25 Kasım 2017

Vay vay vay! Trump söz vermiş, artık YPG'ye silah yok demiş...

Kanallarda, manşetlerde basılan havalar gerçeği yansıtmıyor

Vay vay vay!
Haber kanallarında bir telaş bir telaş.
Trump söz vermiş de, YPG'ye artık silah yok demiş de...
Erdoğan'ın Trump'la telefon görüşmesinin bir fotoğrafı da manşetlerde.
Erdoğan masasında oturuyor.
Çevresinde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, MİT Müsteşarı Fidan, Saray sözcüsü Kalın, danışmanlar...
Dosyalar açılmış...
Herkes pür dikkat...
Düşünceli yüz ifadeleri...
Notlar alınıyor.
Ve Çavuşoğlu açıklıyor:
"Trump söz verdi, YPG'ye silah yok!"
Haber kanallarında bayram havası...
Ama Washington'dan, Beyaz Saray'dan gelen açıklama ise bizdeki bayram havasını pek öyle doğrulamıyor. Kuru, üstü kapalı bir açıklama.
Haber kanallarında değerlendirme yapmaya çalışan bazı uzmanlara kulak veriyorum.
Kendilerini ne kadar zorlasalar, bazı gerçeklerin üstünü örtemiyorlar:
Bugüne kadar YPG'ye giden TIR'lar dolusu Amerikan silahları ne olacak?
Amerika, PYD-YPG'ye desteğini tamamen kesebilir mi?
Onları Rusya'ya bırakabilir mi?
Ya da Trump, Erdoğan'ın ağzına bir parmak bal çaldıktan sonra yine perde arkasında, sahada bildiğini okumaya devam eder mi?
Saray medyasında böyle sorulara pek rastlanmadığı gibi, Amerikan ve İngiliz basınındaki bazı haberlere de yer verilmiyor.
Bu haberlerden biri Washington Post'ta:
"ABD Suriye'nin kuzeyinde yeni bir yerel yönetim kurmayı planlıyor."
Habere göre Amerika, IŞİD tamamen bitse de Suriye’de kalmaya devam edecek.
Amerika'nın bu kez İran’a karşı mücadelede, Suriye’nin kuzeyinde Esad yönetiminden bağımsız bir yerel bir yönetim kurmasının öngörüldüğü Washington Post'un haberinde var.
Bir başka ilginç iddia, London Times'da.
Gazetenin Soçi Zirvesi'ne ilişkin başyazısında şu cümle dikkati çekiyor:
“Erdoğan, Türk ordusunun Şam yönetimine danışmadan Suriye’de Kürt güçlere saldırmayacağı yolunda söz verdi."
Erdoğan açısından bir başka netameli konuyla ilgili haberler de iç açıcı değil.
Erdoğan, PYD-YPG'nin yine Soçi'de düzenlenecek Suriye Diyalog Kongresi'ne katılmasına baştan beri karşı çıkıyor.
Ama Putin'i bugüne kadar ikna edebilmiş değil. Erdoğan'ın Soçi'de konuya ilişkin koyduğu muhalefet şerhi Moskova'da kabul görmedi.

Bazı uzmanlara kulak veriyorum.
Kendilerini ne kadar zorlasalar, bazı gerçeklerin üstünü örtemiyorlar.

Putin'in sözcüsü, Esad yönetimiyle muhalif grupları bir araya getirmeyi hedefleyen kongrenin yakında toplanacağını, Türkiye'nin çekincelerini bildiklerini, ama bunun atılacak adımlara engel oluşturmadığını söyledi.
Eş zamanlı olarak PYD'den de şöyle bir açıklama geldi:
Suriye Uluslararası Diyalog Kongresi’ne Moskova tarafından davet edildik ve bu daveti kabul ettik!
Kim bilir kaçıncı defa yazıyorum.      

1. Turgut Özal 1990'ların başında, "Herkes konuşuyor, Türkiye neden konuşmasın" deyip, Iraklı Kürt liderler Talabani ve Barzani'yi   Ankara'ya davet etmiş, Iraklı Kürtlerle diyalog kapısını açmış, bir büyük yanlışa son vermişti.

2. Kuzey Irak'ta bir zamanlar yapılan yanlış şimdi Kuzey Suriye'de tekrarlanıyor. Suriye   Kürtleriyle diyalog kapısı kapalı. Bir zamanlar böyle değildi. PYD Başkanı Salih Müslim Ankara'ya gelir giderdi.

3. Iraklı Kürt liderlerle ilişkiler normalleştirildikten sonra, Suriyeli Kürtlerle diyalog kapısı da açıkken, Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde de çözüm süreci işliyordu.

Uzun lafın kısası:
Barış ve istikrar bu üç noktadan geçiyor. Bir gün yine buraya gelinecek. Manşetlerde hava basmak yerine, bu yolu kısaltmak elimizde!  

 

 

 

      

      

      

 

 

      

      

      

        

        

      

      

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

HASO!

Günaydın oğlum, bugün 80 oldun! Unutma, yaşamak güzel şey...

Erivan'da, Hrant'la Baş Başa...

Hrant Dink, "Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim," demişti

Kissinger için bir yazı...

100 yaşında hayata veda eden Amerikan Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger için kolay yazı, zor yazı...