadece iki tanesi yeni transferdi), orta sahada baskın oyunu kuracak tercihi bir türlü yapmaması (bekler ve açıklar bu kadar verimsizken orta sahadan bir saniye bile vazgeçemezsin) ve özellikle de her maçın son yarım saatini tamamen panik içinde heba etmesi (Benfica, Malatya ve Göztepe maçlarında da bunu yaptı) kabul edilebilir hatalar değil. Takımın bütün geçiş oyunu yükünü 18 yaşındaki Eljif’in üzerine yıkıp karambol oyunu ile skor aramayı ve bunu her maç tekrarlamayı benim aklım almıyor.

Şimdi milli maç arası başlayacak, Cocu’nun önünde karar vermesi için 15 gün var. Belki bir kamp bile düşünülebilir zira henüz hiçbir şey için geç değil ancak çok yakında geç olabilir. Daha önce de yazdığım gibi benim için önemli olan sistemdir; sisteme karar verilir, doğru oyuncularla bu sistem üzerinde ısrar edilir ve geliştirmek için gayret edilir. Koca bir hazırlık dönemi geçirmiş bir teknik direktöre zaman sistemi geliştirmek ve oyuncuların adaptasyonu için verilir, her maç yeni denemeler için zaman verilmez. Cocu, sistemine, orta sahasına ve açıklarına karar verecek, sürekli değiştirmeyecek ama olmayacak adamlardan da medet ummayacak. Bekleri kapasiteleri bu kadar düşük de olsa sürekli kanat oyunlarında var edecek, orta sahanın parçası kılacak, savunmaya çekilmelerine izin vermeyecek. Takımın ilk 25 dakikada oynayabildiği baskı oyununu (iyi bir haber arıyorsak bundan başkası yok zaten) daha geniş zamana yaymaya çalışacak. Ancak tüm bunlara rağmen görünen şu ki eğer Jailson ve Benzia’nın ikisi birden güzel bir şekilde tutmazsa bu işin sonu uzun olmayan bir vadede orta sahada rakibi bekleyen, temposuz, garantici, sözüm ona “doğru oyun” olur. Advocaat’ın başına gelen buydu, Aykut Kocaman’ın ise zaten bildiği buydu ve çözüm gene bu olacaksa o yolun sonu Avrupa Ligi’ne katılma hedefi olur ve bir koca sezon da çöp olur.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ana plana dair net sinyaller

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması

Bu takım zamanla olacak

Camia evladı meraklıları yüksek sesle homurdanmaya başlamadan doğru kararlar ve alınacak birkaç güzel sonuç her şeyi rayına koyar. Endişe etmeye gerek yok

Kurtların düellosu

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz