28 Kasım 2015

Korkuttu mu?

Direne direne kazanabilecek miyiz? Yalnız başımıza zor

Evet yine korkuttu. Korkuya da bağışıklık kazanacağız herhalde. 

Direne direne kazanabilecek miyiz? Yalnız başımıza zor.

Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin meselesi değil.

Bugün muhalefet parti liderleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, sendikalar yan yana gelip, basın özgürlüğüne sahip çıktıklarını ortak deklarasyonla , ortak basın toplantısıyla açıklamalılar.

Can Dündar, Erdem Gül davası sadece basın özgürlüğü davası değil, demokrasi davası diyebilmeliler. Bu arkadaşların davası siyasi bir davadır. Vahim olan da bu. Çünkü siyasi hesaplaşmayı tarafların ellerindeki güç belirler.

Gazetecinin elinde kağıt kalemden başka bir şey yok.

Gazeteciyle siyasi hesaplaşmaya giren iktidarın elindeyse devletin bütün imkanları var. En başta da bağımsızlığı kalmamış yargı var. Bu hesaplaşmada gazetecilerin yalnız başlarına kazanamayacakları belli. Siyasi hesaplaşmada gazeteciler yalnız bırakılmamalı, muhalif siyasetçiler bu davanın gazeteciler kadar sahibi olabilmeli.

 

Biz de referandum istiyoruz

 

Tek başlıklı bir referandum yapalım.

"Gerçekleri öğrenmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? "

Herhalde AKP'ye oy verenlerin çoğunluğu da "gerçekleri öğrenmek istiyoruz" diyeceklerdir.

Kim "ben yalanları duymak istiyorum" der ki?

Gerçekleri öğrenmek özgür basın aracılığıyla mümkün.

 

Devlet sırrı nedir?

 

Bugüne kadar gazetecilerin çoğu neyin devlet sırrı olup olmadığını bilmeden, öğrendiklerini okuyucuya, izleyiciye aktarmıştır. Devletin saklayamadığı sır, sır olur mu zaten? Madem devlet sırrı, o zaman o devlet o sırrı saklamayı bilecek. Kaldı ki; ben devlet sırrı olmaması gerektiğini savunuyorum. Devletler halk için vardır. O zaman devletlerin halktan saklayacak bir şeylerinin olmaması gerekir. Devletin halkına hesap veremeyeceği, izah edemeyeceği bir şey olur mu?

 

Can Dündar, Erdem Gül

 

Erdem Gül'ü Cumhuriyet gazetesiyle tanıdım. Can otuz yıldır arkadaşım. Can gazeteciliğin özü gereği gelmiş, geçmiş bütün iktidarlara karşı sorgulayıcı bir gazetecilik yaptı. Bütün iktidarları rahatsız etti ama, hiçbir iktidar döneminde hapse atılmadı. Bugün onu ve Erdem'i susturmak için cezaevine attılar.

Ancak gerçekleri karartamadılar. Biz gerçeklerin, doğruların yanında durmaya devam edeceğiz. Çünkü bize hak yemenin, yalan söylemenin en büyük günah olduğunu öğretti büyüklerimiz.

Hak yersek, yalan söylersek ne başkalarının, ne kendimizin yüzüne bakabiliriz.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş