08 Şubat 2017

Eyy üniversite, aklının tutsak alınmasına izin verme!

Üniversite, 'tutsak akıl'ların değil, 'özgür akıl'ların mekânıdır!

Üniversitelerden 330 akademisyen daha atıldı; 115'i "Suça ortak olmayacağız" bildirisine imza koyanlar, Barış Akademisyenleri...
Saray iktidarı 15 Temmuz'dan beri üniversitelerdeki temizlik harekâtını derinleştiriyor..
Barış diyeni atıyor.
Kendisi gibi düşünmeyeni atıyor.
Özgürlük isteyeni atıyor.
Farklı sesten nefret ediyor.
Muhalif düşünceden nefret ediyor.
'Eleştirel düşünce'den nefret ediyor.
'Özgür akıl'dan nefret ediyor.
Sadece medrese kafası görmek istiyor.
Bunun için akılları tutsak almak istiyor.
Bunun için özgürlüğü kazıyor üniversiteden.
Bunun için üniversite fikrini yerle bir ediyor.
Bir başka deyişle:
Saray iktidarı, her türlü fikrin kuşlar gibi özgürce uçuştuğu üniversite değil, tam tersine her şeyin tek tip olduğu kışla düzeni istiyor.
İsyan ediyorum buna.
Protesto ediyorum akademiyaya dönük bu baskıyı...
Ve soruyorum:
Akademisyenler, kendi özgürlüklerine sahip çıkmayacaklar mı?
Akademisyenler, üniversite fikrini yerle bir eden uygulamalara karşı seslerini yükseltmeyecekler mi?
Akademisyenler, üniversiteden atılan arkadaşlarına, onların ifade özgürlüğüne sahip çıkmayacaklar mı?
Akademisyenler, üniversitelerin korku mekânları haline getirilmesine sessiz mi kalacaklar?
Saray iktidarı, özgürlükleri yerle bir ederken hepinizi tehdit ediyor.

İlüstrasyon: Selçuk Demirel

Saray iktidarı, her türlü fikrin kuşlar gibi özgürce uçuştuğu üniversite değil, tam tersine her şeyin tek tip olduğu kışla düzeni istiyor


Akademisyenler, üniversite fikrini yerle bir eden uygulamalara karşı seslerini yükseltmeyecekler mi?
Aşağıda bir açık mektup var, üniversitenin ne olup ne olmadığını anlatan... Bu açık mektubu yıllar içinde üçüncü kez köşeme alıyorum.
Bu açık mektup, Amerika'nın en önde gelen üniversitelerinden Columbia’nın Rektörü Prof. Dr. Jonathan R. Cole tarafından kamuoyuna yazıldı.
Rektör, İsrail’e karşı bir siyasal eyleminden dolayı Prof. Edward Said’in üniversiteden atılması için Amerika'da kampanya başlatan Yahudi Lobisi dahil bazı çevrelere karşı akademik özgürlüğü savunuyor açık mektubunda.

Columbia Üniversitesi’nde
akademik özgürlüğün anlamı nedir?

Üniversite yönetmeliğinin 70. maddesi şöyle der:
“Akademik özgürlükten kasıt,
bütün öğretim görevlilerinin,
sınıflarında konularını tartışırken
özgür olmalarıdır. Bu özgürlük,
araştırma ve bu araştırmaların
sonuçlarını yayımlama
özgürlüğünü de içerir. Öğretim
görevlileri fikirlerini ifade
etmelerinden veya özel ya da
kamusal alanda kurdukları
ilişkilerden dolayı üniversite
tarafından cezalandırılmaz.”
Columbia Üniversitesi’nde bir
düşünce yasası olduğuna
inanmadığımız gibi, düşünce
polisi
gibi davranmayı da
reddederiz.
Üniversite, bir görevlisinin
fikirlerini açıklamasına veya
davranışlarına karşı, bunlar
yargının alanına girse bile
müdahale etmeyebilir.
Bir üniversite için, bireyin
siyasi olarak egemen bir
ideolojinin titretici, felç edici
etkisinden korkmaksızın,
görüşünü ifade etmekte
kendisini özgür hissetmesinin
güvencede olmasından daha
önemli bir şey yoktur.

John Stuart Mill, ‘Özgürlük
Üzerine
’ adlı eşsiz makalesinde,   
bize hoş gelmeyen fikirlerin ifade
edilebilmesini desteklememizin
özgürlük kavramı açısından niye
çok önemli olduğunu açıkça
ortaya koyar ki; o fikirler bizim
fikrimize aykırı olabilir veya
fikrimizi tehdit eder görünebilir:
“Eğer tüm insanlığın, farklı
düşünen tek bir kişiyi
susturmasını haklı
buluyorsanız, gün gelip o tek
kişinin iktidarı ele       
geçirdiğinde tüm insanlığı
susturmasına karşı çıkmaya da
hakkınız olmaz.”

Bazı fikirler bize çirkin gelebilir.
‘Doğruluk’ anlayışımıza aykırı
düşebilir.

Yargılarımıza veya kabullerimize
meydan okuyabilir.
Ama ne olursa olsun akademik
düzenimizin temel yapısını tehdit
etmedikçe güvence altında
olmaları gerekir.
Üniversite yöneticisi olarak
otoritemi, öğretim üyelerinin
fikirlerini idarenin bakış açısına
uydurmak için asla kullanmam.
Akademik özgürlük temel
esastır.
Bu nedenle, Profesör Edward
Said'in çevresinde süre giden son tartışma da bizi rahatsız etmemelidir.
Yeter ki bu tartışma, özgür fikir
alışverişine zincir vurmasın veya
Said'e yaptırım uygulama
çanlarını çalar hale gelmesin!
Hepimizi ve akademik özgürlüğü
tehdit eden, Said’in ifade
özgürlüğünü ya da eleştirilerini
sınırlama düşüncesinin ta kendisidir.
Öğretim üyelerimizin görüşlerine
yönelik bu tür kısıtlamaların, bu
üniversitenin saygın bir özelliği
açısından uzun süreli olumsuz
etkileri olabilir.
Bu özellik, çoğunluğun kabul
edilemez görebileceği fikirlere
karşı hoşgörü göstermektir.
Columbia Üniversitesi olarak
biz, McCarthy döneminde bile,
diğer kurumların yaptığı gibi,
farklı siyasi görüşleri bulunan
profesörlerimize kısıtlama
uygulamak veya onları işten
uzaklaştırmak yolundaki   
baskılara ve telkinlere boyun
eğmedik.
Bugün de ifade özgürlüğünü
güvence altına alan
tutumumuzdan geri adım
atmayız.
Edward Said, bir Columbia
Üniversitesi profesörüdür.
Bu bizim en yüksek akademik
derecemizdir ve kendisi bu
mevkiye sadece bilimsel ve eğitsel
katkıları nedeniyle gelmiştir.
Onun politik görüşlerine atıfla,
Columbia'daki sıfatının uygun
olup olmadığını, çalışmalarının
değerini sorgulamak, Said'i
üniversitemizin önde gelen
akademisyenlerinden biri olarak
görmemize dair bakış açısını
yitirmekten başka bir anlama
gelmez.
Eğer Said'in özgürce yazma ve
konuşmasını güvence altında
tutmayı reddedeceksek, bir
sonraki bastırılanın kim
olacağını da, kimin fikirlerini
çekinmeden ifade edeceğini
belirleyen engizisyon üyesinin
kim olacağını da şimdiden
düşünmeye başlamamız
yerinde olmaz mı?
Özgürlüğün güvencesi       
Columbia’da öğretim üyeleri ile
öğrenciler için farklı farklı
belirlenmiş davranış kuralları
vardır.
Ne var ki, ifade özgürlüğünü   
içeren akademik özgürlük söz
konusu olduğunda, bir öğrenciye
sunulanla Said’e sunulan
güvenceler açısından bir fark  
yoktur.
Nasıl Said meselesinde ifade ve
eylem özgürlüğünü
savunuyorsam, öğrencilerin
haklarını da aynı şekilde
savunurum.
Ve Said hakkında üniversitenin
uygulayacağı herhangi bir
yaptırım olduğuna inanmadığımı
da ifade etmek isterim.
Öğrenciler ve öğretim görevlileri,
benim de pek doğru
bulmayabileceğim şeyler
yapabilirler.
Ancak bir üniversite yöneticisi
olarak kendi otoritemi, onların
fikirlerini üniversite idaresinin
bakış açısına uydurmak için asla
kullanmam.
Prof. Dr. Jonathan R. Cole,
Columbia Üniversitesi Rektörü.

Son söz:
Eyy üniversite;
Aklının tutsak alınmasına izin verme, üniversite 'özgür akıl'ların mekânıdır çünkü...

Yazarın Diğer Yazıları

HASO!

Günaydın oğlum, bugün 80 oldun! Unutma, yaşamak güzel şey...

Erivan'da, Hrant'la Baş Başa...

Hrant Dink, "Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim," demişti

Kissinger için bir yazı...

100 yaşında hayata veda eden Amerikan Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger için kolay yazı, zor yazı...