30 Haziran 2015

'Sektörün koşullarını düşünmekle olmuyor, bir şeyler yapmak lazım'

Ramazan'a özel yayınlanan 'Zeyrek ile Çeyrek' dizisinde Meftun karakterine hayat veren İsmail Hacıoğlu'yla yeni diziyi ve sektörün sorunlarını konuştuk

Oyuncu İsmail Hacıoğlu, TRT1 ekranında Ramazan ayı boyunca yayınlanacak olan "Zeyrek ile Çeyrek" dizisindeki Meftun karakteri ile ekrana döndü. İzmit Seka Film Platoları’nda dizinin basın toplantısında buluştuğumuz Hacıoğlu ile yeni dizisini, sektörün sorunlarını ve yeni sinema filmi ‘Kafes’i konuştuk.

 

Canlandırdığınız Meftun nasıl bir karakter?

Meftun, ‘Zeyrek ile Çeyrek’in en küçük kardeşi. Babalar bir, anneler ise farklı, üç kardeşler. Üçü de birbirinden zıt karakterler. Meftun ağzı laf yapan, Allah tarafından şeytan tüyü verilmiş, zeki bir karakter. Hem sempatik hem de bir yandan dolandırıcı diyebileceğimiz biri. Ters köşe bir karakter oldu benim için de. Çok severek oynuyorum. İzleyenler de inşallah aynı keyfi alırlar.

 

İlk defa Ramazan’a özel bir proje ile ekrandasınız değil mi? ‘Zeyrek ile Çeyrek’te sizi ne cezbetti?

Evet. Paket bir iş olması ve bu kadar kısa sürede bir işin çekiliyor olması beni cezbetti. Ben daha çok o kısmıyla ilgileniyorum. Çünkü sektöre de örnek teşkil edebilecek bir iş; dizi sürelerinin kısalması açısından. Dizimiz 45-50 dakika. Eğer sevilirse, ne mutlu bize.

 

Peki dizi süreleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Düşünmekle olmuyor, birşeyler yapmak lazım, tam bir örgütlenme söz konusu değil bu konuda çünkü her şey dönüp dolaşıp paraya dayanıyor. Birileri kazandığı sürece de insanlar bu zulmü çekmeye devam edecek. Ta ki o kişi vicdanının sesine kulak verip, “Bir dakika ben ne yapıyorum, şu kadar değil de bu kadar kazansam, insanlar da insan gibi çalışsa” diyene kadar.

 

Şu anda da bu sorunları eleştiren ‘Hadi Abi’ isimli bir belgesel çekiliyor, benim de görüşlerimi aldılar, faydalı olacak gibi…

Tabii ki olur. Bir yerlerden başlamak gerek artık.

 

Bir önceki işiniz ‘Osmanlı Tokadı’ da farklı bir projeydi, aniden mi bitti sanki?

O işin 37’nci bölümde biteceği zaten biliniyormuş ama yapımcı tarafından bizden saklanmış. Özkan İpek, Sevda Kaygusuz, İnci Gülen gibi isimlerle oynadık ve hala paralarımızı vermediler. Hala içeride 15 bölüm param var. Şoföründen tutun, çay veren arkadaşımıza kadar çalışan herkes mağdur vaziyette. Her yerde söylüyorum bu yapılanları, insanlar duysun diye. Bu kişiler Duka Film’i kapatıp Green Film’i açtılar. Bu sekizinci şirketleri. Buradan herkese duyurulur; paralarını peşin alsınlar! Hatta mümkünse çalışmasınlar!

 

Son filminiz ‘Kafes’ için neler söyleyeceksiniz?

80 darbe dönemine, 12 Eylül’e sağ taraftan bakan ilk film oldu. Hep solcuların gözünden anlatılmıştı şimdiye kadar. Ankara’da gerçek mekanlarda çektik, yaşanmış hikayeler baz alınarak. Onun heyecanı var, Ekim'de vizyona girecek.

 

Siz nasıl bir karakter canlandırdınız?

Ben Mehmet Karaca Sipahi’yi canlandırıyorum. O dönemin Ülkü Ocakları başkanlığını yapmış, bugün hayatına yazar olarak aktif devam eden biri. Bütün olaylar, yaşanmış hikayelerden esinlenerek yazıldı. Gerçek bir iş oldu.

 

‘Zeyrek ile Çeyrek’ sonuçta sadece Ramazan için düşünülüyor, sonrası için yeni dizi projeleriniz var mı?

Evet, görüşülen projeler var ama daha adını koymadık.

 

Sizi sevenlere duyurmak istediğiniz bir şeyler var mı?

Sosyal medyada hiçbir şekilde yokum; ne Twitter, ne Facebook ne de Instagram... Birileri sahte hesaplarla dolaşıyormuş, ben de arkadaşlarımdan duyuyorum, inanmasınlar lütfen.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu