21 Temmuz 2015

Birlik beraberlik içinde olalım, iyi güzel de, sorumluluk kimin olacak?

Erdoğan iktidarından kaynaklanan yanlışların sorumluluğuna neden ortak olayım ki?..

Ne acıdır ki, tarihimize kepaze bir sayfa daha eklendi:
Suruç katliamı!
İnsanlığa karşı bir suç işlendi Suruç’ta.
Elbette lanetlemek gerekiyor.
İnsan olandan başka türlüsü beklenemez.
Yaşanan korkunç acıyı vicdanı olan herkesin kendi yüreğinde, kendi içinde hissetmesinden daha tabii bir şey olamaz.
Ama durun bir dakika:
Bu derin acıyı sadece hissetmek yeterli değil.
Aynı zamanda acıyı anlamak gerekir.
Bunun için acının köklerine inmek ve  nedenlerini, niçinlerini sorgulamak gerekir.
Oysa, Ankara’da böyle bir hava yok.
Suruç katliamı sonrası kulak veriyorum, Başbakan Davutoğlu basın toplantısında konuşuyor.
Son derece üzgün, canı fena halde sıkkın.
Belki biraz da şaşkın...
Birlik beraberlik çağrısı yapıyor.
Dayanışma istiyor.
Türkiye’nin barışının, huzurunun hedef alındığını söylüyor.
Yekvücut olalım diyor.
Ve bunun için dört parti liderinin bir araya gelerek ortak deklarasyon yayımlamasını istiyor.
Hiç değişmez.
Böylesine acılar yaşandığı zaman, iktidardaki devlet büyüklerimizin konuşma tarzında birlik beraberlik teması hep ağır basar.
Sorumluluk konusuna gelince genellikle gözardı edilir.
Birlik beraberlik içinde olalım, iyi güzel de, sorumluluk ne olacak?
Kimin olacak?
Soruyorum:
Yaşananların sorumluluğunu neden muhalefet üstlensin ki?
O sorumluluğu ben niye üstleneyim ki?

Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük dün gerçekleştirilen saldırıda 31 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı...

 

IŞİD’le oynaşmanın tehlikeleri çok vurgulandı

IŞİD’le oynaşmanın tehlikeli olduğu çok vurgulandı. Benim yazılarım Erdoğan tetikçileri tarafından PKK propagandası olarak damgalandı

Dikkat ediyorum.
Başbakan Davutoğlu, korkunç katliamla ilgili olarak
DAEŞ’e, bir başka deyişle IŞİD’e işaret ediyor.
Düşünüyorum.
Bu konuda Erdoğan-Davutoğlu ikilisi ne kadar çok eleştirildi, bu ikilinin Suriye politikaları ne kadar sık yerden yere vuruldu.
IŞİD’le oynaşmanın, IŞİD’i Rojava’da, yani Suriye Kürdistanı’nda Kürtlere karşı kullanmaya kalkmanın ne kadar tehlikeli ve de kanlı bir oyun olduğu ne kadar çok vurgulandı.
Bu oyunun geri tepeceği, Türkiye’de barışı torpilleyeceği ne kadar çok söylendi.
PKK ve PYD’yi IŞİD’ten daha tehlikeli gören bakış açısının bu memlekette güvenliği de, barışı da, huzuru da cehennem çukuruna çekebileceği kim bilir kaç kez yazıldı çizildi.
2013 yılı Nisan ayında, Rojava’nın Cizire kantonunda sekiz gün dolaşıp izlenimlerimi bu köşede yazmıştım.
AKP hükümetinin Suriye’deki yanlışlarını sıralarken, en başa Türkiye-IŞİD ilişkilerini koymuştum.
Türkiye’nin IŞİD’e destek niteliğindeki politikalarına son verip, hem kendi Kürtleriyle hem bölge Kürtleriyle barış yapması gerektiğini yazıp vurgulamıştım:
Suriye politikası bağlamında IŞİD’e yakınlık, Türkiye’nin ‘çözüm süreci’ni de dinamitler.
Ve Rojava’yla IŞİD konusuna geçen yıl çıkan Kürdistan Notları isimli kitabımda ayrı bir bölüm olarak yer vermiştim.
Benim o zamanki bu yazılarım, Erdoğan tetikçileri tarafından PKK propagandası olarak damgalanmıştı.

2013 yılı Nisan ayında, Rojava’nın Cizire kantonunda sekiz gün dolaşıp izlenimlerimi bu köşede yazmıştım. AKP hükümetinin Suriye’deki yanlışlarını sıralarken, en başa Türkiye-IŞİD ilişkilerini koymuştum



Gül, Davutoğlu’nu yüzüne karşı eleştirdi!

Gül, Dışişleri Bakanı’yken Davutoğlu’nun yüzüne de eleştiri yöneltmişti. Daha fazlası var, ama şimdi fazla girmek istemiyorum

Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Suriye politikaları Abdullah Gül tarafından, Cumhurbaşkanlığı sırasında, devletin zirvelerindeki toplantılarda da eleştirel yaklaşımla ele alınmıştı.
Hatta Cumhurbaşkanı Gül, o tarihlerde Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu’nun yüzüne de eleştiri yöneltmişti.
Daha fazlası da var ama şimdi perde arkasına fazla girmek istemiyorum.
Suruç katliamı’yla birlikte iktidar kanadından yükselen birlik beraberlik ve ortak deklarasyon çağrılarına bir kez daha değinmek istiyorum.
İki sorum var:
Erdoğan iktidarından kaynaklanan yanlışların sorumluluğuna neden ortak olayım ki?..
Erdoğan iktidarının Suriye’deki vahim hatalarının korkunç sonuçlarına ben niçin ortak olacakmışım ki?..

Ortak anlayışa varmanın ilk adımları

Erdoğan iktidarından kaynaklanan yanlışların, korkunç sonuçlarına ben niçin ortak olacakmışım ki?..

Bir ‘ortak anlayış’a varmanın ilk adımları, öncelikle, Erdoğan medyasının manşetlerine kadar tırmanan PKK-PYD’yi IŞİD’den daha tehlikeli bulan bakış açısından kurtulmaktır Ankara’da....
Bir ‘ortak anlayış’a varmanın ilk adımları, öncelikle Erdoğan iktidarının IŞİD ve Suriye politikaları konusundaki yanlışlarının Ankara’da kendileri tarafından sorgulanmasıdır.
Başbakan Davutoğlu’nun dört parti liderine yaptığı ortak deklarasyon çağrısı, teröre karşı ortak dil oluşturulması ancak böyle bir çerçevede olumlu ve anlamlı olabilir.  

Yazarın Diğer Yazıları

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..