07 Eylül 2013

Çok şükür, Andorra engelini aştık

“Biz bu değiliz” dedik durduk.Uluslararası turnuvalarda başarısızlığımızın nedenlerini hep alakasız yerlerde aradık; kâh yurt dışında yetişip Türkiye’yi seçmeyen futbolculara ağladık, kâh suçu teknik direktöre yıktık, kâh futbolcuları ruhsuzlukla suçladık. Ama bir türlü işin kaynağına inemedik, ya da inmek istemedik.

“Biz bu değiliz” dedik durduk.

Uluslararası turnuvalarda başarısızlığımızın nedenlerini hep alakasız yerlerde aradık; kâh yurt dışında yetişip Türkiye’yi seçmeyen futbolculara ağladık, kâh suçu teknik direktöre yıktık,

kâh futbolcuları ruhsuzlukla suçladık.

Ama bir türlü işin kaynağına inemedik, ya da inmek istemedik.

Andorra maçı öncesinde bile Türkiye’yi değil yetiştikleri Almanya’yı tercih eden Mesut Özil’e, İlkay Gündoğan’a gönderme yapan yorumcularımız oldu mesela.

Fatih Terim’in ani bir kararla milli takımın başına getirilmesi bile kısa yoldan başarı isteğinin kanıtı değil miydi?

Günü kurtarma düşüncesinin bir sonucu değil miydi?

Üstelik bu atama işi çok yukarılardan gelen emirle yapılmamış mıydı?

Sen hem kulüpler bazında hem de milli takımlar bazında alt yapıya gereken ilgiyi gösterme, teknik direktörün rahat çalışma koşullarını yok et, bazı eski futbolcuların Milli Takım üzerindeki hakimiyetlerine boyun eğ sonra bu takımdan takım performansı bekle, iyi sonuç bekle.

Ama şunu da görmek lazım; belki de zorunluluktan ama uzun bir süredir ilk kez kadro seçiminde bir takım baskılardan uzak yeni bir takım yaratma çabası gördük Fatih Terim’le birlikte.

Ne var ki bizde mesele isimlerde değil, kafalarda.

Çünkü bizde futbol anlayışı tek tek futbolcuları seçme ve değerlendirme seviyesini aşamıyor.

Ömrümüz de tek tek futbolcuları tartışmakla geçiyor.

Oysaki futbol takım oyunu ve takım uyumu olmazsa tek tek iyi futbolcuların hiçbir anlamı yok.

Biz bu noktayı kaçırıyoruz ya da kaçırmak istiyoruz.

Belki de aklımız bu kadarına yetiyor.

Günümüz futbolunda her takım yeteneği ölçüsünde topu, sahayı ve zamanı iyi kullanma çabası içinde. On bir futbolcuyla bunu yapma çabasında. O ülkelerde bunu tartışan spor kişilerinin lâfı dinleniyor. “Şu oynasın, bu oynamasın” diye saatlerce konuşanların değil.

Şike ile şampiyonlukların belirlendiği ve daha fenası normal karşılanıp pişkinliğe vurulduğu bir ülkede “iyi futbolcu nasıl yetişsin, “ileri futbol anlayışı nasıl gelişsin” konularını tartışmanın anlamı kalmıyor. Ya da bunları dert edinenler sistemin dışına itiliyor.

Hal böyle olunca, antrenman maçı bile sayılmayacak Andorra karşılaşması “mutlaka aşılması gereken bir engel” halini alıverdi.

Şaka maka, ilk yarım saat dengeli gitti maç. Türkiye oyunu sıkıştırdı, durdu. Andorra sakin sakin kalesini savundu.

Dakikalar ilerledikçe topla oynama oranımız da giderek arttı; ilk yarıda yüzde 76’ya 24’e kadar dayandı.

 Bu arada daha çok Burak’ın son vuruşlarıyla gol denemelerimiz oldu.

Ama goller Burak’tan değil Umut’tan geldi.

35’de Gökhan Töre’den aldığı pası kafayla alt köşeye bırakan Umut skoru 1-0 yaptı.

İkinci gol de gecikmeden geldi; 39’da yine Umut bu kez 25-30 metreden düzgün vurdu; 2-0.

45’de Mehmet Topal’ın vuruşu üst direkten dönmese ilk yarıda üçüncü gol de gelecekti.

İkinci yarı tıpkı ilk yarı gibi sıkışık başladı.

Nihayet 63’de hızlı bir atak geliştirdi Milliler: Arda Gökhan Gönül’ü kaçırdı, o bekletmeden içeri kesti, Burak kaleciden önce dokundu ve goller üçlendi.

Takımın en çalışkanlarından Gökhan Töre sağ kanattan hızla daldı, Umut’un önüne derin bir top bıraktı ve Umut 68’de aşırtma vuruşla hat- trick yaptı: 4-0.

Andorra tamamen dağıldı, Millilerin baskısı son saniyeye kadar sürdü.

Zaten beşinci gol de son saniyede Arda’dan geldi. Arda kaleciden dönen topu kafayla tamamladı: 5-0.

Ve sonuçta sürpriz olmadı; Türkiye zayıf rakibi Andorra karşısında bol gollü rahat bir galibiyet aldı.

Ne var ki bu maç deplasmanda Salı günü Romanya ile oynanacak maç için bir kıstas olmadı. Asıl Romanya’da mutlaka kazanmamız gereken o maçta futbolumuzun seviyesini göreceğiz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Oynamadan üç puan

Balıkesir karşısında yavaş, dağınık, çabuk unutulacak bir top oynadı Beşiktaş. Buna rağmen 3 puan aldı

Tottenham-Beşiktaş: 1-1'e üzüldük

Deplasmanda elde edilen puan açısından bakıldığında sevindirici bir beraberlik ama oynanan futbola ve elde edilen pozisyonlara bakınca üzülmemek elde değil

Futbol durarak oynanınca

Tribünlerin boş olduğu futbol karşılaşmaları TV'den izlenirken bile zevksiz. Ama ne gam! Yeter ki tribünlerden istenmeyen sesler çıkmasın