24 Mart 2015

Erdoğan'a: Barış Allah’ın değil, demokrasinin ipine sarılarak gelir

Erdoğan kafası Türkiye’yi adım adım ‘barış suları’ndan uzaklaştırıyor

Erdoğan’ı dinliyorum televizyonda.
Diyor ki:
“Yatıp kalkıp Kürt sorunu diyorlar. Sanki bu ülkede Kürt sorunundan başka bir sorun yok. Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur.”
Diyor ki:
“Kürtlerle aynı sofraya oturduk, kız aldık, kız verdik. Bin yıldır aynı toprağı değil, aynı kaderi paylaştık.”
Diyor ki:
“Biz emredildiği gibi birbirimizi kardeş görsek, Allah’ın ipine sımsıkı sarılsak, inanın dışarıdan hiçkimse gelip de bizim ağzımızın tadını bozamaz.”
Ne diyor Tayyip Erdoğan?
Kürt meselesi yok…
Bin yıl kız alıp verdik…
Aynı sofraya oturduk…
Çanakkale’de savaştık…
Ve çare:
Allah’ın ipine sarılalım!
Güneydoğu’da, ‘Kürt sokağı’nda herhangi birini çevirsen, “Bak Cumhurbaşkanı neler diyor?” diye sorsan, emin olun, boşver gibisinden güler, yoluna gider.
Çünkü yılların bayat, sıradan klişelerine Kürtlerin karnı tok.
Kürt sorunu yok demenin de, bugün hâlâ kız alıp verdik sakızını çiğnemenin de,  “Allah’ın ipi”ni çare görmenin de bugün herhangi bir inandırıcılığı kalmış değildir.
Bu bakımdan Erdoğan ‘eskiler’e benzedi.
Eskiler’in 1980’lerdeki, 1990’lardaki cılkı çıkmış söylemi bugün artık Erdoğan’ın ağzından düşmüyor.
Allah’ın ipine sarılmak” da bunlardan biri...

‘Hukuk’un ipine sarılacağız 

Kürt sorunu yok demenin de, bugün hâlâ kız alıp verdik sakızını çiğnemenin de,  “Allah’ın ipi”ni çare görmeninin de bugün herhangi bir inandırıcılığı kalmış değildir.

Çare, Allah’ın ipine sarılmak değildir.
Çözüm, Allah’ın ipine sarılmaktan geçmiyor.
Allah’ın ipine değil, ‘demokrasinin ipi’ne sarılacağız.
Hukuk’un ipine sarılacağız.
İnsan hakları’nın ipine sarılacağız.
Özgürlükler’in ipine sarılacağız.
Asıl çare budur.
İşin içine ‘Allah’ı sokarsan olmaz.
İşin içine ‘din’i sokarsan olmaz.
Sorun derinleşir.
Farklılıklar, ayrılıklar derinleşir.
Ayrıca, Kürt sorunu yoktur demekle, Kürt sorunu yok olmuyor.
Bunca yıldır yok olmadı.
Yıllar yılı “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” dediler.
“Kürt sorunu yoktur, Güneydoğu sorunu vardır” dediler.
Aş ve iş sorunu vardır” dediler.
Değişen birşey olmadı.
Kürt sorunu yerli yerinde kaldı.
Türkiye’yi kanatmaya devam etti.
Arada bir çaresiz kalınca da, Allah’ın ipi söylemine sarıldılar.
Bütün bunları yaşadık.
Ve bütün bu yaşadıklarımız, ne yazık ki, yıllar yılı kan ve gözyaşını durdurmadı.

Kalıcı ve gerçek barış için…

Çare, Allah’ın ipine sarılmak değildir. Çözüm, Allah’ın ipine sarılmaktan geçmiyor. Allah’ın ipine değil, ‘demokrasinin ipi’ne sarılacağız.

Evet, iki yıl önce durum değişti.
Kan ve gözyaşının durması, iki yıl önceki ‘
ateşkes’le mümkün oldu.
Ankara-İmralı-Kandil arasında kurulan diyalog üçgeniyle mümkün oldu.
Erdoğan’ın Öcalan’ı muhatap almasıyla mümkün oldu.
Erdoğan’la Öcalan’ın irade ve kararlılıkları sayesinde oldu.
Ama Erdoğan şimdi yeniden ipe un sermeye yöneldi.
Demin belirttiğim gibi Erdoğan‘eskiler’e benzemeye, belki daha doğru deyişle ‘Demirelleşme’ye başladı.
Kız alıp verme edebiyatı…
Çanakkale edebiyatı…
Kürt değil terör sorunu edebiyatı…
Allah’ın ipi edebiyatı…
Asker edebiyatı…
Asimilasyon bitti edebiyatı…
Bir kenara yazın:
Kürtleri bugün artık bu cılkı çıkmış ‘edebiyat’a yatırmak çok uzak ihtimal.
Bu bayat ‘edebiyat’la İmralı olsun, Kandil olsun, HDP olsun, bir bütün olarak Kürt siyasal hareketi olsun, hiç biriyle herhangi bir diyalog kuramazsınız.
Kürt sorunu nedir, özünde ne yatar?
Asker-siyaset ilişkisi ne olmalıdır?
Eşit vatandaşlık ne anlama gelir?
Anadilde eğitim niye önemlidir?
Yeni bir demokratik anayasayla yeni bir vatandaşlık tarifi niçin yaşamsaldır?
‘Güçlü yerinden yönetim’ -ya da özerliklik- nedir ne değildir?
Kürt sorununu bu topraklarda yaratan, kimlikleri torna tezgahına sokabileceğini sanan üniter-devlet anlayışı ve ulus-devlet milliyetçiliği demokrasi içinde nasıl aşılır?
Bu konulara -ya da sorunlara- kafa yormadan kalıcı ve gerçek barış bu toprakların kapısını çalmaz.

Erdoğan kafası… 

Şunu iyi bilin.
Erdoğan kafası bu konulardan uzak.
Erdoğan kafası demokrasi kültüründen yoksun.
Erdoğan kafası Türkiye’yi adım adım ‘barış suları’ndan uzaklaştırıyor.
Unutulmasın:
Türkiye, Allah’ın ipine, dinin ipine değil, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ipine sarılarak gerçek ve kalıcı barışa kavuşur.

Yazarın Diğer Yazıları

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..