17 Aralık 2014

Belki de takiye yapıyordun!

Belki, “Hasan Cemal’in değişmeye hakkı var da benim yok mu?” derken de samimi değildin

Tayyip Erdoğan demiş ki:
“Bizim AB diye bir derdimiz yok!”
Yok tabii.
Demokrasi diye bir derdin yok ki.
Hukuk devleti diye bir derdin yok ki.
Hukukun üstünlüğü diye bir derdin yok ki.
Yargı bağımsızlığı diye bir derdin yok ki.
Güçler ayrılığı diye bir derdin yok ki.
İfade özgürlüğü diye bir derdin yok ki.
Bağımsız medya diye bir derdin yok ki.
Özgür medya diye bir derdin yok ki.
Kadın-erkek eşitliği diye bir derdin yok ki.
Eleştirel düşünce diye bir derdin yok ki.
Laiklik diye bir derdin yok ki.
Din özgürlüğü diye bir derdin yok ki.
İnanç özgürlüğü diye bir derdin yok ki.
Alevilik diye bir derdin yok ki.
Çoğulculuk diye bir derdin yok ki.
Farklı hayat tarzlarına saygı diye bir derdin yok ki.
Böylesine dertleri olmayan bir insanın, nasıl olur da AB diye bir derdi olabilir ki?

Bir telefonla istediğini yaptırmak

Tayyip Erdoğan demiş ki: “Bizim AB diye bir derdimiz yok!”
Yok tabii. Demokrasi diye bir derdin yok ki. Hukuk devleti diye bir derdin yok ki.

Telefonla haber attıran...
Telefonla gazeteci attıran...
Telefonla TV programı sansürleyen...
Telefonla, kendi Adalet Bakanı’nı Yargıtay nezdinde devreye sokup büyük bir işadamı hakkındaki beraat kararını değiştirtmek isteyen...
Telefonla, Danıştay’a hangi adayın başkan olacağını belirleyen...
Telefonla, bir büyük devlet ihalesinin bir işadamından alınıp, ötekine verilmesini sağlayan...
Telefonla, bir gazete sahibini ağlatıncaya kadar azarlayabilen...
Telefonla, havuz medyası kurduran...
Telefonla...
Telefonla...
Telefonla...
Neredeyse sonsuza kadar uzayıp gidebilir bu telefonla diye başlayan satırlar...
Bir telefonla bütün bunları yapabilen bir insanın elbette AB diye bir derdi olmaz.
Bu konuda artık kuşkumuz yok.

Demokrasiyle, hukukla ilgili
değerler senin derdin değil 

Aklı başında herkes farkında.
Batı’yı Batı yapan, AB’yi AB yapan bütün bu değerler, demokrasiyle, hukukla, özgürlük ve insan haklarıyla ilgili tüm değerler, biliyoruz, uzunca zamandır senin derdin değil.
Senin gündeminde değil.
Belki hiç değildi.
Belki hiç değişmedin.
Belki, “Demokrasi benim için amaç değil, araçtır” derken gerçeği söylüyordun.
Belki, “Benim referansım İslam’dır” derken tümüyle samimiydin.
Belki, “Ben yalnız özel hayatımda değil, kamu hayatımda da İslam’a uygun yaşamak isterim; devlet ve toplum düzeni de İslami referansıma uygun olmalıdır” demedin açıkça, ama gerçek inancın belki de böyleydi.
Belki, bir zamanlar “Hasan Cemal’in değişmeye hakkı var da benim yok mu?” derken de samimi değildin.
Belki, iç dünyanda değişmek gibi bir niyet taşımıyordun.
Belki, Milli Görüş gömleğini çıkardığını söylerken de gerçeği saklıyordun.

Yolculuğun kolay geçmeyecek! 

Batı’yı Batı yapan, AB’yi AB yapan bütün değerler, demokrasiyle, hukukla, özgürlük ve insan haklarıyla ilgili tüm değerler, uzunca zamandır senin derdin değil.

Belki de sen hiç değişmedin!
Belki de gerçeği söylemekten hep kaçtın.

Belki de takiye yapıyordun.
Ama şimdi kuşkum yok.
Bugün artık doğruyu söylüyorsun.
Senin AB diye bir derdin olmadığını cümle alem biliyor.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü diye, yargı bağımsızlığı ve güçler ayrılığı diye, ifade özgürlüğü diye, bağımsız ve özgür medya diye dertleri olmayan birinin AB diye de bir derdi elbette olmaz.
Yolun açık olsun!
Ama şunu iyi bil.
Bu yolculuğun öyle sandığın gibi kolay geçmeyecek.
Çünkü demokrasi, hukuk ve özgürlük bayrağını sallayanları bundan böyle her adımında karşında bulacaksın.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..