18 Ekim 2017

Depresyonda son nokta: Tak çipi, bitir işi!

Vagus sinirini duymuş muydunuz?

Geçen gün bir gazetenin haberinde gördüm. Deri altına yerleştirilen bir çip ile depresyonu sonlandırıyorlarmış. 

İlk başta güzel görünüyor.

İlk okuduğumda bilim kurgu filmleri ve romanları geldi aklıma; tüm hormon ve duygular merkezi sisteme bağlanıyor, sistemin adı teknoloji. 

Ne varsa insanlığa dair, insan görünümlü robotlara dönüştürülüyor teknoloji tarafından. 

İmplantlar, çipler, yapay organlar, kök hücre çalışmaları… 

Bir taraftan sürekli insanı mekanik şekillerde yenileyen teknolojiler, bilimsel çalışmalar; bir tarafta kocakarı işi gibi görünen, gün geçtikçe yayılan enerji çalışmaları. Ne kadar birbirine zıt duruyorlar. 

Hiç anlamam mesela, doktorların bitkisel tedaviyi küçümsemesini. İlaç dediğin, seri eczacılık işi, eczacılık dediğin fitoterapi. Eczacıların simgesini hatırlayın; kadeh ve yılan.  Yılan spiritüel sistemlerin içinde şifacılıkla ilgili sembollerden biridir. Yılanlı büyücüler önceki yüzyıllara ait şifacılar. 

Çip olayına geri dönelim. Depresyona iyi gelen bu çip vagus sinirine belli aralıklara elektrik vererek kişide ruh halini belirleyen merkezleri etkileyecek ve depresyonu ortadan kaldıracakmış. Çipi kullanan hastaların yüzde 18’inde depresyon sonlanmış, yüzde 35’inde depresyon semptomları yarı yarıya azalmış. Sonuç olarak tüm katılımcıların yüzde 43’ünde iyileşme gözlendiği sonucuna varabiliriz. Oldukça başarılı bir çip. 

Vagus sinirini duymuş muydunuz? 

Vagus siniri parasempatik sinir sistemimizin en önemli sinirlerinden birisi, bir çok iç organımızın çalışması bu sinire bağlı. Uzun yıllardır bu siniri uyararak stresi azaltma başta olmak üzere bir çok duruma etki eden nefes teknikleri uygulanıyor. Bunlardan birisi Sufi nefesi. 

Bir çipi düşünün, bir nefesin kadim tarihini. 

Neden depresyondaki insanlar moden bilim tarafından çip kullanmaya teşvik edilir de, bir nefes çalışmasına yönlendirilmez?

Birisi kişinin iş yerinden uzaklaşması, çalışmamasını gerektirirken diğeri iş verimden hiç bir şey kaybetmeden yalancı mutluluklar yaratabilen bir çip. 

Küresel ölçekte bir holding yönetiminde olsaydınız hangi tekniği çalışanlarınıza uygun bulurdunuz? 

Bundan yıllar yıllar önce, yoga Amerika’da uygulanmaya başladığında hiç bir şirket tarafından dikkate alınmamıştı, hatta gereksiz ve üzerinde durulmaması gereken bir alan olarak görülmüş, yoga uygulayan kişiler kaçık, çatlak olarak yaftalanmıştı.  

Son bir kaç yıldır, Amerika’da yoganın zararlarını anlatan makaleler yayınlanıyor. İnsanların yogadan uzak durmalarını öğütleyen bu makaleler popüler bilim ve sağlık dergilerinde yayınlanıyor. 

Bu çok masum ve koruyucu duran girişimi biraz incelediklerinde ne buluyorlar biliyor musunuz? 

Yogaya başlayan kişiler bir süre sonra kurumsal iş hayatından vazgeçmeye başlıyorlar. Hayatlarında doyumu, mutluluğu ve huzuru arttıracak daha kolay ve etkili bir yaşam şekli bulduklarını ifade ediyorlar. 

Türkiye’de kişisel çalışmalara, enerji tekniklerini öğrenen, nefes seminerlerine katılan bir çok insan bir süre sonra kurumsal çalışma hayatını bırakmaya başlıyorlar. Ben en çok bankacılık sektöründe çalışanların işlerinden vazgeçtiklerini görüyorum.  

Bana korkunç görünen bankacılık; alabildiğine otomatik, acımasız ve duygudan uzak.  

Sistem bir yandan insanların kendine hizmette kusur etmemeleri için son teknoloji ile yapay hormonlar, hormon uyarıcı çipler yaratıyor, bir yandan önüne geçemediği bir şekilde kadim bilgilerden çoğalan enerji teknikleri ile mücadele ediyor. 

İçinde yaşadığımız iktisadi sistemin çok iyi bildiği bir şey var: bir sistem ancak ona inananlar olduğu sürece yaşar. 

Öyle çok makro düşünmemize gerek yok, en basitinde aileyi düşünelim. Eşlerden birinin aileye inancı sarsılırsa, yerine muadili olan şeyler koymaya başlarsa, aile yıkılır.  

Biz ne yapıyoruz, aile yıkılmasın, ayakta dursun diye tüm zararlıları dışarıda tutuyoruz. 

Aileyi korusun diye içeriye aldığımız bir çok teknik ve buluş ise doğallığından uzak oldukça yeni problemler ortaya çıkarıyor. 

Yarın gidip depresyon çipini taktırabilirsiniz, ama emin olun en çok on yıl sonra çipinizle ilgili bedeniniz, ruhunuz bir arıza verecektir. 

Sistem bunun da çözümünü bulacaktır, emin olun. 

Siz yine de, çıplak ayak toprağa basın, derin derin alt karnınıza nefes alın, vagus sinirinizi kendiniz uyarın, hem bedava, hem güvenli. 

www.canhayatakademisi.com

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye