12 Mayıs 2017

Bu dünyayı rezil bir yer haline getirmelerine izin vermeyeceğiz!

Çünkü; bu ülke ve bu dünya bizi öldürmek isteyenlerin değil bizim ülkemiz, bizim dünyamız!

  • Okmeydanı Cemevi bahçesinde cenaze bekleyen Uğur Kurt’u ateş edip öldüren polis Sezgin Korkmaz’a, 12 bin lira para cezası verildi. Uğur Kurt’u ateş edip öldüren polis Sezgin Korkmaz, kendisine verilen 12 bin lira para cezasını fazla bulup itiraz etti.
     
  • Şırnak Silopi’de gece zırhlı polis panzeri bir eve çarptı. İki çocuk uykusunda öldürüldü.
     
  • Ragıp Zarakolu ile Ayşenur Zarakolu’nun kurduğu, 40 yıldır yayıncılık yapan Belge Yayınları polis tarafından basıldı. Polis, 2 bin kitaba el koydu.
     
  • Batman’da iki çocuk evde uyudukları sırada korucu tarafından silahla vuruldu.
     
  • Nisan ayında 30 kadın öldürüldü, 33 çocuğun cinsel istismara uğradı.
     
  • Diyarbakır’ın iki ilçesinin 16 köyünde, Bingöl’ün bir ilçesinin 19 köyünde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
     
  • Kadir Topbaş’ın damadı “uyku apnesi” teşhisi ile tahliye edildi, Tekirdağ Cezaevi doktoru ateşi 40 dereceye çıkan kalp hastası Bülent Özdemir için “soğuk suyun altına girsin” dedi.
     
  • 162 gazeteci hapiste…
     
  • Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "KHK'larla kişi hak ve özgürlüklerine, amaç dışında herhangi bir sınırlama getirilmemiştir" dedi.
     
  • Kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 65. Gününe girdi.Bu pazar Anneler günü… Binlerce annenin evladı ölü, hapiste ve kayıp…

Yukarıda yazdıklarım son on beş gün içinde yaşananların sadece birkaçı… Hepsi kepazelik. Hepsi rezillik. İnsan emeğinin, onurunun, sağlığının hiç sayıldığı adaletten, haktan, hukuktan bir haber günler yaşıyoruz.

 “Bu kadar da olmaz” dediğimiz her şeyi yaşıyoruz. Bu kadar da olmaz dediğimiz her şey oluyor. Bazılarımız bu durumu suskunlukla, bazılarımız ilgisizlikle izliyor, bazılarımız umutsuzlukla izliyor.

“Bunlara şaşırıyor muyuz?” Diyor bazılarımız. Bazılarımız bunların yaşandığını bile bilmiyor.

Bazılarımız bunlara alıştı, alışıyor. Ve bütün bunlardan azade kendi dünyasında bir yerlerde duymadan, görmeden yaşıyor, yaşadığını sanıyor.

Kötülüğe, zorluğa, zorbalığa, zalimliğe bize karşı olmadığı zaman ses çıkarmamakla, görmezden gelmekle iyi olmayız. İyi insan kalamayız. Çocuklarınıza anlatacağınız ya da gece yattığınızda yastık yaptığınızda vicdanınıza vereceğiniz cevap en büyük ve en kabarık hesaptır.

İki çocuk uykusunda öldürüldü. İki insan açlık grevinde.

“Bizimle ne ilgisi var canım” deyip rahat rahat uyuyamayız.

“Yapmasınlar canım açlık grevi” deyip lokmaları ağzımıza rahatça atamayız…

Ne suskunluğa, ne ilgisizliğe ne de umutsuzluğa hakkımız ve vaktimiz yok. Çünkü; bu ülke ve bu dünya bizi öldürmek isteyenlerin değil bizim ülkemiz, bizim dünyamız!

Madenlerinde biz öldük…

Kömürün tozunda, demirin hasında bizim terimiz var.

Fabrikaların bacalarını tüttüren biziz.

Motorları çalıştıran bizim ellerimiz.

Topraksa bizim terimiz, vatansa bizim kanımız var…

Bu ülke ve bu dünya bizim…

Cennet ise bizim cennetimiz, cehennem ise cennet haline getirecek olan yine ve hala biziz…

Gidecek başka bir yerimiz bırakacak başka bir mirasımız yok!

Bu dünyayı rezil bir hale getirmelerine izin vermeyeceğiz… 

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz