20 Haziran 2017

Pelin Güneş: Kazakistan’da her evde piyano vardır

Pelin Güneş, bu seneki Nardis Genç Caz Vokal Yarışması fatihlerinden ve az bulunur bazı özelliklere sahip

Pelin Güneş’i sahnede izlemenizi çok isterim. Bu cumartesi Nardis’te olacağız onu dinlemek için. Dat Dere’i söylemesini dört gözle bekliyorum. Hayata değer diye düşündüğüm anlardan biri daha. Pelin Güneş, bu seneki Nardis Genç Caz Vokal Yarışması fatihlerinden ve az bulunur bazı özelliklere sahip. Sizi sahneye kilitleyen ve ona bakmaktan kendinizi alamadığınız bir auradan bahsediyorum. Bundan iki sene önce Adahan İstanbul Hotel’in terasında konuşmuştuk Pelin ile. Sibel (Köse) hocayı dinlemeye gitmiştik. Ne konuştuysak artık, bir an korkmuştum, müziği bırakır mı diye. Böyle hikâyelere bayılıyorum; çünkü Pelin o günden sonra parlamaya devam etti. Ben de mest olup durmaya. Hayat dönemeçlerle dolu. Bir de düşündüm ki öğretmenlik insan hayatında ne kadar önemli rol oynuyor. Okuldakiler ya da hayattakiler… Pelinciğim, yolun açık olsun.

Şu ana kadar nerelerde yaşadın? 

Ben Kazakistan’da doğdum. Yaklaşık üçüncü sınıfa kadar orada yaşadım, daha sonra babam bizi tatil için Türkiye'ye çağırdı ve bir daha geri dönmedik. 

Yaşadığın yerlerden neler öğrendin?

Kazakistan’da yaşadıklarımı hatırlıyorum ama çok net değil tabii. Orada müziği öğrenmeye başladım aslında. Her evde piyano vardır Kazakistanda ve herkesin ailesi çocuklarını müziğe veya dansa yazdırmaya gayret gösterir. Ben de böylece piyano dersi aldım ve caz okuluna gittim. Bir kere koroyla konser vermiştik. 

Müzik yolculuğun nasıl geçiyor?

Dediğim gibi ilk önce Kazakistan’da başladı ama Türkiye'ye gelince uzun bir süre hiç ilgilenemedim maalesef. Gittiğim lisede sevgili müzik hocam Mehmet Haraç bir müzik grubu kurmuştu ve ben de vokal olarak yer almıştım. Bizi götürebildiği bütün yarışmalara, gösterilere çıkardı. Benim Nardis Genç Caz Vokal Yarışması’na katılmamı çok istemişti. O yarışma vesilesiyle çok sevdiğim Sibel Köse'yle tanışma fırsatı buldum. Atölyesine gidiyorum. Sibel Köse, Evrim Özşuca ve Eylül Biçer’den çok şey öğrenme fırsatı buldum, hâlâ öğrenmeye devam ediyorum. Hayatım -sanki tekrar başka bir ülkeye taşınmışım gibi- çok değişti. Kendimi çok şanslı hissediyorum. 

Hangi bölümde okuyorsun?

Bahçeşehir Üniversitesi’nde Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nde okuyorum.

Nardis Genç Caz Vokal Yarışması’na kaç kez katıldın?

Yanlış hatırlamıyorsam on sekiz yaşıma yeni bastığımda, lisedeyken katılmıştım ilk defa. Daha bir tane caz parçası doğru düzgün bilmezken ve bu sene katıldım. 

Yarışmada nasıl hissettin, neler yaşadın?

Yarışmada çok heyecanlıydım. Tarif edemeyeceğim bir heyecan ama çok zevkliydi, çok keyifliydi bana çok şey öğretti. Çok büyük aksaklıklar yaşamadım, birkaç şeyi unuttum. Benim için çok önemliydi o yüzden galiba kendimi bayağı kaptırdım.

Hayallerin neler?

Hayallerim, ben de daha emin değilim ama, çok ilerlemek istiyorum. İstisnasız, bu yaşıma kadar herhangi bir kısa yolculukta bile kulaklıkları takar kendimi hep sahnede hayal ederim. Olduğum yerde heyecanlanırım, bunu hep yaparım elimde olmadan, hayallerim orada olmak… Cazda kendi tarzımı bulmak ve o tarzda söyleyebilmek istiyorum. Küçük şeylerle mutlu olabiliyorum, tek bir şarkı söyleyebildiğim yer de benim için harika ama tabii daha büyük kitlelere söyleyebilmeyi çok isterim.

Şu sıralar neler dinliyorsun?

Şu sıralar konserde söyleyeceğim parçaları dinliyorum bazen çok heyecanlanıyorum başka şeyler açıyorum. Kandace Springs ağırlıklı dinliyorum diyebilirim.

Favori caz standartların var mı? 

Genellikle daha ezberlemediğim şarkılar: Mack the Knife, Soul Eye, Crazy He Calls Me.

Sahneye çıkınca neler yaşıyorsun? 

Tek bir parça söylemek için çıktığımda çok rahat oluyordum ama böyle uzun konserleri götürebilmek uzaktan kısa süre önce çok stresli gibi geliyordu ama fark ettim ki aslında çok zevkliymiş. Sahnede müzisyenlerle beraber o saatler boyunca sevdiğimiz şeyi yapabiliyoruz ve herkes bizi dinliyor.

Repertuvarın nasıl şekilleniyor?

Daha çok Nilgün Gençer Arıkan'ın “Şunu bir dinle istersen” dediği ve aralarından çok beğendiğim parçalardan oluşuyor. Bunların yanında yarışma parçalarım Lover Man, Sister Sadie gibi şarkılar. Güzel olacağını umuyorum.

Hangi evrelerden geçiyor bir şarkıyı çalışmak?

İlk başta Sibel Hoca’nın öğrettiği gibi asıl melodisini araştırıyorum. O melodiyi ezberliyorum ve üstüne içimden gelen motifleri eklemeye çalışıyorum. Enstrümantal olarak dinliyorum, fikir almaya çalışıyorum. Genellikle sahnede o an hissettiklerimle doğaçlama yapmaya çalışıyorum. 

Sahnede nasıl oluyorsun?

Sahnede tamamen farklı oldugumu biliyorum normal Pelin'den. Çok çoşuyorum galiba. İçimden nasıl geliyorsa öyle davranıyorum yani.


Pelin Güneş Quartet

24 Haziran Cumartesi 22:30, Nardis Jazz Club

Pelin Güneş (vo), Önder Focan (g), Enver Muhamedi (b), Ekin Cengizkan (d)

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

Mad Pride ya da ‘Delilerin’ Onur Yürüyüşü

Mad Pride’ın amacı stigma ile mücadele etmek, ‘delilerin’ haklarını savunmak, çeşitli politikalara etki etmek, beraberce güçlenmek, bazen biraz eğlenmek ve misal ‘psikopat’, ‘manyak’, ‘şizo’, ‘deli misin nesin’ demeden önce bir kez daha düşünmeyi hatırlatmak

LGBTİQA+ hakları insan haklarıdır!

Kendimiz dışındaki insanların var oluşlarını öldürmeye yeltenmekle övün(e)memeliyiz, bundan olsa olsa utanç duyulur.