07 Şubat 2015

6 milyar lira harcama kapasiteli Turkcell’de yeni CEO kim olur?

Birbiriyle savaşmaktan, şirketi düşünemeyen ve nereye gittiklerini göremeyen 3 ortağın bugüne taşıdığı Turkcell’de Ciliv'in istifa nedeni konuşuluyor

Turkcell son 1-2 yıldır, artan oranda hükümet-tabanlı yönetiliyor. Bazıları bunu “Turkcell’de aristokratlar kulübü vardır. Yeni yönetim kurulu onları aşıp, aşağıya geçince, aşağısı tepki göstermedi, çünkü zaten bu kulübe diş biliyorlardı” gibi bir yorumla karşıladılar ve “eğer aşağıda birbirine kenetlenmiş, daha sevecen bir şirket olsaydı, bazı şeyler daha zor yapılırdı” dediler.

Ayda 500 milyon TL, yılda 6 milyar TL harcayan bir firmayı kontrol etmek, direksiyonuna geçmek nasıl bir şeydir? Ya da böyle bir firmanın yarattığı ekonomiyi yönlendirmek. Bugünlerde telekom sektöründe en popüler 2 sorudan birisi "Süreyya Ciliv'in yerine kim geçecek?" 

Diğer soru ise Süreyya Ciliv'in kendisiyle ilgili. Geçen hafta 8inci görev yıldönümü sonrasında istifa etmesinden bu yana[1], Turkcell ile ilgili bu tür spekülasyonlar arttı. Birbiriyle savaşmaktan, şirketi düşünemeyen ve nereye gittiklerini göremeyen 3 ortağın bugüne taşıdığı Turkcell’de geçtiğimiz haftaki Ciliv'İn neden istifa ettiği konuşuluyor. Gerçi şirkete yakın olan kişileri bırakın, uzaktakiler bile “geç bile kaldı!!” yorumu yapıyorlar.

Çünkü Ciliv, Turkcell’de göreve gelmesinden itibaren, yakın zamanlara kadar pek çok konuda, hemen hemen tek karar verici durumundayken, SPK tebliği ile şirkete giren AKP'lilerin ağırlığı zaman içinde gittikçe arttı. Mesela sadece 2014 yılında en üst yönetimde Ciliv hariç arka arkaya 4 değişiklik birden oldu[2][3]. Kamuoyuna bunlar "istifa" gibi sunulsa da, aslının öyle olmadığı, parayı yöneten bölümlerin değişmekte olduğunu konuşuldu.

Zaten, yönetim kurulunun, son dönemde, CEO’yu ya da yöneticileri atlayıp, altındaki kişilerle iş yaptığı biliniyor.

Çünkü Ziraat Bankası’nın kredi vererek, Karamehmet hisselerini kurtardığı Turkcell’de durum, hükümet ağırlıklı. Birbirini yenemeyen ama didişmekten vazgeçmeyen 3 ortağın kavgası bunun zeminini bir güzel hazırladı. Hatta yakın kaynaklar, “bütün krediler filan ödense bile, hükümet artık ordan çıkmaz” diyorlar. Ne de olsa 6 milyar harcama kapasitesi ile hem ekonomiyi, hem de başka güç odaklanmalarını etkileyebilecek güçte bir şirketten bahsediyoruz.

Zaten şimdiden bir çok kaynak bu şekilde kullanılıyor. Mesela, Turkcell’in önceki dönemlerde ATV ve Sancak grubuna dahil yayın organlarına verdiği reklamla bugünkünü karşılaştırın. (Sözcü gazetesi bunu karşılaştırmıştı)[4].

Benzer şekilde, bazı ilginç “dini” derneklere mesela “İlim Yayma Cemiyetine” gibi organizasyonlara yapılan bağışlardan bahsediliyor. 

Bayilik sisteminde de giderek artan bir değişiklik olacağından ve yandaş kaymalardan bahsediliyor. Bakalım neler göreceğiz..

Ya da ilginç bir not ; Turkcell’in --Tepebaşı’ndaki binasını, otel vs benzeri yeni bir bina yapmak üzere verdiği ve Ak Saray’ı inşa etmesiyle de hatırladığımız -- Rönesans Grubun Küçükyalı’daki binasına kiracı olarak taşınıyor olması şeklinde konuşuluyor.
 

Yeni CEO kim olur? 
 

Bu kadar yorumdan sonra, başlığı soranlar için CEO tahminlerini de verelim. İlk başlarda ismi geçen Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça için farklı yorumlar var. Genel Müdür olmaya oldukça istekli olduğu duyulan Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Bostan’ın seçimlere yönelik beklentisi olduğundan bahsediliyor (Bekir Pakdemirli için zaten bu tür bir durum var). 

Ama başka bir ismin Genel Müdürlük için yoğun uğraştığı bilgisi var. Daha önceki haberimizde[1], kendisi istemiyor dediğimiz Kaan Terzioğlu’nun tam tersine bu konuda çok çaba gösterdiği konuşuluyor. Mesela, --önceki günlerde Cumhurbaşkanının yanında gördüğümüz—Egemen Bağış, Murat Vargı, Muzaffer Akpınar ve hatta bazı başka şirketlerin üst düzey yöneticilerin desteğini aldığı, % 90 CEO olabileceği duyumu var. 

Bir yandan da Cumhurbaşkanının bu önemli şirketin başına geçecek kişiyi bizzat atayacağı ve gönlünde başka bir aday olduğu ve bu adayın sektörden olmadığı duyumunu aldık.

Gerçekten de Turkcell büyüklüğündeki ve bu tekniklikteki bir firmanın başına geçebilecek düzeydeki yönetici sayısı çok az. Ortadaki isimler bunlar. Bir yorum da şu; gelecek olanın, Ciliv’in Yönetim Kurulu değişikliği öncesindeki yetkileri olamayacakmış. Kendisine çizilen sınırlar içinde kalacağı ve kararların birden fazla kişi tarafından alınacağı belirtiliyor. Ama hala cazip bir mevki. Kim tersini söyleyebilir?
 

Süreyya Ciliv nasıldı?
 

Süreyya Ciliv’İn yönetimi konusunda farklı yorumlar var. Başarılı olduğunu düşünenler olduğu gibi, tam tersini iddia edenler de var. “Ortaklar kavga ediyordu, major bir şey yapmadı” diyenler var.

Başarılı olduğunu belirtenler, “şirketin teknolojik firma haline dönüşümünü sağladı” derlerken, başarısız olduğunu düşünenler, telekom sektöründe “ses”den, “data”ya ve de katma değerli servislere dönüşüldüğü bugünlerde, Turkcell’in geçmiş dönemi iyi yönetemediğini ve 2000 mühendisin çalıştığı Teknoloji şirketinden bugüne kadar farklı bir “ürün” görülemediğini söylüyorlar. Bu konu, özellikle de bu 2.000 mühendisin maaşlarının yüksekliği nedeniyle bir eleştiri konusu. 

Bir başka eleştiri; Turkcell’in Türkiye dışına çıkamadığı hususu. Son 5-6 senede, en azından 10 kadar çevre operatörün alımı konusunda bir şey yapılamadığı belirtilirken, mevcut yurtdışı Turkcell operasyonları olan Belarus ve Ukranya’da 2 milyar’dan fazla zarar olduğuna işaret ediliyor. Almanya operasyonunun ise başarılamadığı ve Deutsche Telekom’a devredildiğini görüyoruz.

Bunların nedenini, “ortak kavgaları yüzünden” ya da “İran olayı yönetimi sarstı” ya da “konjonktürel durum” gibi çeşitli nedenlerle izah edenler de var, yönetim başarısızlığı diyenler de. 

Alt satıra bakıldığında ise, Turkcell'in Ebitda'sının 42'lerden 30'lara düştüğü, cirosunun ve karlılığının devam etmesine karşın, pazar payının 10-12 puan kadar gerilediği, diğer 2 operatör kadar nominal abone artışı sağlayamadığı gibi eleştiriler var. Tabi tersini söyleyenler de, yani "eskiden rekabet yüksek değildi ama şimdi karşıda güçlü 2 rakip var" diyenler de mevcut. Biz her 2 tartışmayı da ortaya koyalım.
 

Hükümet tabanlı CEO Turkcell’e nasıl etki eder?
 

Turkcell yukarıda da belirttiğimiz gibi, son 1-2 yıldır, artan oranda hükümet-tabanlı yönetiliyor. Bazıları bunu; “Turkcell’de aristokratlar kulübü vardır. Yeni yönetim kurulu onları aşıp, aşağıya geçince, aşağısı tepki göstermedi, çünkü zaten bu kulübe diş biliyorlardı” gibi bir yorumla karşıladılar ve “eğer aşağıda birbirine kenetlenmiş, daha sevecen bir şirket olsaydı, bazı şeyler daha zor yapılırdı” dediler. 

Bundan sonrasında ne olur derseniz, fazla heyecanlı bir şey görmüyoruz. Anlaşılan yüksek karlılığına rağmen, borcu ve abone kaybı yükselen Türk Telekom cazibesini kaybetti. Sırada kasası tıka-basa dolu Turkcell var.
 

Telekom sektörünün değil, OTT’lerin geleceği parlak 
 

Sırası gelmişken bir de telekom sektörünün durumuna bakalım; Sektör uzun zamandır üç firmanın liderliği ile gidiyor. Türk Telekom - Turkcell - Vodafone şeklinde. Hükümetin bunun dışındaki telekom firmalarını, -haberleşmenin kontrolünü tamamen eline almak- elimine edeceğinin işaretlerini, 30 Aralık 2014’de Resmi Gazete’de yayınlanan 2 BTK yönetmeliği ile gördük [5]. 

Rekabetin zayıf olduğu sabit telekom tarafında Türk Telekom, bir süredir politikadan uzaklaştı. Şirkete bakarsanız, Mehmet Ali Akarca, Mert Başar, Dehşan Ertürk gibi, --bazılarına göre % 100 doğru adam değil dense bile—siyasi olmayan, iş dünyasından ve şirket yönetimi nedir, pazarlama-satış nedir bilen insanlar göreve getirildiler. Türk Telekom’da siyasetin ağırlığı azalırken, finans kökenli Rami Aslan yönetiminde, muhtemelen daha dengeli bir duruma geçiş var (gerçi Türk Telekom’un borcu bir hayli yüksek).

Buna karşın şimdi --kasasında nakit parası çok, borcu yok-- Turkcell siyasallaşıyor. Bu Turkcell için iyi olacak mı? Sektör hiç de öyle görmüyor. Üstelik zamanlama açısından da doğru zaman değil. Çünkü mobil ya da sabitte, gelirlerin “ses” yerine “OTT” firmalara kayması dönemindeyiz. Kendisine geçmiş dönemde daha neşeli alanlar bulamamış olan telekom firmaları için, bundan sonrasında cazip bir gelecek yok. 

Telekom firmaları azalan “ses” gelirlerini, “data” gelirleri ile dengelemeye çalışıyorlar ama kolay değil, çünkü “data” gelirleri, yatırımı yüksek, getirisi yavaş alanlar. Yani telekom firmaları için önümüz pek parlak değil. Ancak yeni işler ve katma değerli servislere yönelmek lazım. 

Yukarıdaki notlarımızdan da görüleceği üzere, Turkcell’in geçmiş 5-6 yılda bu konuda farklı bir seçenek oluşturamadığı düşünülüyor.




[1] Turkcell'de Hükümet Ağırlığı Artıyor, Süreyya Ciliv Turkcell CEO'luğundan Ayrıldı

[2] Turkcell'de Deprem - 3 İstifa Geldi

[3] Turkcell'de Deprem Devam Ediyor; Lale Saral Develioğlu da Ayrıldı

[4] Yandaş medyaya parayı böyle aktarıyorlar

[5] 2015'e Girerken, 5 Adımda - Türkiye'de Hükümetin Vatandaşlarını Takip İsteği Yükseliyor

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur