25 Mart 2016

Tarih kanamaya devam ediyor!

Yoksa dünya bir kez daha ‘cehennem çukuru’na mı yuvarlanacak?..

Tarih yaşamaya ve kanamaya devam ediyor! (*)
Öyle değil mi?
Tarihin yine kanla yazıldığı bir zaman dilimindeyiz.
Nereye başımızı çevirsek gözyaşı var, acı var. 
Evet, tarih ne yazık ki kanamaya devam ediyor.
Yıllar yılı ileriye hep iyimserlikle bakmıştım.
Tarihin tüm güçlüklere rağmen iyiye, güzele doğru aktığını savunmuştum.
İnandığım değerlerin, demokrasinin, hukukun, insan hakları ve özgürlüklerin, kadın-erkek eşitliğinin, dayanışmanın ağır basacağı bir devlet ve toplum düzeninin kurulmakta olduğu bir dünyaya inanıyordum.
Türkiye’nin de bütün olumsuzluklara, iniş çıkışlara rağmen böyle bir dünyanın parçası olabileceği görüşündeydim.

Türkiye ‘Avrupa değerleri’ne sırtını dönüyor. AB’nin barış projesi çatırdıyor...

 

Nereye başımızı çevirsek gözyaşı var, acı var.  Evet, tarih ne yazık ki kanamaya devam ediyor

Bu açıdan Avrupa Birliği umut ışığıydı benim gözümde.
AB, İkinci Dünya Savaşı sonrası tarihin en büyük barış projesi olarak sahneye çıkmıştı.
İnsanlığın başına çok büyük belalar sarmış olan milliyetçiliği aşmak ve ulus-üstü yapılar kurmak için çıkmıştı tarih sahnesine.
Türkiye de başından itibaren temelinde demokrasi ve hukukun üstünlüğü yatan bu ‘yapı’nın, AB’nin bir parçası olmak istedi.
Bunun için bir ara benim de heyecanla desteklediğim doğru adımlar da atıldı Ankara’da...
Şimdi bakıyorum.
Gelişmeler artık umut verici değil.
Türkiye ‘Avrupa değerleri’ne sırtını dönüyor.
AB’nin barış projesi çatırdıyor.
Bütünleşme sürecinden dağılma sürecine geçiyor Avrupa.
Britanya’nın AB’den çıkışı kapıda; ülke haziran ayında son derece kritik bir referanduma hazırlanıyor.
Mülteci krizi, Avrupa’yı Avrupa yapan değerlere, barış düşüncesine büyük darbeler indiriyor.
Yaşlı kıtada  milliyetçilik yeniden başkaldırmış durumda.
Almanya’da, Fransa’da, Hollanda’da, Macaristan’da, Avusturya’da, hatta İsveç’te yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam düşmanlığı, faşizm siyasal ve toplumsal alanda demokrasiye karşı güç kazanıyor.
Amerikan demokrasisi’nin durumu da parlak değil.
Orada da Trump, Alman Der Spiegel dergisinin dünyanın en tehlikeli adamı ilan ettiği siyaset adamı korkutucu biçimde yükseliyor.
Irkçı...
Yabancı düşmanı...
İslam düşmanı...
Faşist...
Ve bir yalancı...
Böyle bir siyasetçinin ABD Başkanı olarak Beyaz Saray’a yerleştiğini düşünebiliyor musunuz?
Böyle bir Amerikan Başkanı’yla dünyanın hâllerini gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?

8 Kasım 2016'da ABD'de yapılacak 58. başkanlık seçimlerinde yabancı düşmanı ırkçı söylemleriyle tartışma yaratan iş adamı Donald Trump Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olmak yolunda önemli bir mesafe kaydetti (İllüstrasyon: redstate.com)

 

Türkiye ‘Avrupa değerleri’ne sırtını dönüyor. AB projesi çatırdıyor... ‘Amerikan demokrasisi’nin durumu da parlak değil... Doğu da despotların pençesinde... 

Başkan Bush’la Irak Savaşı ve sonrasının sonuçları bugün hâlâ gözyaşıyla yaşanıyor.
Irak bölündü.
Suriye bölünmekte.
Libya bölünüyor.
IŞİD sahnede.
Yalnız bölgemiz değil, bütün dünya kana boğuluyor.
Amerika, Trump gibi Bush’un bin beteri bir başkanla tarihi bugünkünde çok daha fena kanatabilir.
Dünyayı bekleyen ürkütücü bir ihtimal de bu, Trump...
Batı böyle de Doğu farklı mı?
Rusya’sıyla, Çin’iyle, Putinizm’iyle Doğu da despotların pençesinde...
Her şeyin ve her yerin üzerinde terörizm hayaleti dolaşıyor.
Dünya neresinden tutacak kanamakta olan bu tarihin?..
Yoksa dünya önce bir kez daha ‘cehennem çukuru’na mı yuvarlanacak, İkinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi?..
İnsanlar önce birbirlerini boğazladıktan sonra, birbirlerini tüketemeyeceklerini, tüm farklılıklarıyla bir arada yaşamaktan başka çareleri olmadığını bir kez daha anladıktan sonra mı barış ve demokrasi çatısı altında yaşamanın yollarında yeniden yürümeye başlayacaklar?
Bilemiyorum.
Gidiş kötü.
Barış gözükmüyor ufukta.
Anlaşılan, bir süre daha tarih kanla yaşanacak.
Yazık!



* Christopher De Bellaigne; İsyan Toprakları, Türkiye’nin Unutulmuş Halkları Arasında; İletişim Yayınları, sayfa 76.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor