29 Nisan 2015

Şimdi şu anda…

Siz haberleri izlerken, bir kadın, bir çocuk tacize, tecavüze uğruyor, öldürülüyor…

Şimdi şu anda ben bu satırları yazarken, bir kadın yemeğin tuzu az olduğu için kocasından dayak yiyor…

Şimdi şu anda…

Bir çocuğun bedenine koca, kirli eller dokunuyor…

Şimdi şu anda…

Bir kadın zorla yatak odasına götürülüyor,  “yapma” çığlıkları arasında yatağın üzerine fırlatılıyor.

Şimdi şu anda…

Bir kadın karanlık bir sokakta hızlı adımlarla yürüyor, arkasından gelen adamdan kurtulmaya çalışıyor ama yapamayacak… Yakalanacak…

Şimdi şu anda…

Metrobüsedeki kadın arkasındaki nefesten kurtulmaya çalışıyor ama olmuyor. O nefes gittikçe sıklaşıyor, yakınlaşıyor, iğrençleşiyor…

Şimdi şu anda…

Şimdi şu anda siz akşam yemeğinizi yerken, haberleri izlerken, bebeğinizi uyutmaya çalışırken, bu yazıyı okurken… Bir kadın, bir çocuk tacize, tecavüze uğruyor, öldürülüyor…

İnanmıyor musunuz? Gelin 2015 yılın 27 Nisan’ına bir bakalım:

-  Taciz, tecavüz ve kötü muamelesiyle gündemden düşmeyen Şakran Cezaevi’nde 3 kız çocuğunun hamile oldukları gerekçesiyle hücrelerde tutulduğu, ağrıları olmasına rağmen hastaneye sevk edilmedikleri haberini aldık.

- Ankara’da bir kadın ayrılmak istediği kocası tarafından bıçaklanarak öldürüldü

- Urfa'da 16 yaşındaki lise öğrencisine cinsel istismarda bulunan 2'si öğretmen 3 kişi önce serbest bırakıldı sonra soruşturmada 'gizlilik' kararı verildi.

- Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, CnnTürk’e verdiği röportajda  “14-15 yaşında kızlar babalarından kardeşlerini doğuruyor” diyerek Türkiye’nin ensest gerçeğini anlattı.

İşte size bir günün sadece bir günün özeti. Bunlar duyduklarımız. Ya duymadıklarımız?

Bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; Erkekler Mart ayında 27 kadın ve iki bebek öldürdü; dokuz kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti; 69 kadına zorla fuhuş yaptırdı; 47 kadın ve kız çocuğunu yaraladı; 60 kadın ve kız çocuğunu taciz etti. Kadınların yüzde 18,5’i boşanmak istediği, barışmayı reddettiği ya da evlenme teklifini reddettiği için öldürüldü.

2015’in ilk üç ayında erkekler 74 kadın öldürdü; 24 kadına tecavüz etti; 100 kadına zorla fuhuş yaptırdı; 84 kadını taciz etti. Ve bu kadınların yaklaşık 50’si Özgecan Aslan’dan sonra öldürüldü… Yani? Yani değişen bir şey yok…

Değişen bir şey yok. Çünkü bu ülkede dünyaya erkek çocuğu olarak gelmek bile başlı başına bir ayrıcalık.  Erkek çocukları gözlerini açar açmaz bu ayrıcalığın içine doğuyor.  Masum olduğunu düşündüğünüz  “göster oğlum pipini amcaya” cesaretlendirmesinin sonucu, sonudur biraz da bugün yaşadığımız. Gücünü pipisinden alan çocuklar yetiştirmeye gayret ederseniz, tacizi, tecavüzü kendine hak sayan bireyler yaratırsınız. 

Değişen bir şey yok çünkü yasalar hala tacizciyi, tecavüzcüyü koruyor.

Değişen bir şey yok çünkü karısına dayak atan adam biliyor;  polis kadını onun yanında peşi sıra eve gönderecek... Kadının çığlıklarını duyan kapı komşusu, hatta annesi babası, bütün bu zulme çocukları için katlanmasını söyleyecek.

Küçük kızlara, kadınlara tecavüz eden adamlar biliyor,  mahkemeler onlar için "iyi halden", "istese karşı koyabilirdi" diyerek, istismar olmadığına, hatta kadının tecavüze gönüllü olduğuna hüküm vererek tahliye kararları verecek ya da hiç tutuklamayacak.

Erkekler kadınları dövüyor, tecavüz ediyor ve öldürüyorlar. Çünkü bedel ödemiyorlar.

Akşam eşlerini dövüp, sonra bedenlerine zorla sahip olduktan bir güzel uyku çekiyor, sabah ütülü gömleklerini giyip işe gidiyorlar. Amirleri olan kadınlara, kadın patronlarına saygıyla önlerini ilikliyorlar. İşyerindeki kadın, evdeki kadının bedenindeki morlukları asla görmüyor. Belki o da başka bir adam tarafından açılan yaralarını saklıyor. Ve kadınlar birbirlerine yaralarını asla göstermiyor, gösteremiyor.

Kocası tarafından şiddet gören yan komşumuz olan,  kadının çığlıklarını duya duya başımızı yastığa koyuyorsak, o kapıyı çalıp belki de o kapıyı kırıp kardeşimizi elinden almıyorsak ne erkek olarak ne de kadın olarak şiddetin karşısında olduğumuzu söyleyemeyiz.

Karısına şiddet uyguladığı için işten atılan bir adam var mı hiç bildiğiniz? Bir kadına şiddet uygulamak işe zamanında gelmemekten, ya da verilen işi zamanında yapmamaktan daha mı masum?

Yaşattıkları şiddetin bedeli bu adamlara ödetilmediği sürece onlar da aynı şiddeti uygulamaya devam edecek. İş arkadaşımız, komşumuz olarak hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edecekler. Biz hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ettiğimiz sürece o adam hiç bir şey olmamış gibi nazikçe selam verecek. Biz onu utandıracak bir şey söylemediğimiz sürece kendimizden utanarak yaşamaya devam edeceğiz. Öldürülen kadınların çetelesini tutacağız…

12 yaşındaki N.A. İçin verilen mahkeme kararlarına isyan etseydik, Özgecan bu kadar kolay bu kadar vahşice öldürülemeyebilirdi. Pozantı’da tacize tecavüze uğrayan çocuklar için ortalığı ayağa kaldırsaydık, Şakran Cezaevi’nde bu vahşet yaşanmayabilirdi. O gardiyanlar bizim aramızda dolaşmaya devam ediyor. Akşam evlerimize misafirliğe geliyor. Bizim çocuklarımızın başını okşuyor. Şimdi şu anda…

Eşine, kızına şiddet uygulayan adamlara her sabah selam vermeye “aman bize ne” demeye devam ettiğimiz sürece Özgecan’ın katledildiği o minibüsün içinde olmaya, o minibüste kalmaya devam edeceğiz. Biz sustukça o cesaret alacak… Sustukça erkeğin zevkinin, ‘sevgisi’nin, öfkesinin kurbanı olan ölü ya da tecavüze uğramış kadınlar yaratacağız. Hep birlikte…

Şimdi aramızdan en masumumuzu seçelim… Şimdi şu anda…

@leylaalp

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz