14 Ağustos 2017

Çocuklar ölmesin, çocuklar teröre, şiddete kurban edilmesin!

Şiddet ve terör bağımlılığından kurtulamayacak mıyız?..

Bu memlekette hep şiddet ve teröre teslim olarak mı yaşayacağız?..
Şiddet ve terör bağımlılığından kurtulamayacak mıyız?..  
Lanet olsun, öyle mi?..
Hürriyet'in haberini okuyorum:           

Türkiye, Trabzon Maçka'da ihbar
ettiği PKK'lı teröristlerce şehit
edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül

gözyaşlarıyla ve Hey Onbeşli
türküsüyle uğurladı.

Trabzon’un Maçka ilçesinde
güvenlik güçlerine yerlerini
gösterdiği teröristlerce şehit    
edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül 
Türkiye’yi ağlattı.

Eren Bülbül

Acıları mukayese etmeden, acıları ayırt etmeden hepsini yüreğimizde hissetmeye ve anlamaya çalışmalıyız

Evet, lanet olsun!
15 yaşındaki Eren Bülbül'e kurşun sıkabilen PKK'lılara lanet olsun.
Şiddete, teröre lanet olsun.
Bunca yılın kan ve gözyaşından sonra, bunca yılın acısından sonra bugün hâlâ şiddet ve teröre teslim olanlara lanet olsun.
Bu sözüm sadece PKK'ya değil.
Bu sözüm aynı zamanda 'devlet'e.
Bugün hâlâ şiddet ve teröre teslim olarak barış yolunun açılacağını sananların körlüğü, dar kafalılığı gerçekten korkunç...
Bu melekette neler yaşandı, ne acılar çekildi ama bugün hâlâ şiddetten, terörden medet umuluyor.
Ne kadar hazin, ne kadar acıklı.
Kanlı kısır döngüyü kıramıyoruz.
Maçka'da Eren Bülbül daha 15 yaşındayken PKK kurşunlarıyla hayata veda ediyor.
Silopi'de iki kardeş, 6 ve 7 yaşlarındaki Muhammed'le Furkan, uykudayken polis panzeriyle ezilerek bir başka diyara göç ediyor.
Şırnak ilinin Silopi ilçesi.
Karşıyaka Mahallesi 715. Sokak.
Tarih, 3 Mayıs 2017, gece yarısı.
Muhammed'le Furkan uyuyor.        
Birden korkunç bir gümbürtü kopuyor çocukların uyuduğu odadan.
Toz duman kaplıyor her tarafı.
Zırhlı bir polis panzeri evin duvarını yıkmış, Muhammed'le Furkan'ın yatak odasını yerle bir ediyor. Muhammed'le Furkan uykudayken, bir panzer tarafından ezilip yaşama veda ediyorlar.
Anneleri Nesime Yıldırım'ın çığlığı dipsiz bir kuyuda yitip gidiyor:

Allah’ın verdiği bela güzeldir,
zalimlerin değil.

Muhammed ve Furkan kardeşler, Silopi'de uyurken zırhlı polis aracı tarafından ezilerek hayatını kaybettiBir başka acılı ses kulağımda çınlıyor:  

Kimse kaderiyle ölmüyor
buralarda... Kaderinle ölmek
buralarda lüks...

Evrensel gazetesinden bir haber:  

Yakın dönemde Şırnak'ta 76
çocuk polis kurşunu,
gaz bombası ya da zırhlı araç 

çarpması sonucu öldü.

Yazın bir kenara:
Acıları mukayese etmiyorum!
Acıları mukayese etmenin ne kadar yanlış olduğunu bin yıldır biliyorum.
Maçka'da PKK kurşunuyla hayata veda eden 15 yaşındaki Eren Bülbül'ün acısını da yüreğimde hissediyorum.
Silopi'de devlet panzerinin uykudayken ezdiği 6 ve 7 yaşlarındaki Muhammed'le Furkan'ın ölümü de yüreğimi yakıyor.
İki acıyı mukayese etmiyorum.
İki acıyı ayırt etmiyorum.
İki büyük acıdan dolayı PKK'yı da, devleti de şiddetle kınıyorum.
Böylesine bir şiddet ve terör bağımlılığı ile Türkiye ancak dibi görünmeyen uçurumdan aşağı yuvarlanır gider.
Ne mi yapmalıyız?
Acıları mukayese etmeden, acıları ayırt etmeden hepsini yüreğimizde hissetmeye ve anlamaya çalışmalıyız.
Sadece Eren'in yasını tutarsak...
Sadece Furkan'la Muhammed'in yasını tutarsak...
Acıları mukayese etmeye devam edersek...
İşte o zaman kendimizi bir cehennem çukurunda buluruz. Keskin cephelere ayrılır, en beklenmedik bir zamanda  bir 'iç savaş'ın içine yuvarlanırız.
Şimdi ne yazık ki böyle bir yoldayız.
Allah korusun!

 

 

 

           

           

             
           

 

           

 

             

                        

           

 

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor