13 Kasım 2014

O tweet sana değil

Hrant için “Ermeni”, Uğur için “Kürt” diyor ve katilleri savunuyorsan o tweet sana değil.

Eski ya da yeni sevgiliye kızgınlığın, arkadaşa kırgınlığın sosyal medyada laf sokmak suretiyle giderilmesi neredeyse gelenekselleşti. Önce facebook sonra twetter hayatınıza girdi gireli özellikle kızgınlığımızı, kırgınlığımızı rahatça ifade edebilir olduk. Akıllı telefonlar sağ olsun her şey parmaklarımızın ucunda… Uzun ya da kısa hayal kırıklıkları, hayat kırgınlıklarının, bir anlık öfkenin sonucu olan bazen sitemkar, bazen isyankar tweetler “o okunsun” diye yazılır. “Okusun da benim kadar acısın kalbi dersiniz” mesela. “O okusun da ne kadar sinirli olduğumu anlasın, kırıldığımı, incindiğimi” … İşin dramatik yanı da tam da budur. O okusun diye yazdıklarınızı bir o okumaz. Okusa bile anlamaz. Anlasa bile senin gibi yaşamaz. Okuyacak olsa o kalp kırılmaz çünkü. Yaşananı anlamayandan yazılanı anlamasını beklemek de ayrı bir çaresizliktir. Ama insan yine de dener. Umut...

Bir de her yazılan tweeti kendi üstüne alınanlar vardır. Her tweet onlar mutlaka bir yanıt versin daha doğrusu itiraz etsin diye yazıldığını düşünmek gibi bir yanlış anlamaları vardır. Yazdığınızı beğenmez size ayar vermeye çalışırlar.  En çok kullandıkları argüman sizi “tarafsız” olmamakla suçlamaktır. Sizden tarafsız olmanızı beklerken güçlü tarafta olmaktan bir an bile çekinmezler.

Oysa tarafsızlık diye bir şey yoktur. Çünkü hayat bir futbol maçı değildir. Sizin de içinde olduğunuz, oyuncusu olduğunuz sonuçlarından etkilendiğiniz, etkilenenleri gördüğünüz, bedel ödediğiniz ya da bedel ödeyenleri gördüğünüz, şahit olduğunuz bir şeydir.

Örneğin 15 yaşında bir çocuğun 16 kilo gömüldüğü bir ülkede ‘tarafsız’ olamazsınız. 301 madencinin bir gecede öldürüldüğü bir yerde ‘tarafsız’ kalınmaz. 34 kişinin üzerine bombalar yağdırılırken ‘tarafsız’ oturulmaz. Susulmaz… Ve bu tarafsız olmak değil en alasından taraf olmaktır.

Sizden şiddetle ‘tarafsız’ olmanızı isteyen bu insanlar sürekli size ayar vermeye çalışır siz o ayarı  almazsanız, küfür, hakaret artık gelişine vurmaya, saldırmaya devam ederler. Bu tiplerin linç girişimine hemen her gün tanık oluruz.

Halbuki bizim yazdığımız mesajlar, yazılar, tweetler onlar için değildir. Biz onlar okusun diye yazmayız. Bizim o vicdansızlığı, o insafsızlığı anlamamız mümkün değil.

Yazdığımız her tweete, mesaja hakaretle karşılık veren, bana, bize ayar vermeye çalışan insan; buradan sana diyorum ki o tweetler sana değil…

15 yaşındaydı Berkin vurulduğunda sen  “elinde sapan vardı” diyorsan o tweet sana değil. Berkin’in annesinin meydanlarda yuhalatılmasını alkışlıyorsan o tweet sana değil.

Döve döve öldürülen Ali İsmail için “orada ne işi vardı” diyorsan o tweet sana değil.

Hrant için “Ermeni”, Uğur için “Kürt” diyor ve katilleri savunuyorsan o tweet sana değil.

301 madenci yerin yedi kat dibinde can verirken “buna politika karıştırma” diyorsan o tweet sana değil.

18 işçinin günlerce yerin altından çıkarılamadığı yerde sen “devlete laf söyleyemezsin” diye çemkiriyorsan o tweet sana değil.

Öldürülen kadınlar için, tecavüze uğrayan çocuklar için “vardır bir suçu” diyorsan o tweet sana değil…

Hakkını arayan emekçilerin, parasız eğitim isteyen öğrencilerin sokaklarda sürüklenip coplanmasına ses çıkarmıyor ve buna ‘makul’ bir gerekçe buluyorsan o twet sana değil.

Cennet için savaştığını söyleyen IŞİD tam 60 gündür Kobane’yi cehenneme çeviriyor. Açlıktan ölen çocuklara, tecavüz edilen kadınlara ‘Kürt’ oldukları için “oh oluyor” deyip bu yüzden IŞİD’e sempati bekliyorsan o tweet sana değil.

Mahpushanelerde 600’ün üzerinde hasta mahpus var, yaşam şansları her geçen gün azalıyor. “Bana ne ölsünler” diyorsan o tweet sana değil…

Biz size yazmıyoruz. Çünkü biz hep yenilen takımın taraftarıyız. Bu yüzden seninle olmayı, senin yanında durmayı beklemiyoruz. Açlıktan ölen çocuk, mahpustaki hasta, bombalanan genç bedenlerin yanındayız. Biz başından vurulan Berkin’in, döve öldürülen Ali İsmail’in, evladının kemiklerini arayan Cumartesi analarının yanındayız. Biz sana yazmıyoruz.  Ezenin olduğu her yerde ezilenin yanındayız, öldürenin olduğu yerde ölenin yanındayız. Bizim tarafımız hep bellidir.  Güce, cüzdana, bugünden yarına değişmez.  Kısaca bizim seninle düğünde ya da cenazede yan yana durma ihtimalimiz yoktur. Ve bu da bizden değil senden ötürüdür bilesin.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz