12 Aralık 2016

Terör lanetlenerek bitmez!

Bir patlama sonrası aklına yakınları gelmeyip başkanlık sistemi gelen insanların yanında çamur bile utanır

“Terörü sadece lanetlemekle bitseydi yıllardır lanetliyoruz. Yarın sadece çiçek bırakırlar.” Bu sözler 19 yaşındaki oğlunu kaybeden Salim Akbaş’a ait. Beşiktaş’ta yaşanan patlamadan sonra herkes terörü lanetleyen mesajlar verirken Salim Akbaş oğlundan haber almaya çalışıyordu...

Ambulanslar gelmeden yayın yasağının geldiği ülkemizde Salim Akbaş oğlunu sosyal medyadan aradı. Çaresizliği anlamak için aynısını yaşamanız gerekmez. Çünkü hepimiz aynı dakikalarda yakınlarımızdan haber almaya çalışıyorduk. Her açılan telefonda “oh” diyorduk.

Sesinin neredeyse tüm İstanbul’dan duyulduğu patlamaya ilişkin ‘terör uzmanları’ kanal kanal gezip ‘üstün’ yorumlar yaparken Berkay’ın babası ve ailesinin yüreği bedenine sığmıyordu. Yabancı kanalların hemen hepsi ölü sayısını açıklamışken ve hepimiz şehrin o kadar işlek caddesinde o kadar yüksek bir patlama sonrası sadece 20 kişinin yaralanmamış olacağını adımız gibi biliyorken saatlerce yaralı sayısının 20 kişi olduğu söylendi. Kandırıldık… Yaralılarımızın, ölülerimizin sayısının bizden gizlenmesinin güvenlikle nasıl bir alakası olabilir? Cumhurbaşkanı, Başbakan, yabancı kanallar sayesinde tüm dünya kaç yaralı olduğunu kaç ölü olduğunu biliyordu ama biz bilmiyorduk! Gerçeği gizleyerek cansız bedenleri geri getiremezsiniz!

Patlamadan dakikalar geçmeden çokbilmiş gazeteci ve siyasetçiler durumu hemen başkanlık tartışmalarına bağlatıp bu saldırının başkanlık sistemine yönelik bir saldırı olduğunu söylediler. Bizim aklımızda sadece orada kim vardı? Neler oldu? Kaç kişi yaralı? Ölen oldu mu? sorularından başka bir şey yoktu. Telefona sarılıp yakınlarımızdan haber almaya çalışıyorduk. Bir patlama sonrası aklına yakınları gelmeyip başkanlık sistemi gelen insanların yanında çamur bile utanır. Berkay’ın babası oğlunu ararken başkanlık sitemi tartışıldı. Saatlerce gerçek yaralı ve ölü sayısını öğrenemedik. Berkay’ın fotoğrafı saatlerce sosyal medyada dolaştı…

5 Haziran 2015’den bu yana bu ülkede 15’in üzerinde patlama oldu. Binlerce insan öldü, yaralandı. Hepsinde terör lanetlendi. Teslim olmayacağız dendi. Ama çok geçmeden başka bir patlama oldu.  Ve hep aynı şeyler tekrarlandı. Ölenlerin bazılarına şehit dendi bazıları solcu, demokrat veya Kürt olduğu için yok sayıldı.  Ama şiddet durmadı. Durmuyor…

Ülkede OHAL varken ve bizim el çantalarımız bile didik didik aranıyorken şehrin göbeğinde iki bomba patlıyor ve 30 kişi hayatını kaybediyorsa o halde OHAL niye var?

Berkay’ın babası oğlunun cenazesini almaya geldiği yerde uzatılan mikrofona “terör lanetlenerek bitseydi yıllardır lanetliyoruz” dedi.  Terör lanetlenerek bitmez. Terörü yaratan koşulları ortadan kaldırmadığınız sürece her an bir yerde o bombalardan biri patlayabilir. Ve her an birimiz, yakınlarımız can verebilir.

Her saldırıdan sonra teröre lanet, ölenlere baş sağlığı ve birlik beraberlik mesajları vererek bu kan gölünün sona ermeyeceğini anlamak için daha kaç canın ölmesi gerekiyor? Daha kaç kol daha kaç bacak daha kaç baş parçalanacak? Daha ne kadar öleceğiz?

Bir baba 19 yaşındaki evladını toprağa verecek! Böyle bir durumda başkanlık tartışan aklınız da sisteminiz de yerin dibine batsın!

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz