19 Kasım 2016

Rızamız yok, tecavüzü meşrulaştırmanıza izin vermeyeceğiz!

Kediye, köpeğe veya eşeğe tecavüz edenleri de onlarla mı evlendireceksiniz?

Bu ülkede olmaz dediğiniz her şey olur diyoruz ya gerçekten de oluyor.  Bir gün önce bir AKP’li erkek vekil cinsel istismar suçu işleyenlerin istismar ettiği kişiyle evlenmesi durumunda ceza almamasını öngören bir kanun teklifini Meclis Genel Kurulu’na sundu. 

AKP’nin Meclis'te 34 kadın vekili var. Ama bu önerge AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ve bazı milletvekilleri tarafından verildi. Aralarında kadın var mı bilmiyorum. Ama olmamasını diliyorum. Çünkü hangi siyasi görüşten olursa olsun bir kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi halinde tecavüzcüyü hapisten kurtaracak olan bir öneriyi verecek bir kara vicdana sahip olacağına inanmak istemiyorum. İnanamıyorum.

Ortalık karışınca araya Adalet Bakanı girdi ve bunun tecavüzcüye cezasızlık getiren bir öneri olmadığını ısrarla savundu. Neydi Adalet Bakanı’nın söylediği? “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda, mağdur ile failin evlenmesi durumunda fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine imkan veren düzenleme …" Yani ortada zorlama yok, şiddet kullanma yok ama cinsel istismar var. Önergedeki tanımlamada bile “mağdur ile fail” olduğuna göre, mağdur ve failin olduğu yerde nasıl oluyor da şiddet olmaz? Bir insana yapılan cinsel istismarın kendisi zaten şiddetin kendisidir.

 Adalet Bakanı bize bir insana zor kullanmadan, tehdit etmeden nasıl cinsel istismar ediliyor hele bir anlatsın diye düşünür ve sakinleşmeye çalışırken araya Başbakan girdi. Ve dedi ki: “Olay şudur. Yaşı tutmayan, erken yaşta evlenenler var. Bilmiyorlar yasaları, dolayısıyla çocukları oluyor. Baba hapse giriyor. Çocuklar anasıyla yalnız başına kalıyor. Bu şekilde 3 bin aile olduğu tespit edildi. Bir seferliğine bu mağduriyetin giderilmesine yönelik bir çalışmadır.“ Yanlış anlamadıysam 3 bin kişi cinsel istismar nedeniyle cezaevinde. Sadece haber yaptığı için, siyaset yaptığı için ya da avukatlık yaptığı için hapse atılan gazeteciler, yazarlar, avukatlar, siyasetçiler Başbakan’a göre mağdur değil ama bir insana tecavüz ettikleri için cezaevinde olanlar mağdur! 

Özetle Adalet Bakanı, Başbakan’a göre durum şöyle: Bu ülkede yasaları bilmeden birine tecavüz edebilir sonrasında “namus temizlensin” diye evlenebilir bu tecavüzden pardon bu ‘kutsal evlilikten" dolayı çocuğunuz olabilir. Ve bu suç olmamalıdır.

İlkokul seviyesinde bir çocuk bile bu ülkede yasalar olduğunu ve uyulması gerektiğini bilir. Mesela birinin kafasını gözünü kırıp “bunun suç olduğunu bilmiyordum” diyemezsiniz. Birinin evine girip eşyalarını kullanıp size lazım olanları da alıp gider ve “suç olduğundan haberim yoktu“ diyemezsiniz. Birine şiddet kullanmanın, öldürmenin suç olduğunu bildiğiniz kadar birini istismar etmenin suç olduğunu da bilirsiniz, bilmeniz gerekir. Yasalar sizin bilmiyor olabileceğiniz üzerinden uygulanmaz.

Evet bu ülkede mağduriyetler var. Bu ülkede hemen her gün bir çocuk, kadın ya da hayvan tecavüze uğruyor. Tecavüzcü ben bunun suç olduğunu bilmiyordum deyince sorun ortadan kalkacak mı? Cebir ya da hileye gelince; geçtiğimiz günlerde tecavüze uğrayan bir kedi öldü. Kediye, köpeğe veya eşeğe tecavüz edenleri de onlarla mı evlendireceksiniz?

Tecavüze ya da istismara uğrayan kadın ya da çocukların tecavüzcüsüyle evlendirildikleri doğrudur. Ama kabul edilebilir değildir. Ailelerin “namus temizlensin” diye ya da tecavüzcü yüklü para veriyor diye evlatlarını kurban etmesine hayat boyu bir karanlık yaşamasına devlet ortak olamaz! Olursa tacize, tecavüze ortak olur.

Tecavüzcüyle evlenmeyi "mağduriyeti gidermek" olarak gören savunan vekiller, bakanlar olduğu sürece ülkede adalet beklemeyi uzun süreliğine bırakmak gerekiyor. 

Hiçbir kadın ya da çocuk kendinse tecavüz eden biriyle isteyerek evlenmez. Evlenmek zorunda bırakılır.  Ailesi ya korkar ya da dile düşmekten çekinir. Başından atmak ister. Mahkeme kapılarında sonu gelmeyecek bir adalet savaşıyla (ki genellikle sonunda bir şey çıkmaz) uğraşmak istemez. 13 yaşında 26 kişinin tecavüz ettiği çocuğa “göster bakalım ne yaptılar?” diye soran mahkemeler var bu ülkede. Karakola giden kadına “orada ne işin vardı?” diyen polisler var.

Vekiller mecliste bu önergeyi tartışırken bu ülkede en az üç kadın şiddete uğradı. Erkek sınıf arkadaşıyla yan yana oturduğu için öğretmenleri tarafından tehdit edip intihar eden 12. Sınıf öğrencisi Mihriban Şimşek son nefesini verdi. Bir kadın ve annesi eski kocası tarafından öldürüldü. Bir kedi tecavüze uğradığı için öldü. Ve daha niceleri…

İktidar biz kadınların kaç çocuk yapacağına, kürtaj olup olmayacağına, hangi okula gideceğine, nerede çalışacağına, okulda kimin yanında oturacağına karışacağına başta kendi şiddeti olmak üzere erkek şiddetine son vermek için neler yapması gerektiğini tartışsın. Bizi kimlerle evlendireceğini düşünmek yerine tecavüzü nasıl engelleyecek yasalar çıkarsın. ‘Rızası var’ diyen mahkeme heyetlerine ”siz ne yapıyorsunuz” desin. “Şikayetçi olursan başın ağrır” diyen polislere hesap sorsun.

Bizim rızamız yok arkadaş! Kardeşlerimizin, kız kardeşlerimizin, çocuklarımızın herhangi bir yer veya zamanda tecavüze uğrayıp bunun aklanmasını, meşrulaştırılmasını kabul etmeyeceğiz!

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz