17 Ağustos 2015

17 Ağustos'un 16. yıl dönümünde, 'afet sırasında haberleşme'de ne durumdayız?

İBB yüzünden, vatandaş hala metrodan cep telefonunu kullanamıyor

Pazarı, pazartesiye bağlayan gece, ülkemizin yaşadığı en acı olaylardan birisinin yani 1999 Marmara Depreminin 16cı yıl dönümü. Gece 03:02'de meydana gelen 7,5 şiddetindeki 17 Ağustos depremi çok uzun bir fay üzerinde oluştuğu için tüm Marmara Bölgesi'ni etkilemişti.

Resmi rapor, 17.480 ölü, 23.781 yaralı, 505 sakat ile, 285.211 ev ve 42.902 iş yerinin hasar gördüğünü kaydediyor. Ancak resmi olmayan bilgiler, yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı, 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişinin evsiz kaldığı şeklindeydi.

Bu deprem gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın dünya çapındaki en büyük depremlerinden birisi durumunda. Bugün 16cı senesinde, bir çok kurumdan "hala gerekli dersler alınmadı" ve "büyük tehlike altındayız", "yeni bir büyük deprem kapıda" cümlelerini duyuyoruz.

Genellikle bahsedilen her şey binalarla ilgili. Çünkü Marmara Depremindeki ölü-yaralı sayısının yüksek olmasının ve 600 bin kişinin evsiz kalmasının arkasında, kötü müteahhitlik, denetimsizlik ve ev alırken musluğa, mutfaktaki mobilyaya bakmaktan, güvenliğe dikkat etmemek yatıyordu.

 

Ya haberleşme? Bu konuda ne yapıldı?

 

Ancak bunlar kadar önemli bir hususu atlıyoruz, 1999 Marmara Depreminde çok büyük başka bir sorun daha yaşamıştık; haberleşme zorluğu.

1999 depreminden 3-4 ay önce, başka konularda sohbet ettiğimiz Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, şirketlerin (o zaman Turkcell ve Telsim) yeterli yatırım yapmadıklarından şikayet ediyor ve yaklaşan bayram sırasında hatların doluluk nedeniyle cevap veremeyebileceğinden bahsediyorlardı.

Bu nedenle deprem meydana geldikten ve kendimizi dışarı attıktan sonra, ilk işim yakınlarıma telefon etmek olmuştu. Kısa bir zaman sonra telefonların --kapasite yetersizliği nedeniyle-- çalışamayabileceğini biliyordum. Gerçekten de öyle oldu, bir kaç dakika içinde telefon edemez hale geldik ve ertesi gün öğlen saatlerine dek, telefon haberleşmesi yapılamadı. Öğleden sonra kısmen düzelmeye başladı.

 

Telefon şebekeleri
ortalama yüke göre planlanır

 

Neden kapasiteler yetersiz oluyor derseniz, basit bir örnekle anlatalım; 30.000 "sabit" telefon abonesi olan bir bölgede diyelim ki, 1 abonenin ortalama konuşma süresi günlük 30 dakika olsun. O bölgede --aynı anda konuşan abone sayısına da bağlı olarak--, tahminen 1000-3000 kişiyi konuşturan bir cihaz kapasitesi yeterli olacaktır. Bu normal konuşma alışkanlıkları ile tepe noktanın dengesinden bulunan bir yatırım miktarı anlamına gelecektir.

Mobil telefon şebekeleri ve internet şebekesinde bu yatırım miktarı --kullanıcı alışkanlıkları nedeniyle-- daha yüksektir ama yine de telekom firmaları "abone sayısı x yatırım" şeklinde davranmazlar. Ortalama yüke ve tepe noktaların dengesine göre yatırım yaparlar.

Bu nedenle de, dikkat ederseniz herhangi bir etkinlik ya da olay olan yerlere --mesela maç zamanı-- mobil operatörler, ayrıca mobil baz istasyonları gönderirler ve oarada oluşacak "anlık" kapasite ihtiyacını ilave baz istasyonu ile dengelerler.

Bunun biz kullanıcılar açısından anlamı şu; büyük bir deprem kapıdaysa, haberleşme olanaklarının da planlanması lazım. Bu planlama ihtiyacının bir tarafında "halkın haberleşmesinin sürdürülebilirliği"varsa da, asıl hayati olan; afet sırasında kurtarma faaliyetleri yapması beklenen "güvenlik güçlerinin ve diğer birimlerin haberleşmelerinin kesintisiz bir şekilde sürdürülebilirliği"dir.

Bunun ise şansa ya da kadere bırakılmaması gerekir. Çünkü halkın afet sırasında "lütfen konuşmayın, güvenlik güçlerinin konuşması lazım" uyarıları ile yönetilmesi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle "afet haberleşme şebekesi" şeklinde ayrı bir şebeke olması lazım. Bu internet+mobil olmalıdır.

Ama yetkililerden aldığımız bilgiye göre, afet durumunda, Türkiye'de hala tüm güvenlik-sağlık vs gibi resmi kurumların kullanabileceği, kesintisiz, tüm Türkiye sathında hizmet veren, bir "Kamu Güvenliği ve Acil Durum Haberleşme Sistemi" yok.

 

FirstNet: Bize de lazım

 

Ama şimdi önümüzde böyle bir örnek var; çünkü yakın zamanda ABD böyle bir şebekeyi kurdu.

11 eylül sırasında ABD'de itfaiye, sağlık birimleri, polis arasında haberleşme krizi yaşandı. Çünkü cihaz kapasiteleri - bant genişliği yetersizdi. Aynen bizim Marmara Depreminde olduğu gibi, orada da insanlar birbiriyle haberleşmede sıkıntı yaşadı, ama daha önemlisi insanları kurtaracak olan güvenlik güçleri, itfaiye ile sağlık birimleri haberleşme zorluğu yaşadılar.

ABD'de bu nedenle 2012'de bu 8 milyar $ yatırımla ve FirstNet adıyla bir network kuruldu.

Şimdi yaklaşan 4G ihalesi ile gelecek olan bant genişliği, ülkemizin güvenlik kurumlarına afete yönelik böyle bir şebeke kurabilme şansı verecek. Bugüne kadar kurulmadı ama bundan sonrası için bu konuda farkındalık yaratılması ve devletin böyle bir alt yapı kurması için çalışılması gerekli.

Savaş, afetler gibi durumlar açısından gerekli bu networke örnek olması için Amerikalıların kendilerine kurduğu sistemi burayı tıklayarak görebilirsiniz.

 

Metroda depremle karşılaşırsanız, nasıl haberleşeceksiniz? 

 

Bu yazıyı özellikle kurtarma servislerine yönelik haberleşme konusuna dikkat çekmek için yayınlıyoruz ama halkın ihtiyaçlarının da geride kaldığını bir daha hatırlatalım.

Devlet tarafından açıklanan abartılı rakamlara rağmen, Türkiye'de internet büyümüyor. Bunun bir çok nedenlerinden bir tanesi de İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin fiber kazılara yasal izin vermemesidir. Bu konunun çözümü, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Binali Yıldırım döneminde çıkarılan yönetmeliğine rağmen hala bulunamadı.

Diğer yandan İBB'nin metrolardaki cep telefonu ile görüşmelerimizi de engellediğini bir daha hatırlatalım. Bunu fahiş, çok milyonlu paralar isteyerek yapıyorlar.

Tüm dünya metrolarında cep telefonları dışarıdan aranamaz ama içerdekiler dışarıyı arayabilirler.. Hele deprem gibi bir durum için ne kadar can alıcı olduğunu düşünürseniz, İBB'nin vatandaşı düşünmek yerine neden böyle yaptığına, neden bu sorunu çözmediğine şaşarsınız.

Burası İstanbul, bizi büyük bir deprem bekliyor olabilir ama  biz metrodayken cep telefonu ile dışarıyı arayamıyoruz. Anlaşılan belediyemiz vatandaşın güvenliğinden önce kendi cebini düşünüyor !!!

[1] TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI GÖLCÜK DEPREMİ RAPORU

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur