02 Kasım 2015

Kadınların ayaklanmasından korkup, Değer Deniz davasını kararttılar!

Değer Deniz’in davasını ve ailesini yalnız bırakmayalım

Çok öfkeliyim; çünkü kendi evinde tecavüze uğrayarak katledilen bir kadın arkadaşımızın davasına karşı sesimiz gür çıkmasın diye, bu cinayeti bize basit bir hırsızlık vakası olarak anlattılar!

5 Mayıs 2015 günü, sabaha karşı İstanbul’daki evinde katledilen müzisyen Değer Deniz’i hatırlıyorsunuzdur. Öldürüldüğü dönem yandaş medya tarafından cinayetin vahşetindense Değer Deniz’in (ne haddine ki) bir kadın olarak yalnız yaşadığından dem vurulmuştu. Kapıda zorlama olmadığı için “tanıdığı biri yapmıştır” denmişti. Hatta yine birçok yandaş medya organında Sünni kesim tarafından “sapkın” olarak tanımlanan ve dini bir inanç olan “Sabetaycı” bir ayinde öldürüldüğünden bahsedilmişti.

Tüm bu ithamlar, cinayeti meşru kılma çabası iken, üzerine bir kısım medya da bu cinayeti basit bir “hırsızlık vakası” olarak yansıttı. Haberlerde “eve giren hırsız Değer Deniz’i öldürdü” denildi. Katil yakalandığında 17 yaşında olmasından ötürü katilin “çocukluğundan”, uyuşturucu alarak cinayeti gerçekleştirdiğini iddia etmesinden ötürü ise, uyuşturucunun kötülüğünden bahsedildi.

Soruşturma dosyası üzerine konulan kısıtlama kararı nedeniyle gerçek bugüne dek ortaya çıkmadı. Oysa dava dosyası üzerindeki kısıtlama kaldırıldığında öğrendik ki Değer Deniz basit bir hırsızlık vakasında öldürülmemişti. Değer Deniz kendi evinde uyurken, pencereden tırmanarak giren C.M’nin tecavüzüne uğramıştı! Ağır işkence görmüş olmasına rağmen direnmişti! C.M, Değer Deniz’i çanta askısıyla boğmaya çalışmıştı ancak ölmediğini anlayınca ellerini bağlayarak tekrardan öldürene dek boğmuştu. 

Peki, tüm bunları biz neden 5 ay sonra öğreniyoruz?

Çünkü bizden çok korkuyorlar. Özgecan Aslan cinayetinden sonra milyonlarca kadının sokaklara dökülmesi onları o denli korkuttu ki, Değer Deniz’in cinayetini medya manipülasyonu, iftiralar ve kısıtlama kararları ile kararttılar! Description: C:\Users\pc\Desktop\t24\deger deniz\deger deniz.Jpeg

Değer Deniz kendi ayakları üzerinde duran, bir kadın olarak tek başına yaşayabilen, üreten, müzik dünyasının içinde kendine yer bulabilmiş, güçlü bir kadınmış. Özgecan Aslan cinayetinden sonra Twitter’a #sendeanlat etiketine “yolda yürürken arabasıyla takip edip sözle taciz edenleri mi, kalabalıkta elle taciz etmeye çalışanları mı, yazmak bile zor bunları” yazmış. Değer de muhtemelen çoğumuz gibi, bir kadın olarak kendini en çok kendi evinde güvende hissediyordu. Erkek tacizinden ve şiddetinden uzakta, kimsenin bize zarar veremeyeceğini düşündüğümüz evlerimizde güvende hissediyoruz çünkü. Ve düşünün ki bir erkek tırmanarak, pencereden evinize giriyor, size işkence ediyor, tecavüz ediyor ve katlediyor. Tüm bunlar mümkün! Değer o kadar içimizden biriymiş ki! Zaten bu nedenle davayı manipüle ettiler ve hepimize bunu bir “hırsızlık vakası” olarak sundular. İçimizden birinin başına bunun gelebileceğini, bunun gerçekliğini görmemizi istemediler.

Değer Deniz’in yıllar önce müzik yaptığı müzik grubu Metro’nun bir şarkısında şu sözler geçiyor: “Benden sana bir gün anca sararmış resmim, hayallerim kalacak.”

Değer’den geriye sadece fotoğrafları, müziği, hayalleri kalmadı bize. Geride bıraktığı ve yüzleşmemiz gereken bir gerçek de var. Türkiye’de devletin, medyanın, yetkililerin sürekli olarak görmezden geldikleri, saklamaya çalıştıkları, gerekli önemleri almayarak önünü açtıkları kadına karşı şiddet gerçeği.

Değer Deniz’e bunu yapan 17 yaşındaki C.M’nin bir canavar olduğunu düşünmüyorum. Bu cinayeti sapkın ya da hasta olduğu için işlemedi. Tecavüz, erkeklerin kadınlar üzerinde gerçekleştirdiği bir güç gösterisidir ve bunun cinsel arzularına sahip çıkamamakla uzaktan yakından alakası yoktur. Bir erkek “ihtiyaçları olduğu için” değil, bir kadın üzerinde şiddetle gücünü kanıtlayabilmek için tecavüz eder. 17 yaşında bir erkeğin güç savaşı, Değer Deniz’in bedeni ve hayatı üzerinden verildi.

Bu hepimizin başına gelebilecek bir olay. Sırf karanlık sokaklarda değil, gece geç saatte dışarıdayız diye değil, toplu taşıma aracını kullanıyoruz diye değil, kısa etek giydik, dekoltemiz var diye değil, kendi evimizde hiç tanımadığımız bir erkeğin şiddetine maruz kalmamız mümkün. Bunun mümkünlüğü bir kadın olarak yaşamanın en büyük gerçeği ve bunu engellemek için yapılan hiçbir toplumsal çalışma yok!

C.M. tecavüz, işkence, yağma ve cinayetten yargılanacak. Kadın cinayetlerinin ardında yatan eril şiddetin sorunlarını çözmek kadar, kadın cinayetleri davalarına müdahil olmak, bu davalar etrafında kamuoyu desteği oluşturmak da mühim. Değer Deniz’in ailesini 3 Kasım Salı günü saat 14.00’de İstanbul Çağlayan Adliyesi, 1. Çocuk Mahkemesi’nde kadınları, kadın örgütlerini ve yaşam hakkına saygı duyan herkesi, bu yargılama sırasında birlikte olmaya çağırıyor. Değer Deniz’in davasını ve ailesini yalnız bırakmayalım.

@DilaraGurcu

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bu dönemde akıl sağlığını korumak

Önemli olan herkesin stabil bir ruh sağlığı için kendine has yöntemlerinin olduğunu anlamak. Size iyi gelen herkese iyi gelmek zorunda değil, bu nedenle lütfen tavsiyelerine uymuyorsunuz diye sizi yargılayanlar yüzünden suçlu hissetmeyin

Ölmek istemiyoruz

Emine Bulut "ölmek istemiyorum" dediğinde, tüm insanların birincil hakkı olan yaşam hakkımızın pamuk ipliğine bağlı olduğu gerçeğiyle yüzleştik

Masum olamaz Nevin gibiler

Geçtiğimiz haftaysa, 23 Mayıs 2019 günü, Yargıtay Yerel Mahkeme’nin vermiş olduğu müebbet hapis cezasını onadı. Zaten 7 yıldır cezavinde olan Nevin, ömrünün sonuna kadar orada kalmaya hapsedildi.