02 Ekim 2014

Kıymetli taştan mücevherat ihracatına vergisel doping!

2023 yılı ihracat hedefi 12 milyar dolar olan “Kuyumculuk Sektörünün” torba kanundaki ÖTV değişikliği ile bu hedefi yakalaması yolunda önemli bir engelin aşılmış olduğu söylenebilir

Pırlanta ve elmas başta olmak üzere kıymetli taşların üzerindeki yüzde 20 oranındaki ÖTV’nin yarattığı sıkıntıları daha önceden kaleme aldığımız çeşitli yazılarla paylaşmaya çalışmıştık. 6552 Sayılı (Torba) Kanun’daki bazı hükümler kuyumculuk sektörümüz için radikal bir adımı temsil ediyor. Bu hükümleri ve kuyumculuk sektörümüzün genel fotoğrafını birlikte değerlendirelim.  

 

Kuyumculuk sektörümüzün genel fotoğrafı

Kuyumculuk sektörü, 7000 civarındaki kuyumcu atölyesi, 20-25 civarındaki büyük mücevher üretim merkezi, 100 civarındaki toptan mücevher satış mağazası ve 40 bin civarındaki kuyumcu mağazası ile oldukça önemli bir sektör. Sektörde 110-115 bini imalatta, 140-145 bini de mağazacılık ve perakendecilikte olmak üzere toplam 250-260 bin kişinin istihdam edildiği tahmin ediliyor. Bu ciddi potansiyel ve altyapıya rağmen, altın ve mücevherat sektörümüzün henüz global anlamda önemli bir aktör olduğunu söylememiz oldukça zor. Dünya’nın sayılı altın takı ihracatçılarından birisi olabilmemiz için özellikle “elmas, pırlanta ve taşlı takı” gibi katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına odaklanmak büyük önem taşıyor.

 

Sektördeki temel sıkıntı neydi?

Yakın zamana kadar, sektörün gelişiminin önünde bulunan en önemli engel Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) uygulaması olarak karşımıza çıkıyordu. Buna göre göre elmaslar, tabii inci veya kültür incileri ve diğer kıymetli taşlar yüzde 20 ÖTV’ye tabi tutuluyordu ve Bakanlar Kurulu’nun da belirlenen bu oranları sıfıra kadar indirmeye ve yüzde 25'e kadar da artırmaya yetkisi vardı. Hemen belirelim, Türkiye’de “ham haldeki taşa” uygulanan bu ÖTV’nin Dünya’da örneğini bulabilmek de pek mümkün değildi.   

 

Katma Değer Vergisi Kanunu (KDV) uygulamasına göre ise kıymetli taşlardan elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virkonia teslimleri vergiden istisna edilmiş durumdaydı. Yani bu taşların “oldukları gibi teslim ve ithalinde” KDV uygulanmıyorken yüzde 20’lik bir ÖTV alınmaktaydı.

Bu vergi yapısının, elmas ve kıymetli taşlardan imal edilen mücevher üretimini/ihracatını olumsuz etkilediğini ve kıymetli taşların kaçak olarak yurda sokulmasını da tahrik ettiğini vurgulamamız lazım.

 

Torba Kanun ne getirdi?

11 Eylül’de Resmi Gazete’de yayımlanan 6552 Sayılı (Torba) Kanun’da bu konuya ilişkin önemli hükümler var. Şimdi bunlara kısaca bakalım.

 

i. 6552 sayılı Kanun ile k­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­ıymetli taşlara ilişkin KDV istisnasının daraltıldığını görüyoruz. Şöyle ki; yeni durumda “Külçe altın ve külçe gümüş teslimleri ile kıymetli taşların (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci) Sermaye Piyasası Kanununa göre Türkiye’de kurulu borsalarda işlem görmek üzere ithali, borsaya teslimi ve borsa üyeleri arasında el değiştirmesi” vergiden istisna ediliyor. Eski KDV uygulamasında kıymetli taşların teslimi sınırlama olmaksızın istisnadan yararlanabiliyorken; artık kıymetli taşlar, borsalarda işlem görmek üzere ithal edilirlerse, borsalara teslim edilirlerse ve yine borsada işlem görürlerse KDV istisnasından yararlanabilecekler. Bu düzenlemeyi, piyasanın regüle edilmesi ve kayda alınması bağlamında isabetli olarak değerlendirmek mümkün.

 

ii. 6552 sayılı Kanun’da kıymetli taşların ÖTV’sine ilişkin de çok önemli bir düzenleme var. Buna göre kıymetli taşlar yer aldıkları (IV) sayılı listeden çıkarılmış durumdalar. Eski sistemde istisna olmaksızın yüzde 20 ÖTV’ye tabi tutulan elmas, inci vb. kıymetli taşlar; artık ÖTV’den muaf olacaklar.

 

Sektöre büyük destek…

Sektörde üretim ve ihracat artışı gerçekleştirilmesinin ve kayıtdışılığın önlenmesinin yolunun özellikle ÖTV’de yapılacak düzenleme ile doğrudan ilişkili olduğu oldukça uzun bir süredir gündeme getirilmekteydi. 2023 yılı ihracat hedefi 12 milyar dolar olan “Kuyumculuk Sektörünün” 6552 sayılı Kanun’da yer alan ÖTV değişikliği ile bu hedefi yakalaması yolunda önemli bir engelin aşılmış olduğu söylenebilir.   

 

(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Dolaylı vergi yapımız enflasyonu körüklüyor mu?

OVP'de de vurgulanan, "doğrudan vergilerin vergi gelirleri içindeki payının arttırılması" politikası sadece mali açıdan değil; dolaylı vergilerin enflasyon üzerindeki baskısı bağlamında da kritik önemde görünüyor

2023 bütçesine Özel Tüketim Vergisi penceresinden bakalım

Bu ürünlerdeki vergileme modelimiz enflasyonu fazlasıyla tahrik ediyor. Bununla da kalmıyor, enflasyondaki her 1 puan artış kamu giderlerinde de 15-16 milyar TL artış yaratıyor. Yani yüksek dolaylı vergi koyarak bütçe gelirlerimizi arttırmaya çalışırken; enflasyon kanalı ile de bütçe giderlerimizi şişiriyoruz

Kılıçdaroğlu’nun 'vergileri dörtte bire indirilmiş otomobil' vaadi ne anlama geliyor?

"Eğer öneri hayata geçirilebilirse şu an nihai fiyatı 531 bin TL olan bir otomobili 354 bin TL veya 320 bin TL’ye almak mümkün olabilir"