01 Eylül 2018

Kökü dışarıda edebiyatından dış düşman edebiyatına...

Siyasal normalleşmenin önünü tıkayana gelince Başkan Erdoğan...

Eskiden kökü dışarda edebiyatı vardı. Bugün de dış düşman edebiyatı var. Derler ki:

Türkiye'nin güçlenmesini
istemeyen dış güçler var, bize
ekonomik savaş açtılar; bu bir
'
ekonomik terör'dür; dolardaki
zıplamanın ekonomik temeli
yoktur!

Böyle diyorlar ama yersen...
İnandırıcılığı yok.
Doların alıp başını gitmesinde asıl rolü bozuk ekonomik temel oynuyor. Dolar, Başkan Trump'ın iki tweeti nedeniyle kanatlanmıyor.
Dolar, ekonomide bugüne kadar biriken yanlışlardan dolayı bizim Lira'yı pula çevirmeyi sürdürüyor.
Eğer ekonomik dengeler yerli yerinde olsaydı, ekonomi kaç yıldır rayında gitseydi, bugün dolar makul seviyede olurdu.
Ama sen hata üstüne hata yaptın.
Hem ekonomide hem siyasette dengeleri bozdun.
Eski zamanlarda olduğu gibi, çözüm değil sorun biriktiren bir ülke haline getirdin Türkiye'yi.
Hiç laf dinlemedin.
Piyasayla inatlaştın.     
Sorunlar böyle derinleşti.
Tekrar ediyorum:
Ekonomide ciddi sorunlar olmasaydı, Trump'ın tweetleri vız gelir tırıs giderdi.
Sorun varsa, yanlışta diretiyorsan, evet, işte o zaman dış güçler soruna parmak sokar ve yumuşak karnınla oynamaya koyulur.
Ekonominin, iş dünyasının, akademiyanın aklı başında insanları sana kaç yıldır söyleyip durdular:

Yanlış yoldasın, piyasayla
inatlaşma!
Merkez Bankası'nı bağımsız kıl!
Faiz düşmanlığı, ideolojik faiz takıntısı çok tehlikelidir.
Faizi düşürmeyen Merkez Bankası
Başkanlarını hain ilan etme.
Merkez Bankası'nın basiretli
tüccar gibi davranmasına rıza göster.
Daha çok yatırım için daha iyi
yargı düzeni isteyen TÜSİAD
Başkanları için vatan haini deme.

Seni sürekli uyardılar.
Ama kulak asmadın

Seni sürekli uyardılar.
Ama kulak asmadın.
2009 öncesi dışarıdan sıcak para, sermaye, Türkiye doğru yolda olduğu için gelmişti. 2009 sonrası da, dışarıda zaten bol para olduğu için geldi.
Sen bu parayı har vurup harman savurdun, ekonominin gereğini takmadın.
Gerçek tasarrufa, mali disipline kulak asmadın.
Enflasyonla mücadeleyi ciddiye almadın.
Şirketler bol kepçe borçlandı durdu.
Bu musluklar yarın kısılmaya başlarsa ne olur sorusu, fazla umursanmadı.
Bu arada aklı başında insanlar  uyarılarını eksik etmediler:

Kural ve kurumları yerle bir etme.
Yargıyı hiçe sayma.
Mülkiyet kaygısı gitgide büyüyor.
İnsanlarda, "Bu gidişle benim
malıma mülküme, banka
hesabıma el koyarlar" tedirginliği artıyor.
Yargıya saygı göster!
Amerika'sıyla, Avrupa'sıyla, yedi
düvelle kavgayı bırak.
Bütün bunların yarattığı siyasal
belirsizlik, ekonomiyi normal
yörüngesinden çıkarıyor.
Böyle giderse, kural
ve kurumların yerini tek adamlık
almaya devam ederse, yarın öbür
gün ekonomide en doğru
kararları bile alsan para etmez,
sorun derinleşir, kriz çöküşe gider.
Sorunun temelinde dış güçler
yatmıyor, tek adamlığın başına
buyrukluğu, ekonomi ve
piyasanın mantığıyla aptalça
inatlaşması yatıyor.

Bu açılardan Daron Acemoğlu'un şu satırlarını okumanda yarar var.

Bugün geri dönüşü olmayan bir yolda Türkiye.
Kriz derinleşecek

Özgür basının önünün açılması...
Barış aktivisti Osman Kavala gibi
siyasi tutukluların serbest
bırakılması...
Merkez Bankası ve mahkemeler
gibi kamu kurumlarının
bağımsızlığının garanti edilmesi...
Hükümetin satın alma
harcamaları üzerindeki kontrolün
yeniden aktif hale getirilmesi...
Ve hem yabancı hem de yerli
yatırımcıların güvenini
yeniden kuracak basit önlemler
almak, önemli adımlar olacaktır.
Ancak çözümün basitliği, sahte bir
umut oluşmasına sebebiyet
vermemeli.
2000’li yılların başındaki siyasal
reformları mümkün kılan koşullar
şu anda yok.
Türkiye, anayasasını daha
otoriter bir yönde değiştirdi ve
muhalefet de Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ı reformist
bir dönüşe zorlayacak konumda
değil.
Mahkemeler ve medya, hükümetin
gücüne karşı kontrol görevi
sağlamaları konusunda kısıtlandı.
Aradan geçen zamanda toplum
daha Batı karşıtı bir konum aldı.
Bu, kısmen AB uyum sürecinin
çökmesi ve aynı zamanda Türk
medyasındaki yaygın propagandadan
kaynaklandı.
300’den fazla kişinin ölümüne yol
açan Temmuz 2016’deki darbe
girişimi de toplumun ruhunu
yaraladı ve ülkedeki kutuplaşmayı
derinleştirdi.

Bütün bu uyarılar yeni değil.
Son bir kaç yıldır yapılıyor.
Ama fayda etmedi.
Bugün geri dönüşü olmayan bir yolda Türkiye.
Kriz derinleşecek.
Siyasal normalleşme olmadan ekonomik normalleşme kapımızı çalmayacak.
Siyasal normalleşmenin önünü tıkayan ise Başkan Erdoğan'dan başkası değil.


Daron Acemoğlu'nun yazısının çevirisi için tıklayın. 
Yazının Bloomberg'de çıkan hali için tıklayın.

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor